Sunday, November 29, 2009
8'de 8
Telegol
Bahis
Saturday, November 28, 2009
Friday, November 27, 2009
Perhaps, perhaps, perhaps...
Ama bu geceki oyunuyla yüz maç yapsa sadece birinden belki beraberlikle ayrılabilirdi Galatasaray.. ve o gece bu gece değildi..
El Apache @ ATP
Juiz Margarida
Bu videoyu tesadufen gordum ve cok hosuma gitti. Bana tribunlerimizde yankilanan, hakemler icin bestelenmis guzide bir sarkiyi animsatti. Hemen uyarliyorum:
Cimlere basma Juiz, cimleri eziyorsun...
Kusura bakma Juiz, ibneye benziyorsun...
Thursday, November 26, 2009
AIDS is a Mass Murderer #2
Orta Direk Tottenham
Armand Tattoore
Last Comeback
Nikah Masası
Impersonations
Wednesday, November 25, 2009
A Tribute to the Best
"Maradona good; Pelé better; George Best."
Yetenek belirleyici faktör olsaydı kesinlikle bu şekilde özetlenebilirdi bu adamın kariyeri..
Henüz 17 yaşında giydiği ManU formasıyla efsaneler arasına adını yazdırmıştır. 1968'de (22 yaşında) Avrupa'da yılın futbolcusu seçilmiştir. ManU kariyeri boyunca 11 yılda 470 maçta 179 gole imza atmıştır.
Abi krallar gibi oynadı krallar gibi yaşadı. Alkolü karaciğer naklinden sonra bile bırakmadı. Kızlara olan düşkünlüğü ile ilgili bir anektodu aktaracak olursak Best'e başlama saatine en yakın kaç saat önce seks yaptın diye sormuşlar, abi devre arasında yapmıştık bir kere demiş.. Başka biri de şöyle:
"I used to go missing a lot... Miss Canada, Miss United Kingdom, Miss World. "
Gerisini sen düşün..
Kendisinin bir kaç özlü sözüne şuradan ve buradan ulaşırsın.
R.I.P.
Tuesday, November 24, 2009
Wigan Vicdans
Bu Pilav Daha Çok Su Kaldırır..
Guardian okurları şu şekilde yüklenmeye devam etmiş kendisine:
Şimdi Onlar Düşünsün (!)
Tümgenerallik rütbesiyle emekli olmuş, görev yaptığı dönemde her türlü kahramanlığı göstermiş ve bir çok şeref madalyasıyla taçlandırılmış bir geçmişe sahip; şimdinin HAK ve Eşitlik Partisi (HEPAR) başkanı Osman Pamukoğlu'nun son beyanatını dinledin mi? Antalya'da düzenlenen mitingde 500 (beş yüz) kişiye yaptığı konuşmada iktidara geldiklerinde dövizle askerlik yapanları Hakkari sınır karakollarında görev beklediğini söylemiş. Yeniden askere alıp bir de doğuya göndereceklermiş yani. Bu yetmemiş paşa coştukça coşmuş dövizle askerlik yapan ve halen yurtdışında yaşayan T.C: vatandaşlarının ilgili ülkelerden iadesinin talep edileceğini ve eğer bu talep yerine getirilmezse ilgili ülkelerin büyükelçilerinin sınırdışı edileceğini buyurmuş.
Şimdi neresinden tutsan elinde kalacak, ayık kafayla nasıl dile getirilebildiğine şaşırdığım bu vaadiyle (!) paşa kimlerden oy toplayabilir? Uzun dönem askerlik yapan T.C: vatandaşlarını hedeflemiş olabilir sanırım sadece :)
Şaka bir yana tamam çok büyük bir eşitsizlik var askerlik kanununda. Sırf kısa dönem askerlik yapabilmek için üniversiteye kapağı atmaya çalışan yığınla vasıfsız adam yüzünden üniversite mezunu yoğun bir işsizler ordumuz var. Mesleki eğitime özendirme yok dolayısıyla nitelikli eleman açığı var ama işsizlik oranı almış yürümüş. Bu işte bir terslik var. Ama bunun çözümü yaşı da yakmak mıdır paşam? Ha paşam?
Monday, November 23, 2009
Olmayınca olmuyor..
Öncelikle en son söyleyeceğimi en baştan söyleyeyim (niye ki? :p) Galatasaray böyle oynasın canımı yesin arkadaşım.. İlk yarı değil ama ikinci yarıda kaçan o gollerin biri gol olsaydı bugün liderdik. Olmadı ama önümüzdeki haftalarda olacak. Manisalılar yatsınlar kalksınlar İlker'e dua etsinler. En az dört yüzde yüz pozisyon çıkardı.
Orta saha çok etkiliydi. Mustafa Sarp ve Mehmet Topal, çıkana kadar da Ayhan çok çalıştı. Bunlardan bir tanesinin hücum yönü biraz daha gelişmiş olsa (biraz Sarp uğraşıyor) bu orta saha bu lige çok fazla gelecek.
Hücumda Arda'nın bu takımın her şeyi olduğu, Elano'nun ise Arda varken sadece iyi bir yedek olabileceği dünkü maçta kanıtlandı. Oyunun kilitlendiği anlarda takımın vitesini artıracak, derinlemesine pas atacak tek adam o gibi gözüküyor şu an takımda.
Kanatlara gelince bu maça neden Keita ile başlanmadı anlam veremedim. Nonda ile tartışmasız en iyi anlaşan adam ( bonus reklamı ile de kanıtlandı haha :) o değil mi? Gerçi oyuna girdikten sonra sadece onunla iyi anlaşabildiği ortaya çıktı. Her pozisyonda Nonda'ya topu aktarmaya çalıştı. Şöyle de bir problemi göze çarpıyor, Nonda'nın önünde biri olsa da sanki kimse yokmuş gibi atıyor pasları. Renk körü olabilir mi? (dikkat!) Ama yine de bence maç onunla başlasaydı farklı olurdu. Sabri'ye gelirsek ortalarında gözle görülür bir iyileşme var. Antremanlarda 1 saat tek başına orta yaptırılıyor olabilir :)
Solda ise Kewell maçın en iyisiydi. Çok pozisyona girdi. Elinden geleni yaptı. Ama olmayınca olmuyor. Hakan Balta ise "ben böyle iyiyim ileri çıkmaya gerek yok" tadında takıldı. Derbi maçlarda, Avrupa'da tamam da kendi sahanda öncelikli amacı beraberlik olan bir takımla oynarken hücuma katılmayan bir bek sırıtıyor be Balta..
Defansa ve kaleciye fazla iş düşmedi. Gol olan pozisyonda adam paylaşamadılar. O ana kadar 2. bir golün gelmemesi ile gerilen sinirler bu şekilde dikkatsizlik yaratır zaten. Ben bekliyordum böyle bir golü. Ama bu kornerden önceki pozisyonda alakasız bir faul veren Müftüoğlu neticeye etki etmiş oldu demezsem rahat edemeyeceğim.
Sunday, November 22, 2009
Hayır, Tufan Ersöz Benim!
Goldenballs
Saturday, November 21, 2009
Henry'nin eli
"Haka"tten bambaşkasınız
Maça psikolojik olarak 1-0 önde başlarsın ben sana söyleyeyim..
Yürrü be All Blacks!!
Jason Latimer
Friday, November 20, 2009
Rick Adelman
gece Houston'in formda Atlanta karsisindaki direnisini gorunce "tam
zamani" diye dusundum. Atlanta, NBA'in bu sezon (bazilarinca) supriz
takimi olsa da, Persembe'nin gelisi Carsamba'dan belliydi. Gecen sene
de takim gayet iyi oynuyordu ancak gucu bir yere kadar yetmisti. Bu
sene kendilerine daha guveniyorlar ve simdilik iyi oynayan bir
Crawford faktoru var. Simdilik diyorum cunku bu tip oyunculara uzun
play-off surecinde cok da guven olmaz. Ancak Joe Johnson'in da sezon
ilerledikce vites arttiracagini dusunerek Atlanta'nin sezonu cok iyi
bir galibiyet yuzdesiyle bitirmesi kuvvetle muhtemel. Horford ve Josh
Smith icinse sadece nazar deymesin diyorum.
Houston'a gelecek olursak, herhalde bu takim tarafli tarafsiz herkesin
yuzunde bir tebessum olursturuyor olsa gerek. Acaba Ariza'nin ayagi
kirilsa da takim kimyasi ayni kalir mi? Ayni gun Battier de grip olsa?
Bence rakip yine ayni oranda cekinir Houston'dan :) Takimin en degerli
oyunculari Ariza ve Battier, daha ne denebilir ki? Herhalde 12 oyuncu
sakatlansa ve Houston sokaklarindan adam cevirseler, yine olacak bu
takim... Anlamlandirmakta gucluk cektigim bu mucizenin mimari kanimca
Adelman. Uzun yillardir suregelen Rick Carlislie hayranligima bir
sureligine ara veriyorum ve Adelman'in onunde saygiyla egiliyorum.
Surekli Phil Jackson ile mukayese edilen, nasil Jackson'in onu
baltaladigi ile ilgili n tane yazi cikan, Jackson diye biri hic olmasa
simdikinin 2 kati para kazanirdi denilen Adelman hala (bu takimla) bu
seviyede oynuyorsa, siradan bir NBA takiminda bile bulunan bir yildiz
bir iyi oyuncuyla neler yapabilir acaba? Derken aklima J-Will, Doug
Christie, Peja, Weber, Divac (ve tabii Bobby Jackson, Pollard, Corliss
Williamson) geldi. Ah be "Big Shot Bob", o top sans eseri senin eline
gelmeyecekti ki...
Sırada West var..
Zamanında bu adamı Vince Carter ile karşılaştıranlar vardı. Ne ayıp!
Thursday, November 19, 2009
Thierry Handy
Kendisini 98 Dünya Kupası'nda Güney Afrika'ya son dakikada attığı muhteşem golden beri dikkatle takip ederim. Kariyerini kimse tartışamaz.
Ama dün akşam İrlanda'ya karşı yaptığı hareketle gözümde artık sadece iyi bir futbolcu. Bir ulusun dünya kupası hayallerini yıktı adam eliyle. Artık iki yakası bir araya gelmez diyorum ben..
Semenya Kazandı..
Şaka mısınız lan?
Okudukça şaka lan herhalde diye düşündüm sonra gazetelere bakıp doğruladım bir kaç beyin hücrem yandı herhalde sinirden. Galatasaray Basketbol şubesi inanılmaz bir skandala imza atmış.
Amatör branşlarda yapılsa bile haber olacak bir şey. Adamlar cezalı oyuncuyu (Cemal Nalga) başkasının formasını giydirerek hazırlık maçında oynatmış, cezasından düştü göstermişler. Konu mankeni şu:
Wednesday, November 18, 2009
Arsenal Mascots
Şapka
Panter Kaleci
Eto'o World
Tuesday, November 17, 2009
Does it bite? It depends..
Pazar gecesi Rockets’ın Lakers’ı Staples Center’a gömüşüne şahit olduk: 91-101.
Tabi akıllarda ister istemez birkaç soru işareti oluşuyor.
Mesela aynı takım geçen senenin en kötü yüzdesine sahip Sacramento’ya nasıl boyun eğdi?
Lakers’ı ribaundlarda 60-38 gibi ezici bir üstünlükle maymun eden takım Sacramento önünde 36-57 ile nasıl madara oldu?
David Andersen Arco Arena’daki 2 sayı ve 6 dakika performansı ile sahada var mı yok mu belli bile değilken, Staples Center’da 19 sayı ile galibiyetin mimarlarından biri haline nasıl geldi?
L.A. de 48 sayı ve %48 şut yüzdesi ile katkıda bulunan Bench, Sacramento’da neredeydi? (12 sayı %16 yüzde)
Benzer soruları Aaron Brooks ve Carl Landry için de soruyor olabiliriz.
Bu takım Lakers’a karşı 16-0 lık bir seri gibi bir dezavantajı aşıp 10 sayı farka nasıl koştu?
Bütün bu sorulara tek bir cevap var. Bu cevabı bilmek ve takımdan beklentileri buna göre belirlemek bu istikrarsızlığa bir anlam verebilmek için önemli.
Bu haftasonu gibi bir çok haftasonu göreceğiz gibi. Çünkü şu an için Rockets takımı sadece rekabetçi bir takım görüntüsünde, Yao ve T-Mac’siz şampiyon gibi oynayabilmeleri zor.
İstikrarı Boston, San Antonio, Los Angeles, Orlando veya Cleveland’dan bekleyebilirsiniz. Ancak yıldızlarından yoksun Rockets bu sayılan takımların hepsini sahasında rezil de edebilir, konferansında sonunculuğa oynayan bir takımdan fark da yiyebilir. Bu sezonki görüntü bu yönde.
Hemen her maçına asılan bir takım izleyeceğiz bu sene, burası kesin. Ama alınan sonuçlar olumlu ya da olumsuz kimseyi şaşırtmasın.
Monday, November 16, 2009
Still lovin' the game..
İş cidden artık kontrolden çıktı. Ezeli rekabet ebedi dostluk çoktan yalan oldu. En ufak bir kıvılcımla birbirine dalabilen, tribünü hayattan yedikleri kazığı çıkarabilecekleri bir mecra olarak gören yığınlar seyir zevkimizin içine sıçtı. Takımların ortaya koyduğu performansı, kıran kırana geçen maçı konuşacağımıza sarışın bir ablanın orta parmağı ile Kinsey'in ağzına çakan adam hangi tribünden indi onu konuşuyoruz.
Bu çürümüşlüğe, bu kepazeliğe durdurabilecek sebata sahip olmasını en azından bulundukları konum itibariyle beklediğimiz yöneticiler yanan ateşi gazlamaya devam ediyorlar. Yarın bir gün -ki çok kısa bir süre içerisinde olması kuvvetle muhtemel- çıkacak olaylarda kan dökülmeyeceğinin garantisini kim verebilir. Bugün sahadaki sporcuyu yumruklayan zihniyet yarın gözü döndüğünde aşağı inip elindeki bıçağı önüne gelene sallamayacak mı? Bu gidişe kim dur diyecek?
Bence bu maç sonucunda "göstermelik değil caydırıcı" cezalar gündeme gelmeli. İki taraf da en ağır şekilde cezalandırılmalı. Aklıselime kötek dışında bir yöntemle ulaşılamayacağı aşikar.
Friday, November 13, 2009
Rockets Güncesi
Şu ana kadar ki sonuçlara bir göz atacak olursak:
Thursday, November 12, 2009
Wednesday, November 11, 2009
Hikmet Ka(h)raman
Tuesday, November 10, 2009
Yeter Demiroren!
Simdi ben bu herifi hakikaten anlamakta zorluk cekiyorum, ya arkadasim paran yoksa ve bu sporcularin aylik maaslarini odeyemeyeceksen o kadar para bayilip alma o zaman bu adamlari. Gectigimiz sezon da Galatasaray macindan once benzer bir olay yasanmis, antrenor Hakan Demir calismayi iptal etmek zorunda kalmisti. Yine gectigimiz sezon Stanojevic daha 2. haftada kacti, sonra zeki yonetimimiz hemen aciklama yapti ailevi nedenlerden ayrildi diye, heeee.. Apodaca neden ayrilmisti peki veya Kaya bildigin hayvan gibi oynarken neden rest cekmisti yonetime?? Ulker'den aldigin parayi direkt Gaziantepspor'a sualsiz aktar, sonra 2 tane kaliteli yabanciyi ayarlayip (kulubun bu unune ragmen iyi basari bu arada, helal bee) paralarini odeyeme. Usta yorumcu Nejat Abi de diyor ki programda Besiktas'ta kimsenin parasi kalmaz. Nasil becerdim bilmiyorum ama kicimla kahkaha atmisim o an. Daha 2 sene once Del Bosque dava etmedi mi Besiktas'i parasini alamadigi icin? Riza Calimbay ve Ertugrul Saglam'in parasi kalmadi yani Besiktas'ta, ha? Bu isleri en iyi Levent Erdogan bilir bu arada, hani 5 hafta once Demiroren istifa etsin, Mustafa Denizli de ayrilsin diyen avukat. Sahi o da hala yonetim kadrosunda degil mi? Suan Besiktas Cola Turka ligde namaglup 1. sirada, ama sadece futbol degil sporun hic bransindan anlamayan Tupcu'nun hamleleri vesilesiyle yakinda parcalanmaya baslayacak. Yeter be Demiroren, ayir artik su kicini o koltuktan.. Yeter yaaa..
Fairy Tale
Euroleage Danger in Fenerbahce
Nov 9, 2009 (by Ozmen Gok)
Euroleague organiser Uleb, is preparing to damage Fenerbahce Ulker Istanbul which has worst average attendance in euroleague. Fenerbahce which plays its games in 15.000 capacity Abdi İpeki arena , there were only 1000 attendances in Barcelona and Cibona Zagreb matches. Because of these two matches, alarm bell rings for Fenerbahe. Uleb indicates that attendance count of euroleague teams is as important as teams names for us . It is known that Uleb takes attendance criteria into consideration in guarantee agreements. It is learnt that, If this condition doesnt change, it will be difficult Fenerbahe to join euroleague and Fenerbahe might have to join eurocup, 'cup2' next season.
Monday, November 9, 2009
Domestik Galaktikos
Anasının kocası
Videodaki adam Ingiltere Milli Takimi'nin kaptani John Terry'nin babasi Ted Terry; Persembe gunu Essex barinda News of the World haber ekibine A sinif kokain satarken gizli kamera cekimiyle yakalandi. John Terry Chelsea'den her hafta £160,000 kazanirken babasinin gram basina £40 kar saglamak icin kokain satiyor olmasi dusundurucu. 7 ay once de annesi Sue Terry Marks & Spencer ve Tesco'dan £800 degerinde kiyafet ve yiyecek calarken yakalanmisti. Chelsea'den nefret eden Ingiltere'deki futbol fanatiklerinin bile takdir ettigi, genc yasta Chelsea kaptanligina yukselmis Ingilizlerin yeni defans ilahinin boyle bir anne-baba kombinasyonundan cikmis olmasi Terry'nin mi sanssizligi yoksa anne-babasinin mi sansi karar veremedim.
Sunday, November 8, 2009
Diş Fırçası
Saturday, November 7, 2009
Kazanan haklı mıdır?
Besiktas surekli yaslandi ama isin ilginc tarafi Besiktas'ta 4 kisinin ceza sahasi icerisinde, 3 kisinin yay civarinda, ilerideki 3lunun de orta saha cizgisinin gerisinde savunma yapmasi Trabzonspor'un ataklarini ve 10'a yakin gol pozisyonuna girmesini engelleyemedi. Basit doldur bosaltlarla ve duvar paslariyla, hatta ceza sahasina sag kulvardan yaptiklari garip garip zamansiz ve uzaya dogru atilan ortalardan bile pozisyon buldular. Denizli sozde detayli dusunup taktigini kontra atak uzerine kurmus, ama kadroyu dusunmeye zamani kalmamis heralde. Kontra atak icin sectigi adamlar Nobre, Ugur Inceman, Fink. Kontra ataksa taktigin kaptigin toplari isabetli paslarla iyi cikartacaksin, topu ayaginda tutabilen ve dribbling yapabilen oyuncularin olacak ki hizli hucuma cikip pozisyon yakalayabilesin. Nobre'nin top surme yetenegi zaten yok, hatta acik konusalim gol atma yetenegi de yok. Inceman kosmayi birak yurumeyi bile zor beceriyor. Fink'in isabetli pas atabilme olasiligi bildigin yazi-tura ihtimali. Diger taraftan herkes Sivok ve Ferrari'nin muthis performansindan bahsediyor. Ya arkadasim mac boyunca bu ikilinin cevresinde tam 6 adam vardi, bir zahmet ceza sahasina atilan toplara da kafa vursunlar. Buna ragmen Trabzon onca pozisyona girdi, Sivok 2 kere bosa kafaya cikti. Gokhan Zan'i koysan o da yildizlasir (yok bu biraz fazla abarti oldu, pardon, Gokhan'in savunmada yildizlasmasi icin kale onunu tuglalarla ormek gerek).
Sponsors
Everybody loves Zizou
Let's Kick Violence Out of Football
Friday, November 6, 2009
Aşı Tuttu
Birkac hafta oncesine kadar ekonomik kriz gibi domuz gribi de ulkemize teget gecmisti. Nedeni basit; uretilen asilarin sinirli sayida olmasi ve Turkiye'ye henuz gelmemesi nedeniyle unutturuldu. Neyse asilar adrese teslim edildi, ama ilginctir(!) o donem hastalik yaygin degildi ve yurt disindan getirilen asilarin kullanil(a)madan suresinin gececegi dusunuluyordu, hatta CHP Burdur Milletvekili hukumete soru onergesi bile hazirlamisti. Daha sonra her nasilsa grip ulkemizde hizla yayilmaya basladi, olum haberleriyle gundemde surekli sicak tutuldu. Internetten normalde reklamlardan arindirilan dizileri izlerken bile "her sey elimizde" sloganli domuz gribi virusune meydan okuyan reklam filmine denk geldim. Vakit kaybetmeden Saglik Bakanimiz domuz gribinden 5300 kisi olebilir dedi, hatta asiya engel olanlara suc duyurusunda bulunacagini soyleyerek tehditler savurdu. Kisa bir aranot: Turkiye'nin hemen yuklu miktarda ulkeye getirtip elinde patlamamasi icin israrla tesvik ettigi asi Amerika'da yeterli miktarda piyasaya surulmuyor. Neden mi? Cunku dollenmis yumurta ile gerceklestirilen inaktivasyon testleri henuz bitmemis, yani test sonuclarini bekliyorlar. Sanki parcalar bir bir yerine oturuyor birader degil mi?
Hukumete laf ediyorum da esas domuz gribinden koseyi donenleri es gecmek istemem; yani imalatci ilac firmalarini. Su anda imalatci sirketlerin domuz gribi asisindan edecekleri yillik kar miktari 49 milyar dolar olarak ongoruluyor. Simdiye kadarki satis miktarlari ise 1.5 milyar dolar. Turkiye'nin hangi imalatci firmayla sozlesme imzaladigini ve sozlesme detaylarini ogrenemedim. Haa domuz gribi sektorunun tek karli sirket grubu asi ureticileri degil bu arada; maske ureticileri de bu dalgadan olumlu etkilenmis. Ornek mi? 3M'in piyasa degeri 40 milyar dolardan 44 milyar dolara cikarken, Kimberly Clark'in degeri 406 milyon dolar yukselmis. Ozetle ifade etmeye calistigim sey su; domuz gribi en basindan beri bir rant meselesi olmakla beraber, bu surecte hukumetimiz de sicmigini sivamaya calismakta. Hergun gazete sayfalarinda domuz gribinden kac kisinin oldugunu okuyoruz, eyvallah. Peki normal grip ile sonuclari itibariyle arasindaki fark nedir; dunyada her yil asina oldugumuz gripten de 250,000-500,000 insan hayatini kaybediyor. Sanki kus gribi tarifesini yeniden uyguluyorlar; o gun tavuklari girtlaklatanlar simdi de asiyi tutturmuya calisiyorlar. Biz de agzimizdan salyarak akitarak takip ediyoruz her aciklamayi..