
Monday, December 28, 2009
Son Mohikan

Senin sortun bana extra large...
Cinslik orada basladi, dikkat ettim sahada 10 oyuncudan sadece Erdemir'in iki oyuncusunun sortu normal boyda, fakat onlarin da aglari bacaklarini acmasini engelleyecek kadar asagida. Yani demiyorum sortlar Stockton modeli olsun ama sahadakiler de sarlatan gibiydi. Sanki boyle yapinca Brooklyn sokaklarinda panyanin ustunden bozuk para alanlar gibi sicriyorlar, tovbe tovbe...
Wednesday, December 23, 2009
Hosgoru
ama asil Korcan'i izliyorum. BJK bu maci kazansa da kaybetse de bir
sey degismez. Ancak iyi bir kaleciyi ozguvenle yola cikarirsan,
gelecekte bir kac milyon dolar ve bir yabanci hakkini kendine
saklarsin. Heyecanim bundan.
Korcan bir iki top cikariyor, hem de biri tam Rustu'nun iceri alacagi
cinsten. Sonra yine Rustu'nun iceri alacagi bir yan topu tam
tokatlayamiyor. Tabiri caizse 'zbam' diye vurulan bu kafa
topuna, iyi bir refleksle dokunsa da gol olmasini engelleyemiyor. Evet
hata, o kadar deyiyorsan almayacaksin o topu.
Ben buna 'hata' derim, gecerim (gecen hafta Sercan'in berbat plasesi
gibi - ama tabii Korcan'in kabahati 3 direk arasinda durmasi). Ote
yandan Rustu bizi Avrupa'dan elerken, devam eden oyunda ofsayt
caldirmak icin el kaldirmasina 'hiyarlik' der, Rustu'yu kapinin onune
koyarim. Ama bizde affedilmeyen ve ufalanan Korcan gibi gencler
oluyor.
Ofsayttan gecersiz sayilan Mehmet Nas golunde hic kabahati yok, top
onundekine carpiyor ve sasirtiyor. Ama cocugun dili kicina kacmis,
itiraz bile edemiyor.
Yedigimiz 2. golde savunma dusmana atar gibi bir top atiyor. Golu
yiyen Korcan savunmaya el kol yapip bagiramiyor. Basireti, karizmasi,
guveni yerle bir.
Bir daha oynarsa 1-2 kurtaris daha yapacak (epey iyi kaleci).
Kameralar zoom yapacak, dislerini sikacak. Ama icten ice hep "yusuf
yusuf" oynayacak. Hakan Arikan gibi, Fevzi gibi... Rahatliktan Lehmann
gibi cayirlara isememeli elbette ama yasadiklarini olaganustu
gosteren bu medya yuzunden yaptigi isten ne tad alacak, ne kendini
gelistirebilecek. Dikkat!
Tuesday, December 22, 2009
Ölmeden önce İnönü'ye gidin
sayfalık yazısını Türk futboluna ayırırken Beşiktaşlı taraftarlara
övgü yağdırdı. Fotomaç'ın haberine göre; Herbert, "Beşiktaşlı
taraftarlarla İnönü Stadı'nda maç izlemek, her futbolseverin ölmeden
önce yapması gereken bir zorunluluk" ifadesini kullandı.
İnönü'den büyüğü yok
"İnönü'de maç izlemek, her futbolseverin mutlaka ölmeden yapması
gereken bir futbol zorunluluğudur".
Beşiktaş İnönü Stadı ve siyah-beyazlı taraftarların müthiş coşkusu,
İngilizler tarafından bir kez daha tescillendi. İngiliz Independent
gazetesinin yazarı Ian Herbert, pazar günkü tam sayfalık köşe yazısını
Türk taraftarlara ayırdı. Herbert, İnönü'deki Liverpool maçında 132
desibelle gürültü rekoru kıran Beşiktaş taraftarıyla bu muhteşem
statta maç izlemeden ölen bir insanın, hiçbir zaman futboldan gerçek
zevki alamayacağını belirtti.
Pele bu stadı görmemiş
Avrupa'da maç izlerken bir yandan da Asya kıtasının görüneceği yer
olan İnönü'de maç izlemenin her futbolseverin ölmeden önce yapması
gereken bir futbol zorunluluğu olduğundan bahseden Herbert, İnönü'deki
F.Bahçe derbisinin beklenmesini tavsiye etti. Pele'nin bir
değerlendirme yaptığını ve dünyanın maç izlenecek en güzel statlarını
anlattığı anısına dikkat çeken Herbert, Pele'yi İnönü'ye maç izlemeye
davet etti.
Kaynak: milliyet.com
Saturday, December 19, 2009
Pijamali Pepe

Friday, December 18, 2009
McCarthy fanatikleri

Thursday, December 17, 2009
Galliani ve Homoseksuel Taktikleri

Caroline @ Twitter

Tuesday, December 15, 2009
Christmas Dinner in Madrid


Monday, December 14, 2009
AS Lottomatica Virtus Roma

Anfield'ta tanıdık bir sima

Saturday, December 12, 2009
Corey Brewer
Not: Bu sezon sadece 2 macta top calmadi, dikkat!
Not2: Hastasi oldugum bir hareketi de asagida. Florida'da 3 NBA oyuncusu (Noah, Horford, Brewer) var, hatta Green de draft edilmisti ama simdi Yunanistan'da. Tribunde beni de gorebilirsin ama monitorunu mikroskopun altina sokman gerek.
Comeback Kings?
Friday, December 11, 2009
Hayat Guzel!

Sinan Bolat
Video uzun ama futbola doyacaksin. Siyahli takim 1-0 yenerse tur atliyor(mus), beraberlikte ise kirmizi-beyazlar.
Rockets Güncesi
Öncelikle takımın son durumu 12-9 galibiyet yüzdesi ile Batı konferansında 6. sıradayız ve play-off lara göz kırpmaya devam ediyoruz. Skorlara göz atacak olursak:
Bunları ilerde mukayese fırsatı da bulabilelim diye yazdım. Yakından takip edenler bilirler sezon başından beri Yao ve T-Mac'siz yoluna devam ediyor Rockets. All Star sız demek gerekiyor aslında ama takımın gösterdiği performansa ayıp olacak.
Yine daha önce de yazdığımız gibi T-Mac şu ara sakatlıktan kurtulup takıma dönmeye hazırlanıyor. Bu da işleri biraz karıştıracak gibi.
Nedeni basit aslında. Şu anda yakalanan sinerji ile Rockets uzun zaman sonra takım gibi oynuyor. T-Mac ise özellikle kontratının son senesi olduğu göz önüne alınacak olursa (ve henüz bitmediğini alemlere kanıtlama hevesi olan bir adam, sakatlık sürecinde bütün imaj kampanyası bunun üzerine kuruldu) bu takımın ruhunu bozacaktır.
Kimileri 7 defa All Star olmuş adam takıma dönüyor diye Rockets taraftarlarının zil takıp oynayacağını düşünüyordur ama kazın ayağı öyle değil.
Bunu destekleyecek fact lere göz atacak olursak:
1. 2004-2005 sezonundan beri T-Mac'in şut başına sayı ortalaması 1,2'yi bile bulmuyor ve şu an takımın onsuz ortalaması 1,19. Yani sayı açısından takıma katkısı kendisini vazgeçilmez adam yapmıyor.
2. Defans açısındansa dükkanı uzun süre önce kapattığı biliniyor.
3. Geçmişte rebound ortalamaları All Star düzeyinde bir oyuncudan beklentilerin de ötesindeydi belki ama son 3 senesinin ortalaması maç başına sadece 5.
4. Yine son 3 senesinde hemen hemen bütün istatistikleri düşüşte: assist, sayı,FGP, FTA, blok...
E hal böyleyken zaten sakatlıktan çıkıp gelen bir oyuncudan beş sene önceki performansına yaklaşmasını nasıl beklersiniz?
Mantalite olarak "takım" kavramıyla olan probleminden bahsetmiyorum bile.
Geleceğin takımını kurma idealiyle yola çıkmış Rockets yönetiminin şu ana kadar gösterilen performansla ilgili bir sıkıntı içerisinde olduğunu tahmin etmiyorum. Önümüzdeki sene büyük ihtimalle bu takımda olmayacak biri için gençlerin oyun süresinden kesip gelişimlerine sekte vurmak akıllıca bir tercih olmayacaktır ve Adelman'da bunun farkında olmalı.
Bu sene şampiyonluk çok iyimser bir hedef ve gerçekleştirilebilir hedefler için T-Mac'e gerek yok. Bu yüzden T-Mac'in trade edilmesi kimseyi şaşırtmamalı.
Thursday, December 10, 2009
Çişimi yapıyorum, popom kuru kalıyor
Stuttgart'in Unirea Urziceni'yi 3-1 yendigi Sampiyonlar Ligi karsilasmasinda Jens Lehmann mac devam ederken bir cis arasi verdi.. Belki de 40 yasindaki kalecinin artik bir prostat testi yaptirmasinin zamani gelmistir..
Wednesday, December 9, 2009
Wormhole

Pussy Manager
Real Madrid'i Copa Del Rey'den 80 bin taraftarin onunde elemelerinin ve hatta nufusu 150 bin civarinda olan Alcorcon sehrini ustu acik otobus ile turlamalarinin ardindan sezonun geri kalan bolumunun Alcorcon teknik direktoru Juan Antonio Albacete Anquela icin toz pembe olacagini ongorebilirdin. Pekala, gorunen o ki ongorun pek isabetli olmamis, cunku kendisi Puertollano ile oynadiklari 3. lig karsilasmasindan sonra kayisi kopardi. Hakemin Alcorcon'un 2-1 kaybettigi macin bitis dudugunu calmasiyla Anquela sahada firtinalar kopardi ve hakemlere saldirdi. Gerekcesi 2 futbolcusunun macta kirmizi kart gormesi. Alcorcon ve Puertollano futbolculari Anquela'yi hakemlerden uzak tutmaya calistilar, ama nafile, onlar da hismina maruz kaldi. Mac sonrasi basin toplantisinda gecirdigi ofke nobeti nedeniyle Anquela ozur dilerken hakemleri yalancilikla suclamayi da unutmadi. Oya gibi..
Monday, December 7, 2009
Mission Accomplished!
Skoru ve oyunun gidişatı gözönüne alındığında bizlere (Manisa maçı sonrası) bir Deja Vu yaşatıldı. Emeği geçenleri "her yerinden öpüyorum"! Keşke arada en azından 4-5 maç olsaydı da daha çok heyecanlandırsaydı bu bizleri.
Kulüpler birliği başkanlığını bırakıp Fenerbahçe başkanlığına geri dönen (!) Aziz Yıldırım'a son 10 dakikadaki performansıyla selam çakan pek saygıdeğer Hüseyin Göçek'e rağmen Galatasaray dün üç puanı almayı bilmeliydi.
O yüzden kim şapkasını önüne koyup düşünecekse biraz acele etsin.
Orta sahası 90 dakika düşmeden diri kalmayı başarabilen her takım oyunumuzu bozabiliyor. Bir türlü üstünlüğümüzü rakibe kabul ettiremiyoruz. 1-0 da yetmiyor arkadaş işte. Takım defans yapamıyor bunu artık kahvedeki adam çözdü, Rijkaard sen nasıl ve neden tek forvetini 70. dakikada dışarı alıyorsun ve takımı geriye yaslıyorsun? Gördük işte iki maçta da geriye yaslanmaya çalışan takım aslında rakibe yaslanmış oluyor, öyle ya da böyle bir karambolde de çakıp puanları götürüyorlar? Kewell yorulmuş, Barış hala Almanya 2. liginde oynadığını sanıyor sen neden geldiğinden beri hemen hemen en iyi performansını ortaya koyan Elano'yu oyundan alıyorsun?
Neyse öyle oldu böyle oldu çok fazla bir şey demeye gerek yok, gol pozisyonu itibariyle bariz üstün götürdüğü bir başka maçtan da 3 puanı alamadan ayrıldı Galatasaray. Bu puan kayıplarını lig sonunda aramayacağını düşünen var mı?
Saturday, December 5, 2009
He15man
Hani gavur "made my day" diyor ya. Bu adamlar da "made my Ph.D." Yok Turkcesi. En azindan, bu hissi veren cevirisi.
Kim bu adamlar; Corey Brewer, Al Horford, Joakim Noah, Taurean Green, Lee Humphrey, Chris Richard, Chris Leek, ve Tim Tebow. En gorkemli mezuniyet Tebow'unki elbette, tek yildiz, en yildiz.
Amerikan standartlarina gore ziyadesiyle mutevazi ve dusunceli bu adamin belki tenkit edilebilecek tek ozelligi misyoner aktivitelere fazlasiyla duskunlugu.
Sportif anlamda bu adamlarin ortak paydasi; fundamental'larinin ust duzey olusu (Noah'in sutu haric).
Bunun ortak getirisi; ozguven, gerektiginde maci cevirme, baskidan en az duzeyde olumsuz, genelde olumlu etkilenme.
Florida basketbol takimi 2007'de sampiyon oldu. Sonraki sene bakalim kim onlari goturecek diye (basta medya) akbaba gibi beklediler, ama takim yine sampiyon oldu. Hic kavga etmeden, cok az macta zor duruma duserek. Bu zorluklar finallerde bile degil, sezon basinda form tutarken goze carpti.
Futbol takimi rekor seriyi her mac gelistiriyor. Gecen hafta Tebow'un swamp'taki son maci. Gozler ustunde, bir hata, bir sacmalik? Yok. Neden acaba? Yine mukemmel oyun, izleyicilere selam niteliginde (maalesef basarisiz) bir jump-pass girisimi. Rushing TD. Her sey var, ozguven yine dorukta, acabalar yine yok.
Peki neden Tebow'a selam olsun deyip durmuyorum; cunku isin bizim icin ders cikarilacak daha onemli bir tarafi var. Ornegin, GS UEFA'yi kazaniyor. Sonraki sene biraz iyi ama devami yok. Milli takim, Dunya Kupasi'nda ucuncu oluyor, sonraki turnuva"lar"da hic yok. BJK, sampiyonlar ligi'nde son hafta oncesi iddiasi oldugunu zannederken, hedef maclarinda varlik gosteremeyip, sans eseri bir 3 puan alarak bir yerlerde oldugunu zannediyor. Hepimiz biliyoruz ki, BJK son maca 1 puanla ciksa, o macta daha istekli olur. Simdi havadalar. Ne tuhaf, bizdeki ozguven cok farkli isliyor. Deplasmanda kafa rahat baski yok zaman zaman basari var, iceride baski altinda eziliyorlar. Sozun ozu; fundamental yok, gaz cok.
Bir parantez de Florida "amerikan" futbol takimina acalim; Chris Leek giderken arkasinda Tebow'u birakti. Ama Tebow giderken arkasinda saglam bir QB birakmiyor, dikkat!
Friday, December 4, 2009
Black Friday
Paralar paralar, bozulmasın aralar
Tatsız tuzsuz liderlik..
Düne dair sevindirici gelişmeler Mustafa Sarp'ın her geçen maçta performansının üzerine koyması ve Arda'nın sağ kanada doğru çekilmesiydi. Arda elinden geldiğince Sabri'yi dengelemeye çalıştı :) Sarp ise bu formuyla bu takımın aradığı adam ve şu an defansif bir orta saha transferine ihtiyaç duyulmamasını sağlıyor. Topal'ı gölgede bıraktı adam.
Seyirci ise tek kelimeyle muhteşemdi...
Artık önümüzdeki maçlara bakıcaz (Türk futbolcusu klişesiyle bitireyim istedim :)
Thursday, December 3, 2009
AI back in town..
Hepimizin aklında ilk yıllarında majestelerini madara ettiği crossover, bir türlü hazetmediğim Tyronn Lue'yu "ezerek" attığı üçlük, NBA TV fragmanlarında sıklıkla dönen spikeri çıldırttığı smaç (are you kidding me?...) ve daha nice unutulmaz an ile yeretmiş bu çılgın çocuk bakalım hala bir şeylere "cevap" olup olmadığını gösterebilecek mi?
İstikrar Abidesi (!)
İlk çeyrekte tutunur gibiydiler (28-28) ama sonrası kabus oldu. Dallas basket oldu yağdı ( var mıydı böyle bir tabir? :) İkinci çeyrekte Dallas'ın 49 (kırk dokuz) sayısına sadece 22 sayı ile karşılık verebildiler. Rest is history..
Tamam Dallas da normal bir performans göstermedi (29-36 şut yüzdesi, 12-12 serbest atış, 7-8 üçlük, sadece ilk yarıda takım olarak 22 asist) ama daha 6 sene önce şampiyonluğa oynayan takımı bu hale getirenler az biraz utansın be arkadaşım?
2 gün sonra Bobcats ile evlerinde oynayacaklar. Onu alamazlarsa eğer bu rekoru kimsenin erişemeyeceği bir noktaya taşıyacaklar gibi duruyor. Go Nets..