Tuesday, April 6, 2010

What the hell?

Son haftalarda gelen başarısız sonuçların ardından aleme daha ölmedik mesajını verme maçıydı. En azından ben öyle düşünüyordum. Ama olmadı.

Bu başarısız sonuçlarda ülke insanımızın ilk refleksi teknik direktöre saydırmaktır. Bu böyle gelmiştir böyle gidecektir ve teknik adamın kariyerinden bağımsız bir süreçtir. Frankie için de aksi bir şey olmuyor. Ekşisözlük'te elemanın biri Ajax'ta Hollanda Milli takımında ne kadar oynadığı, daha sonra teknik adamlık kariyerinde Hollanda Milli takımı ve Barcelona'da ne kadar başarılı olduğuna dair bir yazıyı "kıçının altında döner sandalye ile açtığı bloglarda saydırarak olmaz o iş" şeklinde biz ezik blogger lara giydirerek bitirip haftanın en beğenilenlerine girmiş.

Kıçımın altında döner sandalye ile şu şekilde bir şeyler çizittirmeye karar verdim dünkü maç sonrasında.

Frank Rijkaard'ın futbolu bilmediğini iddia etmek bu sporu objektif olarak değerlendiren, fanatizm gözlüğünü bir kenara bırakıp yorum yapan insanın harcı değil. Ama dünkü kadro ve taktiğe bakarak aşağı yukarı 22 senedir bu spordan keyif alan bir Galatasaray taraftarı olarak ben Frank Rijkaard'ın bildiği futbol bu topraklarda oynanmıyor diyebilirim.

Ligde son 7 haftaya girilmişken ligden düşmemesi senden alacağı belki de bir puana bağlı bir takıma karşı sen Atletico Madrid'e karşı deplasmanda oynadığına yakın bir kadro ve taktikle maça çıkıyorsan sen bu ülke ve Galatasaray gerçeğini henüz anlayamamışsın demektir Frankie.

Dünkü maçta çıkardığın kadro son 6-7 maçının 5-6 sını kaybetmiş bir takıma karşı (bunları doğrulamak için açıp da bakmadım açıkçası sonuçlara ama hepsini kazansa ne yazar?) kontratak futbolu oynatmaya yönelik bir kadro idi. Ortasahaya koyduğun adamların tek bildiği şey rakibin oyununu bozmak. Ama karşındaki rakibin bozulabilecek bir futbol ortaya koymadığı, hadi hiç bir maçını izlemedin, ligdeki puan durumundan belli. Ve hesapta bu senin en önemli maçlar serinin ilk maçı.

Rakibe kendi oyununu kabul ettirip bunaltan, sağlı sollu bindirmelerle defansı bezdiren bir futbol felsefesini oturtacaksın diye bir 30 maçtır bekliyoruz daha da bekleriz de sen yokken ve Sivas geçen sene şampiyonluğa oynarken bunu yapmıştı Galatasaray deplasmanda? 1-0 a fit olup Catenaccio ya bel bağlamak Daum'dan öğrendiğin bir yenilik mi? Ve hadi kontratağa dayalı futbol oynatma gibi bir taktik deha gösterdin Sivas'ın allah ne verdiyse yükleneceği belli olan dakikalarda takımı kontratağa kaldırabilecek tek adamı çıkarıp geldiğinden beri tek gol attığı mecra evindeki yatağı olan bir dallamayı neden oyuna alıyorsun? Saçlarını sempatik mi buldun sen de?

Velhasıl "son dakikada gol yiyip puan kaybetmezse olmaz" futbol felsefesini çok iyi oturttuğunu bu maçla bir kez daha görmüş olduk. Sağlık olsun bu sene kaçtı şampiyonluk. Sen sağlığına dikkat et, psikolojini bozma. O eli indir.. Kib, öptüm bye..