Saturday, October 31, 2009

Yine, yeni, yeniden ;)

Greece Shirt

Fotograftaki forma Adidas'in 2010 Guney Afrika Dunya Kupasi icin Yunanistan'a hazirladigi forma. Beyaz agirlikli formanin omuz kismindaki mavi tonda Adidas'in klasik 3 cizgisi yalin ama sik olmus. Tek problem Yunanistan'in henuz Dunya Kupasi biletini alamamasi heralde; 2. Grup'ta Isvicre'nin altinda kaldilar ve daha playoff disina itmeleri gereken bir Ukrayna var. Eee o zaman Adidas formalari ne ayak deme, cunku daha resmi olarak piyasada yer edinmedi bu formalar, anla iste birileri sizdirmis fotografini. Adidas pacalari biraz erken sivamiyor mu sence?

Friday, October 30, 2009

NBA 2009-2010 Tips Off

Dave Athletic

Wigan Athletic'in Jamaikali forveti Marlon King'in Aralik 2008'de Londra'daki Soho Revue Bar'da 2o yasindaki universite ogrencisinin burnunu kirmasiyla nihayet bulan cinsel tacizinin cezasi aciklandi; 18 ay hapis. Wigan baskani Dave Whelan, King'in saldirisinin kanitlanmasi ve cezasinin resmiyet kazanmasi sonrasinda King'in kuluple ilisiginin kesildigini acikladi, hatta King'in artik hicbir kulupte yer almamasini temenni etti;

It will be very, very difficult for any club to stick their neck out and take Marlon on, I cannot really see him coming back as a professional. A lot of people will say you do something wrong and you get a sentence, and when you've completed it, you should be allowed to go back in. I wouldn't allow him back in.

Bu aciklamada rahatsiz oldugum bir durum var. Dave Whelan 1995'ten beri Wigan Athletic'in basinda ve Ocak 2008'de King'i Watford'tan transfer eden de ta kendisi. Halbuki Mayis 2002'de Marlon King Gillingham'in kadrosundayken £32,000 degerinde calinti bir BMW'nin direksiyonunda yakalanmis ve 18 ay hapis cezasi almis, ama Gillingham kulubunun cabalariyla 9 ay cezayla kurtulmustu. Superlig kulup yoneticilerini animsatan bir cambazlik mevcut burada. O zaman 2002'de de kadrona dahil etmeseydin madem bu kadar prensip sahibiysen. Aslinda son aciklamasi bu son hadisenin bariz kilif oldugunu gosteriyor; baksana zaten King'i kulupten uzaklastirmak icin taklalar atiyorlarmis.

I do personally regret the day — when we signed him I always thought his heart and soul wasn't in being a professional footballer. We loaned him out last year, we were trying to off-load him this year and couldn't.

Thursday, October 29, 2009

Bottoms up mate!


Manchester United taraftarinin Carling Cup'ta Barnsley ile deplasmanda oynadiklari mactan sonra geride biraktiklari hatiralar..

King of the Kings

Isvecli efsane Henrik Larsson, Carsamba gecesi Helsingborg formasiyla son resmi macina cikti ve alkislarla emekli oldu. Helsingborg'un 'Player of the Year' odulune layik goruldu ve odulunu alirken goz yaslarini tutamadi. Ayrica, 17 numarali Helsingborg formasi da Larsson'in onuruna emekliye ayirildi. Larsson 158 Premier Lig goluyle Iskocya Premier Lig'inde hala tum zamanlarin en golcu oyuncusu ve UEFA kupasi tarihinin de 37 golle en cok gol atan ismi. 2000-2001 sezonunda bir de European Golden Boot'un sahibi olmustu. Kendisini 2010 Dunya Kupasi'nda sari formasiyla izlemeyi de hayal ediyordum halbuki, futbolda bir donem daha kapaniyor maalesef..

Lama Dansi



Ingiltere'de Carling Cup oncesi Bolton Wanderers and Blackburn Rovers'teki bazi futbolculara domuz gribi teshisi konulunca Health Protection Agency (HPA) futbolcularin mac esnasinda tukurmemelerini istemis. Ozellikle baska bir futbolcunun yakinindayken tukuruldugu taktirde enfeksiyonun gecme riskinin cok fazla oldugundan bahsetmisler. Hatirlarsan daha once de futbolcular mac sonrasinda formalarini degistirmesinler demislerdi. Domuz gribi bulasan futbolcularin isimlerini Bolton ve Blackburn kulupleri hala gizli tutuyor. O degil de su fotograftaki tukuruk orneklerinden tukurukle gecmez denilen aids bile gecer be birader, yangin sondurur oglum bu. 'Okka' turu tukuruk dedikleri galiba bu degil mi?

Monday, October 26, 2009

Sistemsizlik bile ise yarayabiliyor (mu?)



Yine futbolun profesoru (!) konusmus.

Beşiktaş ile cumartesi günü karşılaşacak olan Hikmet Karaman, “Şu an elimde tam 37 oyuncu var. Rıza Hoca eksiklerden dert yanıyor, çok haklı. Ama bunun tersi olunca da, işler en az o kadar içinden çıkılmaz hal alıyor... Ben her hafta Galatasaray ile oynayayım tüm maçları alıp, açık ara şampiyon olurum. Çünkü ne oynadıkları, sistemleri belli. İşi çöz, akıl oyunuyla kazan. Böyle yaptım ve kazandım. Ama Beşiktaş’ın ne yaptığı, hangi sistemle oynadığı çok karışık. Belli ki, bizim maçta da kadroları değişecek. Yine de kazanmak için oynayacağız” dedi.

Old hens make good soup


Pazar gunu Malezya'da 9. Dunya 7. Moto GP sampiyonlugunu kazanan Valentino Rossi'ye ozel bir armagan da Inter Milan kulubunden gelmis; fotograftaki tavukla yumurta degil yahu, bir dakika sabret. Rossi koyu bir Inter fanatigi maglum, son yillarda San Siro'da kameranin surekli kendisine odaklanmasina artik asinayiz. Inter kulubu Malezya'daki sampiyonlugun ardindan vakit kaybetmeden websayfalarindan tebrik mesaji gecmis: He had to wait until the end of a violent storm that struck the track at Sepang, but Valentino Rossi did not change his customs and the ‘Doctor’ has won the ninth World title of his career with a race in advance.To Valentino we send the compliments of the entire Inter team and of all the Interisti fans, just like him.

Ha yumurta ve tavuk hikayesi de soyle: Italya'da yasli bir tavuktan guzel corba olur, ama yumurta cikmaz derlermis. 30 yasindaki Rossi'nin yaristigi asil oglanlardan Jorge Lorenzo 22 yasinda, Casey Stoner da 24 yasinda oldugundan Rossi kendisini hala yumurtlayabilen yasli bir tavuga benzetmis. Kralsin..

G. S.

Middlesbrough teknik direktoru Gareth Southgate, 20 Ekim'deki 2-0'lik Derby County galibiyetinden 1-2 saat sonra kulubten kovulmus ve takiben yaptigi aciklamada Middlesbrough yonetim kadrosundaki Keith Lamb'in kendisine 2 hafta once Celtic teknik direktoru Gordon Strachan'la gorustuklerini soyledigini anlatmisti. Gun itibariyle bu haber resmilesti ve Middlesbrough Gordon Strachan ile kontrat imzaladi. Ilk etapta sasirtici olan Southgate'in gorevine gectigimiz sezon Championship'e dusuldugunde degil, Middlesbrough Championship'te lider Newcastle'in 3 puan gerisinde 4. siradayken son verilmesiydi. Simdi de kulup baskani Steve Gibson'in Gordon Strachgan secimi tartisiliyor kulup forumlarinda. Bana kalirsa nedeni su; Steve Gibson Riverside Stadyumu'ndaki masraflari azaltmak icin kulubun antreman formalarina goz dikmis ve Gordon Strachan tercihindeki gibi bundan sonra bas harfleri G.S. olan teknik adamlarla calisacak. Ya da bi acayip hayal dunyam var, ne farkeder..

Bünyamin Ne Gezer?

Yazacak çok bir şey yok aslında. Olay artık teknik, taktik, fiziksel yetkinlik v.s. aşmış, psikolojik bir boyut kazanmış durumda. Spikerin bir yorumu da bunu destekliyor: Fenerbahçe'nin son dokuz sezonda sahasında yaptığı her maçı kazandığı tek takım Galatasaray. Dün gece seri on maça çıktı. Seneye de on bir olur kimse merak etmesin.

Gereksiz bir gerginlik var futbolcularda. Ve cesaret yok. Mor formayı giymemişler mesela. "Eğer yenilirsek" dalga geçerler diye mi? Maçın başında böyle düşünen adamın maç başlayınca ayaklarının tirememesi mümkün mü?

Şu kötü oynadı bu iyi oynadı demek gereksiz. Ama bir adam var sahada ona değinmek lazım: Ayhan. Her kritik top kaybının başrolünde sen varsın Ayhan. Geri dörtlü zaten dağılmak için ekstra bir şeye ihtiyaç duymazken takım atağa kalkarken yaptığın saçma sapan kayıplar kaleye tehlike olarak dönüyor farkında mısın Ayhan? Hadi senin farkında olmadığın besbelli ama Rijkaard farkında değil mi?(bu arada Rijkaard psikolojisinin allak bullak olduğu gördüğü sarı kartta ayan beyan ortaya çıkan Keita'yı oyunda tutup -ki Keita Carlos'a çaktığı sağ kroşeyle sahada kalmasının ne kadar yanlış olduğunu ortaya koydu- yapabileceği bir ekstra hareketle maçı Galatasaray'a çevirebilecek klas ve hırsa sahip Arda'yı kenara alarak bazı şeyleri farkında olmadığını gösterdi ya neyse) Yanında Mehmet Topal oturuyor. Aynı kayıpları o da yapabilir belki ama Mehmet'i tercih etmelisin Rijkaard. Neden? Çünkü onun piyasası var. Onu satabilirsin. Ayhan ise büyük ihtiaml son senesini bedelsiz gittiği bir Anadolu takımında geçirecek. Sonra da Devler Ligi'nde boy gösterecek.

Son paragrafı maçın karaktersiz hakemine ayırmak isterim. Maçın daha 2. dakikasında Baros'u sakatlayan, çaldığın her düdükte sana diklenen Emre ile maç boyunca her hava topu mücadelesinde Servet ile Gökhan'ı iten, her türlü şımarıklığı yapan Kazım'a bir sarı kart dahi göstermedin, zaten yay gibi olmuş Galatasaraylı futbolcuların sinirlerini tribünlerden yükselen seslere göre çaldığın düdüklerle mahvettin. Ama penaltıyla kırmızı kartı es geçmedin. Bravo yerin artık daha sağlam.


Sunday, October 25, 2009

FB 2 - GS 1.5

3 fark, 5 fark olur diyenlere gulen ben, bugun yine keyifli bir mac izledim. Beklendigi gibi maca hizli baslayan ve firtina gibi estigi dusunulen Fenerbahce, golu bulduktan sonra nasil bir kuru gurultu koparildigini cok guzel ispatladi. Futbolcu kalitesi yuksek olsa da, oyun kotu olduguna gore, suclanacaklar bu isi planlayan Daum ve savunma oyuncusu transferi yapmayi bilmeyen yonetimdir.

Fark iki oldugunda tahminlerimde yanildigimi dusunmeye baslamistim ki, bir karambolde GS kolayca golu buldu. Mac tipik bir PES musabakasi gibiydi, ilahi bir guc denge diyor ama savunmalar oyle bos ki, bir taraf inanip iki tane tiklasa fark olacakti.

Macta GS adina en aci olay, Keita'nin derbiye hazirliksiz yakalanmasiydi. Amatorce bir sari kart, sinirli hareketleri, ve daha amatorce bir kirmizi ile macin hakki olan 2-2'ye tas koydu. O atildiktan sonra GS adina en buyuk hata, Servet ve Gokhan'in anlasilmaz bicimde futbol tarzlari olan sisirmeyi birakip paslarla cikmaya calismasiydi. Zaten 10 kisi kalmis bir ekip, eksik orta sahasiyla epey aci anlar yasadi. Hakan Balta bir ara oyle bunaldi ki, dusup bayilacak sandim. Kibar oyunculari Aydin ve Kewell'i oyuna aldiginda ise hala pozisyon bulabilmesini ustun (!) yetenekli FB defansina bagliyorum. Yani macin hakki hala 2-1 demek zordu zira Aydin ile harika bir pozisyon daha buluyordu GS. Ozetle macin hakki 2-1.5 idi ama futbol bu; oyle adaletsiz ki, Guiza'yi bile sevindirebiliyor...

Saturday, October 24, 2009

Leite Ribeiro Adriano

Brezilyali futbolcularin Avrupa liglerine ayak atmalari neticesinde maddi durumlarindaki degisiklikle eszamanli yasadiklari afallamanin kuskusuz en iyi orneklerinden birisiydi Adriano. Zevk duskunlugunden sakatligini atlatmak istememis, Inter'de 1 yil futbol oynamadiktan sonra 27 yasinda ulkesine donmus ve Flamengo'nun kadrosuna katilmisti. O surecte gazete sayfalarinda surekli ne kadar mutsuz oldugunu okuyorduk. Brezilya'da cekilen fotografa dikkat edersen 22 yasindaki universite ogrencisi Cassia Menega'yla kara bulutlar dagilmis. Baksana agzi kulaklarinda, kollari öhö, hımm.. Brezilya yaramis sana aslanim.

Aradaki 3 farkı bul

Dr. Facilier (The Princess and the Frog animasyon filmi)

Ronaldinho (AC Milan)

Maskedeki Gercek

Gectigimiz Pazar oynanan Sampdoria-Lazio macinda Lazio kalecisi Fernando Muslera saglam bir sag kroseyle (belki de aparkat, hatta bana kalirsa WWE'nin faydalanabilecegi bir hareket) Sampdoria'nin gol silahi Giampaolo Pazzini'nin burnunu kirmisti. Mac sonrasinda yapilan aciklamayla Pazzini'nin 1 ay sahalardan uzak kalacagi adeta kesinlesmisti, ama pek oyle olmadi. Pazzini sadece 1 hafta sonra Bologna macinda koruyucu maskeyle takimdaki yerini aldi ve 4-1 kazandiklari macta bir de gol atti. Maskesinin uzerinde 'crazy' yaziyormus. Azim ve kararlilik budur iste arkadas.. Cristiano Ronaldo da burnunun kirilmasi halinde takacagi maskenin uzerine ne yazacagina karar vermis; 'citkirildim'.


Man Utd 100 Club

Wayne Rooney, Manchester United'in Wigan Athletic'i 5-0 yendigi karsilasmada 2 gol atti ve Manchester formasiyla attigi gol sayisini 101'e cikartarak Manchester'de 100ler kulubune dahil olan 20. futbolcu oldu. Rooney henuz 23 yasinda bu arada.

Hatırlıyor musun?


Manchester United U-18

Dragan

Yugoslav futbolunun efsane isimlerinden, Nagoya Grampus Eight takiminin menajeri, Dragan Stojkovic takiminin Yokohama F. Marinos macinda orta sahanin kenaridan muthis bir vole cikardi. Kalitesinden hicbirsey kaybetmemis. Sezonun golu secilmeye aday.

Disco Partizani

Crouch & Woodgate

Thursday, October 22, 2009

MisterGeppetto Fantasy Basketball League

Yahoo! Sports'un efsane fantasy basketball oyunu icin kurdugumuz lige sizleri bekliyoruz. Katilim icin lutfen erhunk et gmail nokta com adresine yazin.

Draftimiz bu Pazar 25 Ekim saat 10:00am CDT'de olacak. Central time'la mi dogdun p.z.v.nk diyebilirsiniz: Turkiye saatiyle 18:00!

MRI

Nijerya'da cumartesi gunu baslayacak Under-17 World Cup'ta FIFA, turnuvada yer alacak oyuncularin bileklerine MRI taramasi yapacak. Tarama yapilacak futbolcular turnuva suresince rastgele secilecekmis. Maksat, 17 yasin uzerinde olan ama kayitlarda 17 yas alti gozuken futbolculari tespit etmek. Bileklere yapilacak MRI taramasiyla kemik olgunlasma duzeyi belirlenebiliyormus ki kendisi adli raporlarda kronik yasin saptanmasi icin siklikla kullanilan bir veriymis. Bu testin en cok yapilacagi sporcular kuskusuz Afrikalilar olacak; Mutombo daha gercek yasini bile ogrenemeden (kendisi de bilmiyor) basketbolu birakti. Ohh bee, artik Obafemi Martins'in de 47 yasinda oldugunu kanitlayabilirler.

Happy Birthday

Fransiz coach Arsene Wenger, bugun 60. yasina basti. Emirates'teki 13. sezonu. Bugunku Daily Mail Gazetesi'nde basarilarinin ve calistigi futbolcularin hakkindaki yorumlarinin derlendigi guzel bir yazi var. Insan imreniyor..

Adidas Ball Collection 1970-2006

Adidas, Meksika'daki 1970 Fifa Dunya Kupasi'ndan baslayarak 2006'ya kadar duzenlenen 10 Dunya Kupasi turnuvasinin topunu o donemin malzemeleri ve uretim tekniklerini kullanarak yeniden uretmis. Kolleksiyonun satis fiyati $99.99.

Rockets Güncesi

Sezona bir çok dezavantajla başlanmasına rağmen sezon öncesi maçlardaki oyun umut verici. Şu anda takımda herhangi bir All-Star yok belki ama yine de Rockets takımında şu anda patlamaya hazır bir gizli silah var: Shane Battier (bu arada sakatlanırsa cidden patlar).


Hepimizin gördüğü gibi bu adam her şeyi yapıyor: ligin en iyi hücumcularını da savunuyor, oldukça yüzdeli üçlük de atıyor.

Şimdi bu adama Trevor Ariza, Chase Budinger ve Pops Mensah-Bonsu gibi takıma katıan genç yeteneklerle Aaron Brooks, Carl Landry ve Luis Scola gibi kalburüstü adamları eklediğimizde playoff lara katılma konusunda bir acaba oluşuyor kafalarda (hatırlarsın Ming ve T-Mac’in durumu belli olduğunda kimsede umut kalmamıştı).

Tabi Chuck Hayes ve Kyle Lowry gibi geçen seneki performansta önemli katkısı olan adamlarla 6-11 lik rookie miz David Anderson’u da (Battier, Brooks ve Adelman’ın katkılarıyla ve onlardan öğrenecekleriyle bu sezon çok verimli olabilir) ekleyecek olursak belki de Adelman durumdan memnun bile olabilir her şeye rağmen.

Ama şurası kesin ki bu sezon zor geçecek. Takımın kesinlikle hızlı bir basketbol oynaması ve sürekli baskı yapması gerekiyor. Boş şutları kaçırmamanın yanında iyi ve sert bir defans bu sezon playoffları yakalayabilmek için şart. Yani bir değil beş tane Battier olmalı maç içerisinde her saniyede. Herkesin onun kadar efor koyması onun kadar savaşması lazım.

Eğer bunu başarabilirlerse takım oyunu ve disiplini elden bırakmazlarsa 2009-10 tahmin edilenden çok daha iyi bir yerde bitiriIebilir ( tabi şampiyon oluruz gibi hayalperestliklerin alemi yok).

Son iki sezon öncesi maçta alınan galibiyetlere de kısaca değinirsek:

Houston 105, Oklahoma City 85

Budinger 17 sayıyla takımın en skoreri oldu. Onun yanında Ariza (16), Landry (15), Mensah-Bonsu (13) ve Battier (12) iki haneli sayılara ulaşan diğer oyunculardı. Lowry 10 assist Brooks 5 assist ile galibiyete önemli katkı sağladılar.

Houston 124, Toronto 112

Battier 9’da 8 üçlük ile neden bu sezon kendisine çok güvenildiğini gösterdi. Rakibine üçüncü çeyrekte 31-26 dördüncü çeyrekte 31-23 üstünlük sağlayan Houston’da Mensah-Bonsu attığı 17 sayı ile kadroda kalmayı belki de garantiledi.

Kadroda kalmak demişken son olarak gönderilecek adam kim olacak?

Bildiğiniz gibi kadrolar Pazartesi günü finalize edilecek. Rockets dört oyuncuyla ilişik kesmek zorunda. Bunların ikisi belli oldu: guardlar Romel Beck ve Garrett Temple’a güle güle dedik. Çok da sürpriz değil çünkü bu ikili kampta garanti kontratı olmayan dört oyuncudan ikisiydi. Diğer ikisi ise bu sezon sıkıntılı olduğumuz uzun mevkiine ilaç gibi gelecek olan Pops Mensah-Bonsu ve guard Will Conroy. Şimdi gönderilecek iki adamdan biri büyük olasılıkla Brent Barry (zamanında All-Star üçlük ve smaç yarışmalarının ikisini birden kazanan ama artık kadayıf kıvamına gelen bu arkadaşımız Pazartesi ya trade edilecek ya da serbest kalacak). Peki kalan şanssız arkadaş kim olacak? Adaylar Mensah-Bonsu ve Conroy. Mensah-Bonsu altı sezon öncesi maçta ortalama 17 dakika sahada kaldı ve 8 sayı, 6 rebound ve 1.5 blokluk bir ortalama yakaladı. Ming’in yokluğunda size ı ve atletik yetenekleri ile Houston taraftarının favori oyuncularından biri olabilir bu Gana asıllı İngiliz. Tabi David Andersen, Chuck Hayes, Luis Scola ve Carl Landry’nin çoğunlukla sahada yer alacağı bir rotasyonda sınırlı süre alabileceği bir gerçek. Öte yandan 27 yaşındaki Conroy altı maçta 6 sayı ve 3 assist ortalama ile oynadı. 16 Ekim’deki Pacers maçında takım mağlup olmasına rağmen attığı 14 sayı ve yaptığı 9 assist, 5 rebound ve 2 top çalmayla ayakta kalan isimdi. Ancak takımda kalması halinde Brooks ve Lowry’den sonra üçüncü point guard olacak ve sahayı görebileceği şüpheli. Şu an size takım için daha önemli bir kriter ve şu noktada Conroy Pazartesi takıma veda eden son adam olacak gibi duruyor.

Wednesday, October 21, 2009

Yeter, Imdat ya da OKEY

-------------------------------------------------------------------------------------------------
Ankara Atatürk Spor Salonu’nun VIP bölümünde gerçekleşen sohbette, doping konusu açıldığında Yıldırım son derece sinirli tavırları ve sert sözleriyle dikkat çekti. İşte, başkan Aziz Yıldırım’ın Efes Pilsen’i hedef alan ifadeleri: Gaziantep ve Galatasaray maçlarından sonra Efes Pilsen ile ilgili gerekli mücadeleye başlayacağım. Efes Pilsen küme düşürülmeli. Biz Ülker ile 3 yıldır sponsorluk anlaşması sürdürüyoruz. Bu süreçte yeni bir spor salonunun yapımına da başladık. Türk sporuna katkı yapmak amacıyla salon projesine girdik. Bu sponsorluktan kendi içimizde yarattığımız değerlerle Türk sporuna kalıcı bir eser kazandırmak istiyoruz. Ya Efes Pilsen ne yapıyor? Yıllık 20-25 milyon euroluk bütçeleri var, ama bir salon bile yapmamışlar. Spora ne katkıları var? Bunu Sayın Başbakan’a da söyleyeceğim. Biz amatör branşlara destek oluyoruz. Bunun için futboldan pay aktarıyoruz. Devletten destek görmüyoruz, teşvik almıyoruz. Biz bu amatör şubeleri kapatırsak ne olur, onu düşünen yok.
-------------------------------------------------------------------------------------------------
Haber Gazete Haberturk'ten.. Bu sefer hicbirsey karalamamaya ve Aziz Yildirim'i direkt Veysel Cihan'a havale etmeye karar verdim. Bi sus be adam..

Wolfsburg-Besiktas

Besiktas'in defansi ile FB ya da GS'nin hucum hattinin iyi bir takim olacagini bir kez daha gorduk. Bir CL deplasmaninda bu kadar gol kaciriyorsan, son dakikalarda gol yemedigin icin sevinmelisin. Genel olarak takim yine iyi, savunma yine saglam, orta saha cok uretken olmasa da rakibi yorucu, ileride ise sadece isimlerini ve gecmislerini bildigimiz hucumculari ile BJK yine sac bas yoldurdu. Tek teselli bu macta alinacak 1 yerine 3 puanin cok da anlamli olmamasiydi. Ama 0 yerine 1 puan cok anlamli oldu.
Boyle olunca keske onceki mactan da hic degilse 1 puan cikarabilseydik diye yine dusundum...

Daha once de soyledigim gibi bundan onceki ve bu mactan alinacak 4 puan harika olacakti, 1 aldik. Wolfsburg'u iceride yenip altimiza alirsak bence bu kisir yilimizda basari sayilir. CSKA'yi gecmek icin ise CSKA'nin son haftaya kadar supriz puan almamasi gerekecek. Ve umuyoruz ki kaderimiz son hafta icerideki CSKA maciyla belirlenecek.

Bu arada bu temenni/varsayimlari yaparken rakiplere gol atmamiz gerektigi gercegini tamamen unutmusum. Silkinip kendime geldim ve yine 3.lugun daha gercekci bir hedef olduguna kanaat getirdim...

Magic Fights: Episode 2

Mumtaz basinimizda pek yer etmedi ama voodoo buyucusu Pepe'yi hatirlarsin belki. 2-3 hafta once Real Madrid'e bir mektup gondermis ve Ronaldo'nun sakatlanmasi icin buyu yaptigini iddia etmisti. Madrid kulubu icin artik rutinlesmis bir durumdu bu; ayni Pepe 2003'te Davey Becks, Esteban Cambiasso, Ronaldo (sisko olan) ve asistan coach Carlos Queiroz'a voodoo yaptigini, 2006'da da Raul, Cannavaro, Sergio Ramos ve Iker Casillas'i hedef aldigini soylemisti. Entresan olmadigini soyledim, ama 2003 ve 2006'dakilerin aksine Ronaldo bu mektubun iletildigi hafta sakatlandi. Madrid yine de voodoo mektuplarini pek umursamamis, zaten vakit kaybetmeden Ispanyol gazetesi El Mundo'ya devretmisler. Muhtamelen maksat matrak malzemesi olmasini saglamakti, ama bazi cevreler bu hadiseyi cok ciddiye aldi ve harekete gectiler.

Ilk olarak 'kaderin buyucusu' lakapli Portekizli Fernando Nogueira on plana cikti ve Pepe'nin voodoosunu kirmak icin gorevlendirildigini (yani parayla tutuldugunu, anla iste, kimse hayrina iyilik yapmiyor) soyledi. Bu cikisin akabinde Ronaldo'nun sakatligi gecmedi ve daha kotusu Nogueira Pepe'yi fena kizdirdi. Birkac gun sonra Real Madrid'e bir zarf daha ulasti; Pepe buyusunu kirma calismalari devam ettigi taktirde Ronaldo'nun futbol hayatini bitirecek voodoo buyusunun yolda oldugunu soyluyordu. Piyasada garip bir caresizlik sessizligi hakim olmustu ki yardima Perulu Samanlar Birligi kostu. Pazartesi gunu bir grup Perulu Saman, Lima'daki Ispanyol elciliginin onunde toplandilar ve Ronaldo'nun uzerindeki buyuyu kaldirmak icin sahip olduklarina inandiklari deluzyon guclerini kullandilar. Degisik degisik rutinler, 1-2 fotografi koydum yazinin devamina. Yani Samanlar da muvaffak olmazsa yuh artik, baksana birader garip garip metal aletler, kiliclar.. hatta adamlardan biri boynuna olu hayvan asmis..

O degil de Pepe'ye para yatiran Nereida Gallardo olmasin, gectigimiz haftalarda eski erkek arkadasi Ronaldo'ya devil's kiss gondermisti ya hani.. Veya Kaka??


Tuesday, October 20, 2009

Beach Ball

Sunderland-Liverpool macinda Darren Bent'e asist yapan kirmizi deniz topu (milliyet.com'a gore balon) eBay'de satiliga cikmis. Deniz topunun dahil oldugu 3 parcalik plaj setinin Liverpool magazalarindaki fiyati 10 pound'mus bu arada.

Amor Mio

Ooohh bee, Ronaldo sagolsun, sabah sabah kulaklarimin pasi silindi.. Portekiz bankasi BES icin reklam cekimiymis maalesef, Marketing 101 tavsiye ediyorum..

Cheating Parody

C. Ronaldo, Drogba, Gilardino ve Gerard gibi hakem aldatma ve kendini yerlere atmada master degreeli futbolculari hedef alan amator, ama muthis bir calisma. Favorim Ronaldo IV; kazanilan serbest vurusu kullanirken kendini yere atip faul istemesi. Rivaldo'yu Brezilya macindan hatirlayacaksin zaten, onun disinda 2 goruntu Chelsea'yle alakali oldugundan bana tanidik geldi; Ronaldo I gecen seneki Chelsea macinda Ballack'in dahil oldugu bir pozisyondu, Drogba roll-in de gecen seneki Liverpool'la oynadigimiz sampiyonlar ligi macindan.

Monday, October 19, 2009

Tutti Frutti

Suck it!

Maradona'nin Arjantinli gazetecilere 2010 Dunya Kupasi'na katilma hakkini kazandiktan sonra sarfettigi sozlerin yazili oldugu T-shirtler internette satisa cikmis. Soyle diyor Maradona;

Que la chupen y sigan chupando
(They can suck it and carry on sucking it!)

Bir dudak ver len!

Bosna-Hersek teknik direktoru Miroslav Blažević http://www.net.hr/ sitesindeki kosesinde Bosnali futbolcular arasindaki takim birliginin dudaktan opusmelerini saglamasindan kaynaklandigini iddia etti. Takim baginin kurulmasi Dunya Kupasi'na giden yoldaki en onemli stratejisiymis sozde ve bu stratejisinin anahtari da dudaktan dudaga opusmekmis. Antremanlarda 2 oyuncusunu yanina cagirip 'Love him! Kiss him!' diyormus ve direkt birbirlerinin dudaklarina yapismalarini istiyormus. Esasinda artik dunyadaki pek cok futbol liginde tanik oluyoruz benzer goruntulere, ister motivasyon ister ask de. Turkiye'de ise durum biraz farkli; biliyorsun dunya buyukse biz de buyuguz, hatta biz daha buyuguz, en buyuguz ulan. Bizim super ligimizde Veysel oyle opusmekle falan vakit kaybetmez, direkt Necati'nin kasiklarini avuclar arkadasinin gol sevincini paylasirken. Zaten uclarda yasamayi seven biz ulke insanini da daha azi kesmez sevgili gunluk..

Yediğinden Çok Attığın Sürece..

Gol bu işin tadı tuzu. Dolayısıyla sonucu itibariyle oldukça lezzetli bir maçtı. Trabzonsporluların midesine oturmuştur ama olsun hazmederler. Lig uzun :)

Maçtan çıkarabileceğimiz kaygı verici sonuç, Galatasaray bu defans dörtlüsüyle oynayacaksa iki farklı öne de geçse taraftar rahatlayamayacak. Zira maç içerisinde herhangi bir beş dakikalık dilimde bile topla oynama oranında Galatasaray'ın önüne geçemediğini düşündüğüm (istatistikler beni yalanlayabilir ama izlediğim kadarıyla bana öyle geldi) Trabzonspor kaleye attığı ilk şutta golü buldu (Çora şanslı bir biçimde doğru zamanda doğru yerdeydi).

Galatasaray'ın oyunun mutlak hakimi olduğu anlarda bile savunmanın arasına atılan derinlemesine paslar hep tehlike yarattı. Defanstaki dörtlü birbirinden çok kopuk ve ortadaki ikili kademeye girebilecek sürattan yoksunlar. Fiziksel özellikler itibariyle ters düz kademeye girebilecek hıza sahip tek adam Sabri ama oyun zekası bir defans oyuncusu için gerekenden çok daha düşük seviyede seyrediyor (Kewell'a yaptığı asist artısıydı ama oynadığı bölge için eksileri o kadar fazla ki). Üzücü olan Rijkaard'ın elinde defans için çok fazla alternatif yok. Devre arasında kesinlikle takviye yapılacaktır.

Gözlemlediğim kadarıyla Rijkaard bu takıma hücum felsefesini oturtmaya başlamış. Zaten hücumu sırtlayan dört adam bu lige bir beden büyük geliyor. Sarp ve Akman'ın oyuna katkıda bulundukları (en azından kaybolmadıkları) anlarda Galatasaray rakibini çok rahat bunaltabiliyor. Bu noktadan sonra artık bir şekilde defans işini de çözmek zorunda Rijkaard. Bunu başarabildiği anda "total futbol bu işte!" diyebileceğiz. Zira defans yapamazsan iki farklı öne geçip kopartabileceğin maçta dün olduğu gibi zaman geçirmek için korner bayrağının önünde zırvalamaya mahkum kalabilirsin. O da total değil fatal futbol olur. Kalp krizi geçirtirsin taraftarına..


Sunday, October 18, 2009

Coca Cola @ GTA

Eastwood @ Lyon

Clint Eastwood, fransiz yapimci Bertrand Tavernier'nin elinden sinemaya katkilarindan odul almak icin Lyon film festivalindeydi. Malum kendisi 1.'si duzenlenen festivalin sponsorlarindan. Dun aksam Stade Municipal de Gerland'de oynanan ve Lyon'nun 0-2 kaybettigi Sochaux macinin da onur konuguydu. Macin baslamasina dakikalar varken santrada duran topla bulustu ve yerdeki topa adeta degaj vurdu. Kendisine bir de sirtinda adinin yazili oldugu Lyon formasi armagan ettiler. Bu arada, Sochaux maglubiyeti Lyon'un bu sezon aldigi ilk yenilgi.

Super Lig, Super Yoneticiler

Denizlispor baskani Ali Onder Ipek ilk 3 haftadaki Galatasaray, Fenerbahce ve Kayserispor maglubiyetlerini takiben radikal ve sert kararlarla(!) ligin 4. haftasinda Erhan Altin'in gorevine son vermisti. Ince eleyip sik dokuyarak yerine anlastiklari isim de Nurullah Saglam'di; Ali Ipek'e gore cok detayli bir analiz yapmislardi ve dogru ismi bulmuslardi. Nurullah Saglam dun oynanan Denizlispor-Bursaspor macindan sonra istifa etti; takimin basinda ciktigi 6 mactan 1 maglubiyet, 3 beraberlik, 2 galibiyet cikardi. Dikkat etmeni istedigim sey Saglam'in istifa gerekcesi, yani baskan Ali Ipek'in soyunma odasina giderek futbolculara ve kendisine birtakim onur zedeleyici tavirlar sergilemesi. Basin aciklamasinda diyor ki

Bursaspor maçı sonrası sayın başkanın soyunma odasına gelerek, oyuncularımın ve benim meslek onurunu zedeleyecek bir söz sarf etmesi, kendime ve mesleğime olan saygımdan dolayı asla kabullenemeyeceğim bir durumdu. İşin en önemli ve vahim boyutu ise bu söylemin, tüm oyuncularımın önünde gerçekleşmesi ve bir daha tamir edilebilmesi mümkün olmayan bir şekle dönüşmesiydi.

Ali Ipek benzer terbiyesizligi 6-7 hafta once NTV'nin canli yayinina katilip Erhan Altin'a ayar vermeye calisarak yapmisti. Bu adamin 12.10.09 tarihinde Bursaspor maci oncesi kulubun resmi internet sayfasinda yaptigi aciklamada da Saglam icin hocamiza guvenimiz sonsuz diyordu. Ali Ipek Kasim 2005'ten beri Denizlispor baskanligi yapiyor ve bu 4 yillik surecte 8 ayri teknik adamla calisti; Giray Bulak, Nurullah Saglam, Faruk Hadzibegic, Guvenc Kurtar, Ali Yalcin, Umit Kayihan, Mesut Bakkal ve Erhan Altin. Bu 4 yillik deneme yanilma surecinde Denizlispor'un elde ettigi herhangi bir basari yok, hatta gectigimiz sezon averajla ligten dusmekten kurtuldular.

Bu haliyle dusununce insan ister istemez merak ediyor; peki baskan sen bir bir teknik direktorlerin hesabini kesiyorsun da kulup baskani olarak Denizlispor'a ne gibi bir katkin/faydan var? Mustafa Baysal'in baskan oldugu donemde bu takim UEFA kupasinda Lorient, Sparta Prague ve Lyon'u elemis, Porto'ya kaybetmisti ki onlar da sampiyon oldular o sene zaten. Senin doneminde kulubun herhangi bir sportif basarisi zaten yok, hatta 2. ligten kil payi kurtulmussun. Kulup ekonomisinin oyle saglam temellere dayanmadigini biliyoruz, ekonomik anlamda kulubun buyumesi de soz konusu degil. 4 yilda 8 ayri teknik adamla calisarak planlarinin uzun vadede olmadigi da asikar. Su haliyle, bu kadar olumsuz veriye ragmen sen hala o koltuktan ayrilmiyorsan, soyunma odalarina kadar gidip oyuncularina ve teknik direktorune savuruyorsan, sanki 1. dereceden onuru zedelenmesi gereken kisi sensin. Ama burasi Turkcell Super Lig degil mi, 2 gun sonra her sene baska bir kulubun kapisindan giren, piyasada serseri mayin gibi gezen teknik direktorlerden biriyle anlasir, 6-7 hafta sonra kapinin onune koyarsin. Cunku Turkiye'de futbolun gerektirdigi budur, boyle olmalidir..

Saturday, October 17, 2009

Kobe Doin' Work

Kobe Doin' Work, Spike Lee'nin Nisan ayindaki Los Angeles Lakers - San Antonio Spurs macinda Kobe odakli 30 kamera kullanarak cektigi Kobe Bryant belgeselinin adi. Belgesel tamamiyle Staples Center catisi altinda geciyor ve belgesel suresince Kobe Bryant'in yorumlarini dinliyoruz. Ozellikle ilk 15 dakika oldukca ilgi cekici; kamera mac oncesi Lakers soyunma odasinin icerisinde turluyor, Phil Jackson'i bir kac gun onceki Spurs - Portland macinin kasetini oyunculara izlettirirken goruyoruz, Jackson bir ara Tony Parker icin 'one-man fastbreak' diyor ve kaptanlara tembih ediyor: 'Make sure you tell the refs my coach said don’t let Oberto or Duncan pick and use their hands'. Belgesel hakkinda daha fazla detaya inmek istemiyorum. Her ne kadar 90 dakika biraz uzun olsa da (Kobe son ceyrek hic oynamiyor bile) ve hatta bir ara Kobe'nin ne kadar yuksek basketbol IQsu oldugunu bahsetmesinden gina gelse de bench ve soyunma odasindaki atmosferi solumak icin bile mutlaka izlenmesi gereken guzel bir eser olmus.


Freestyler

David Beckham otobiyografisinde bireysel antremanlarinda araba lastigini kale direklerine astigini ve futbol topunu lastigin icinden gecirmeye calistigini yazmisti. Sanki videodaki freestyler bu sozleri biraz fazla ciddiye almis ha..

9'da 9

Brazilya 2. Ligi'nde sampiyon Viana Esporte Clube'in 11-0'lik Chapadinha galibiyeti sike ihtimalinden sorusturmaya alinmis. Nedeni macta 11 gol olmasindan ote 9 golun son 9 dakikada gelmesi. Mac 2-0 devam ederken sampiyonluk yarisindaki diger takim Moto Club'in macini 5-1 kazandigi haberi ulasiyor. Bu durumda Viana Esporte Clube'in sampiyonluga giden tek yolu Chapadinha'yi bozguna ugratmasi ve her nasilsa 9 dakikada 9 gol oluveriyor. Golleri izlersen sike degil babasi oldugunu gorursun, hala neyini sorusturuyorlar ki, su video 1. dereceden kanit be abi..

Smooth Criminal

Fotograftaki yakisikli Polonya'nin Barcelona'daki '92 olimpiyatlarinda gumus madalya kazanan futbol takiminin kalecilerinden Arkadiusz Onyszko. 2 Mart'ta eski karisina karsi siddet kullandigi iddiasiyla Danimarka polisi tarafindan tutuklaniyor ve 24 Haziran'da Odense'de 3 aylik hapis cezasina carptiriliyor. Ayni gun kulubu Odense Boldklub tarafindan kontrati tek tarafli fesih ediliyor. Akabinde FC Midtjylland hemen kontrat imzaliyor Onyszko ile. Artik iyi halden mi fasulyeden mi bilinmez sehir mahkemesi Onyszko'nun hapis cezasini 30 gune indiriyor ve bu sureyi hapishane yerine ayagina elektronik bileklik takarak (fotograftaki cihaz) gecirebilecegine karar veriyor. Dolayisiyla futbol tarihinde bir ilke daha tanik oluyoruz..

Mama Mia!

Gectigimiz hafta Chelsea menajeri Carlo Ancelotti fantastik Italyan TV show programi Chiambretti Night'ta konuktu. Capello ve Mourinho gibi o da yari ciplak danscilarin agresif hamleleri karsisinda dogal gorunmek icin ter doktu. Artik beyni vucudu uzerindeki hakimiyetini kaybetmisti ki Mourinho'ya bir de vole atti;
'If Mourinho is Jesus, I am not his apostole.'
Mourinho Isa ise ben onun havarisi degilim.

Eyvallah da az once Aston Villa'ya 2-1 kaybettin; ust uste 2. deplasman maglubiyetin, onu da bir izah etsen.

Ersan

Yoğunluktan dolayı sağa sola link verip günü kurtarmaya çalışıyoruz gibi anlaşılmasın ( hahaha :) ama şurda bir yazı var belki ilgini çeker. Bu sene ne Hido ne Memo ben bu adamı takip edeceğim. Nowitzki'ye benzetiyorum. Bence şu an NBA'deki en yetenekli Türk. Biraz dakika alabilirse Bucks'ı sırtlar götürür..

Friday, October 16, 2009

NBA Rulebook

Cok tartisilan hakemlere bir soluk aldiracagini dusundugum, buyuk emek
verilerek cok guzel hazirlanmis bir site.

http://www.nba.com/videorulebook/

Wednesday, October 14, 2009

Yazıklar olsun..

Wordpress seni kınıyorum ve sana laflar hazırladım.. Sen George Clooney'nin kopyası cumhurbaşkanımızı en üst sıraya koymadan nasıl olur da en seksi liderler listesi hazırlarsın? O değil de hacı Yulia Tymoshenko gibi liderim olsun 265 milyar dolar dış borcum olsun.. Zaten o kadar mı? Yapma beee... O zaman ben biraz içeyim bugün. Bu hayat başka türlü çekilmez..



Kova Yaşar'dan İnciler..

Internet'te takılırken şu röportaja rastladım. Her ne kadar dünya kupasına katılamayacak olsak da futbolumuzdaki değişimi gözlemlemek açısından yararlı :)

"Bir korner sırasında, Abdülkerim ceza sahasında resmen ´Lineker´i gördünüz mü beyler?´ diye sordu. Rasit de, ´az önce buralardaydı´ yanıtını verdi. "

Tuesday, October 13, 2009

Gereği düşünüldü (mü?)

99 dolara Wikipedia'yı cebinizde taşımak ister misiniz? Openmoko birilerinin isteyebileceğini düşünmüş. Estetikten uzak, 2 AAA pille çalışan ve sıkı dur Internet'e bağlanılamayan bir cihazla. Güncellemeleri mi? Onu "microSD kartını gönder güncelleyip geri gönderelim" gibi dahiyane bir fikirle çözmüşler. Yılda 29 dolar gibi cüzi bir fiyatla. Cihaz üstüne üstlük imaj dosyalarını da gösteremiyormuş. 3G'yi geçtim 4G'ye geçiş yapılan şu dönemde bunun satabileceğini düşünenlere şaka mısınız arkadaşım demek isterim..


Saturday, October 10, 2009

Merdiven Komedisi #2

Bir sure once milliyet.com'un ayni baslikli galeri haberini elestirmistim blogta. Asagidaki videoyu izledigimde bu basligin gercek sahibini buldugumu biliyordum..

Yumurta kırılmadan


Detayli olarak analizini yapamadim, ama tahminen yaklasik 10 yil oncesine kadar basketbol arenasindaki seyirci azliginin yegane cozumu olarak kulup takimlarinin iddiali hale gelmesi gerektigi gosteriliyordu. Muessese takimlarinin aksine kulup takimlarinin mevcut bir seyirci kitlesi/profili vardi ve bu kitleden basket sahalarindaki atmosferi canlandirmalari bekleniyordu. Beklenen hamle Ulker grubundan geldi; 3 kulup takimiyla da sponsorluk anlasmasi yapildi. Bu noktada hatirlatmakta fayda var; Fenerbahce'nin durumu Ulker'in Besiktas ve Galatasaray'a verdigi sponsorluk desteginden ve dunyadaki diger sponsorluk orneklerinden biraz farkli, dogrusu Ulkerspor'un Fenerbahce'ye devredilmesi. Neyse.. Fenerbahce-Ulker beklenen patlamayi gerceklestirdi; Efes bir yandan Ulker ve Fenerbahce'nin kaliteli karma kadrosuyla ugrasirken diger taraftan seyircinin olusturdugu atmosferle savasmak zorunda kaldi. Efes tecrubesindeki bir takima bile bu bilesim biraz fazla geldi ve uzunca bir sure Fenerbahce-Ulker'e direnemediler. Ta ki gectigimiz seneye 0-2'den 4-2 alinan final serisine kadar. Bu serinin vesilesiyle (ozellikle 5. ve 6. maclarda) herkesin diline pelesenk olan seyirci atmosferinin ve profilinin gercek yuzunu de gormus olduk.

Sunu soylemekte fayda var; basketbol kural, analiz ve oyun yapisi itibariyle futboldan cok daha karmasik, detayli ve ust duzey bir spordur. 7 yasindaki bir cocuk bir futbol macini izledikten sonra asagi yukari butun kurallari (belki ofsayt haric) ve olan biteni anlar. Basketbol bu kadar yalin bir spor degil, detaylar uzerine kurulmus, birbiriyle ilintili cok fazla degisken var. Uzun sure takip etmeden, bilgi birikimine sahip olmadan anlamak kolay degil. Dolayisiyla basketbol izleyici seviyesi olarak futboldan daha ust duzeyde bir spordur, halkin daha egitimli tabakasi ilgilenir basketbolla, zaten gercek basketbol seyircisinin fazla da fanatigi yoktur, en azindan Turkiye'de. 10 yil oncesine kadar basketbol seyircisindeki azligin sebebi de buydu. Ne zaman ki sponspor destegiyle kulup takimlari basketbola yatirimlarini arttirdilar, futbola kanalize olmus seyirci kitleleri basketbolla da ilgilenmeye basladi. Ilginin artmasiyla gelirler paralel olarak artmaya basladi, akabinde de basketbol naklen yayinlari takip edilmeye baslandi. Iyi hos da diger taraftan futbol seyircisinin (evet, ne kadar inkar edilse de boyle bir kategori var, nedenini yukarida soyledim) basketbol seyircisinin yerine gecmesiyle maclardaki taskinliklar, aleyhe calinan her duduge anlamsiz itirazlar artti. Anlamadan, ne yaptigini bilmeden korkunc bir ofkeyle onune gelene saldiran, yakip yikan bir seyirci profili ortaya cikti.

Bunu sadece Fenerbahce'yle sinirlandirmak mumkun degil, Besiktas ve Galatasaray da dahildir bu anlattiklarima. Nitekim, Kerem Gonlum'un doping olayinda Fenerbahce sayesinde bir kez daha farkettim ki basketbolun kirletilmesinde kulup taraftarlari kadar yoneticilerin de payi buyuk. Futboldaki karmasa/kaos ortamini israrla basketbola sokmaya calisan bir yonetici profili var. Sekip Mosturoglu hukuki surec devam ederken basin aciklamasinda diyor ki: bu olayin meydana gelis seklini, test uygulanan her iki sporcuda (Kerem ve Kasun) da ayni maddeye rastlanmis olmasini, maddenin niteligini, sportif performansa etkilerini degerlendirecek olan yetkili kurullar bellidir. Bu kurullar nezdinde hukuki surec halen surmektedir. Amacimiz asla bu sureci etkilemek degildir. Kerem Gonlum'un basin aciklamasina takiben de soyledikleri aynen soyle: Hele hele organize olarak yapıldığına dair bu kadar maddi kanıtın bulunduğu bu büyük olayın, kulüp fanatizmi ve 'çamur at izi kalsın' gibi sığ kavramlar içine sığdırılması son derece acıdır. Bu yüzden öncelikle başta Efes Pilsen Kulübü başkan ve yöneticilerinden beklentimiz, Kerem Gönlüm'ün işaret ettiği ekip üzerine ışık tutmaları, olayın tüm ayrıntılarını ortaya çıkararak Türk basketboluna hizmet etmeleridir.

Simdi bu aciklamalarda bol miktarda tutarsizlik mevcut. Mesela, once amacinin hukuk surecini etkilemek olmadigini soyluyorsun, akabinde de bunun organize olarak yapildigina dair cok sayida maddi kanit oldugunu iddia ediyorsun. O da yetmiyor Kerem'in O dönemde biz sürekli kamptaydık. Verilenler, yenilenler, içilenler hepsi aynıydı sözlerinin organize bir doping yapıldığının ipucu oldugunu iddia ediyorsun. Nitekim kukuki sureci etkilememis oluyorsun. Bu aciklamalar yetmiyor, bir de Fenerbahce kulubunu 'benzer bir mevzu yüzünden Kambala ile yollarını ayırmış bir kulüp' olarak tanimliyorsun. Hatirlatmakta fayda var, Kambala'nin idrarindaki yasakli madde kokaindi. Yine hatirlatmakta fayda var, 2000 yilinda Christoph Daum'dan alinan sac orneginde kokain tespit edilmisti. Yani, Kambala'yi kokain yuzunden kovan ve bununla gururlanan kulubun futbol takiminin basinda Christoph Daum duruyor.

Fenerbahce, Efes'ten rovansi bir sekilde almaya calisiyor; doping olayini ahlaki nedenlere dayandiriyor, arada kendi hareketlerini ovunc kaynagi olarak gosteriyor, basin aciklamalariyla federasyonu ve yargiyi koseye sikistirmaya calisiyor ve butun bunlari buyuk bir tutarsizlik icerisinde gerceklestiriyor. Muhtamelen hakli oldugu bir davada anlamsiz bir agresiflik takiniyor. Bitmek bilmeyen tutarsiz basin aciklamalarindan artik bunalmaya basladim, rahatsiz oluyorum. Turkiye'deki basketbol kulturu, kulupler ve spor adamlari arasindaki iletisim boyle degildi. Bu hareketler bana sadece Turkiye'deki futbolun ne kadar kirli oldugunu hatirlatiyor ve maalesef bu insanlar basketbolu da kirletmeye calisiyorlar, ayni karmasa ortamini basketbolda da yaratmaya calisiyorlar. Hem futbol seyircisi hem de kulup yoneticileri.. Cekin su pis ellerinizi basketboldan!!...

New Athletic


Atletic Bilbao, alt yapisindan yeni bir forvet cikardi piyasaya; Aralik 92 dogumlu Iker Muniain. Kendisi A takimiyla birlikteliginin 4. ayi geride kalirken 4 tane rekor kirdi bile. Atletic Bilbao formasiyla ciktigi ilk mac 30 Temmuz'daki BSC Young Boys Europa League maciydi. 59. dakikada Toquero'nun yerine oyuna girdi ve resmi macta Athletic formasi giyen en genc oyuncu (16 yas, 7 ay, 11 gun) oldu. Sadece 1 hafta sonra; BSC Young Boys macinin Isvicre'deki 2. ayaginda, Athletic adina ilk golunu atti ve bu sefer Athletic formasiyla gol atan en genc oyuncu rekorunu kirdi. 30 Agustos'ta 2009-10 sezonu acilis macinda Espanyol'a karsi forma giydi ve La Liga'da Athletic formasi giyen en genc oyuncu oldu. Muniain son rekorunu ise gectigimiz hafta Athletic Bilbao'nun 2-2 berabere kaldigi Real Valladolid macinda attigi golle kirdi. Boylelikle 16 yas ve 289 gunle La Liga'nin en genc golcusu unvanini da kazanmis oldu. Muniain'in rekorlarini takip ederken aklima ister istemez Batugol geldi, yildiz ve umitlerde harikalar yaratan digerleri. Futbolcularimizdaki profesyonellik her nedense sadece transfer doneminde para konusulurken one plana cikiyor; transfer haberleri olunca hep 'biz profesyoneliz' diyorlar, yoksa bildigin amatorlukle yasayip 40 yasina gelince de genclere ogutler veriyorlar TV'de izledigimiz spor-magazin programlarindaki koltuklarindan. Muhtamelen Muniain'in daha pek cok rekoruna tanik olacakken Batugol'u hep yildizlarda yaptiklariyla hatirlayacagiz, yazik..

Dipteki Hayalet

Sualtıyla az çok ilgiliysen şuraya bir bak derim. Bu yaz iki defa daldım Kaş'ta. Harika..

"Akdeniz, mavi karanlığında hayaletler barındırıyor. Batık kentlerin yanı başında gemiler, uçaklar yatıyor. En eski batığın bulunduğu Kaş kıyıları, dalış yapılan batık alanları bakımından dünyanın en zengin bölgelerinden biri. "

Friday, October 9, 2009

Değişik bir sıralama..

Biz zamanında U.S. News'in sıralamasına bakmıştık doktora başvuruları esnasında. Adamlar çok daha değişik bir sıralama yapmış bak.


Barış derken?

Benden duymuş olma ama Nobel Barış Ödülü'nü Barack Obama'ya vermişler!??!? Hangi barış aga? Sanırım 8-9 aydır başkan ve hala yeni bir ülkeye savaş ilan etmedi diye. Ödülü bilerek sabote edeceğinize hiç vermeyin lan o zaman?

Hele şu isimlere vermemişken?

Dmitri Mendeleev, Leo Tolstoy, Virginia Woolf, James Joyce, Marcel Proust, Mark Twain, Gertrude Stein, Henrik Ibsen, Joan Robinson, Thomas Edison, Nikola Tesla, Jules-Henri Poincaré, Raymond Damadian veeeee Mahatma Gandhi!

Yeni bir tipleme.. Oldukça matrak..








Kurt kocayınca..

Her ne kadar çemberi öptükten sonra smaç koyabilen bir hayvan da olsa Dwight Howard'ın yeni takım arkadaşı Vince Carter için yaptığı şakayı tasvip etmediğimi belirtmek isterim. Bilindiği gibi özellikle Raptors günlerinde yaptıklarından dolayı kendisine "Half-Man, Half-Amazing" şeklinde bir nick takılmıştı. Ama zıpır Howard Vinsanity için yeni bir nick uygun görmüş: "Half-Man, Half-Retired". Evet yaşlanmış olabilir ama 2.17'lik pivotları zamanında meşhur ettiğini de (poster figüranı olarak) unutmadık.


Thursday, October 8, 2009

Biliyor muydun?

Greg Oden

Goruntuler USA takiminin 2009 yazindaki hazirlik kampindan. Greg Oden hucumda hala bilincsiz/kontrolsuz, hucum setlerinde pasi verdikten sonra sanki screeni nereye koyacaktim diye 1-2 saniye dusunuyor, bombosken smac icin topu indirip yukselmesi bile cok yavas. Ayrica, gectigimiz sezon genel olarak bir el-ayak kordinasyon eksikligi vardi, gordugum kadariyla hala da devam ediyor. Kondisyonu yetersiz ve faul problemine girmese, hatta dominant oynasa, bile su haliyle mac basina 30 dakikalari gorebilecegini hic sanmiyorum. Savunmadaki hareketliligi ve footworku o size icin gayet olumlu bu arada. Yorum yapmak icin hala cok erken farkindayim, ama Oden'den yararlanamadigi taktirde Blazers'in 2. turdan otesini goremeyecegini de biliyorum, endiseleniyorum.

Sen de oksijen yakıyorsun.. Bunu niye yapıyorsun?

Öncelikle kafadan atmıyorum arkadaşım.. Gerçek, talihsiz(!) bir olay..

******************************
61 yaşındaki K.Y maden suyu şişesinin üzerine oturarak intihar etmeye kalkıştı. Eşi tarafından kurtarılan adam olayı hastanede itiraf etti.


Manisa'nın Turgutlu ilçesinde makatında kanama olan 61 yaşındaki K.Y., kimliği öğrenilemeyen eşi tarafından kaldırıldığı hastanede intihara teşebbüs ettiğini itiraf etti.

Fıkra gibi olay, Subaşı Mahallesi Narlı sokakta yaşandı. İddiaya göre 61 yaşındaki K.Y sebebi henüz belirlenemeyen nedenden dolayı evinde bulunan maden suyu şişesinin üzerine oturarak canına kıymak istedi. Bu şekilde dakikalarca bekleyen ve daha sonra evde acılar içinde kıvranırken bulunan K.Y., eşi tarafından getirildiği Turgutlu Devlet Hastanesi'nde yapılan ilk müdahalenin ardından hemen ameliyata alındı.
61 yaşındaki K.Y.'nin makatından giren şişe, cerrahi müdahale sonucunda çıkarıldı. Turgutlu Devlet Hastanesi'nde bir süre gözlem altında tutulan K.Y'nin eşine, ölmek için böyle bir yönteme başvurduğunu söylediği ileri sürüldü.

Daha sonra tıbbi müdahalesi tamamlanan K.Y, taburcu edildi. Polis ekipleri ise olayla ilgili başlattığı soruşturmayı sürdürdü.
******************************

Resme dikkat ettiysen adamın kimliğini gizlemeye yönelik çabalar kadar maden suyu markasının da belli olmaması için bir çaba gösterilmiş. Artık reklama girer diye mi marka değeri düşünülerek mi bilemedim.

Kendi işini mi kuracaksın?

Aklında bir iş fikri mi var? Kimle ortak olacaksın kimi işe alacaksın nasıl yatırımcı bulacaksın bunlar hep kendine sorduğun sorular mı? O zaman şu makaleyi bir oku derim.. Bu arada şu kısım çok matrak harbiden:

"... as a rule of thumb, every engineer in a pre-revenue startup adds $500,000 in valuation. Every business guy lowers the valuation by $250,000..."


Kısa kısa...

Memphis Grizzlies guardı Allen Iverson sol dizinde (hamstring) kas yırtılması nedeniyle 3 hafta sahalardan uzak kalacak. Geçen hafta kamp esnasında sakatlanmış.

Greg Oden Blazers'ın Kings'i Salı günü 98-86 mağlup ettiği maçta 18 sayı 9 rebound ile takımı sırtladı. İki takımın da preseasondaki bu ilk maçında Blazers'in en skorer ismi LaMarcus Aldridge (20).

Trevor Ariza takımının Spurs'u 99-85 mağlup ettiği maçta attığı 9 sayı ile Rockets kariyerine başlamış oldu. Carl Landry 19 sayı ile takımının en skorer ismi oldu. Bildiğiniz gibi Rockets uzun bir süre iki All-Star'ından yoksun devam edecek lige.

Son çeyrekte 23 sayılık farkın 5 sayıya inmesiyle hafif tutuşsa da 76ers Raptors karşısında 107-98'Lik bir galibiyet elde etti.  Louis Williams 17 sayı, Andre Iguodala ise 15 sayı 8 assist ile galibiyetin mimarları oldu.

Bu sezonun sakatlık gibi bir problemle karşılaşılmazsa en çok dikkat çekecek ikilisi LeBron James ve Shaquille O’Neal Cavaliers'ın Bobcats'i 92-87 yendiği maçta ilk kez takım arkadaşı olarak sahaya çıktılar. Maç boyunca gösterdikleri uyum dikkat çekiciydi. Bench'deki oyuncuların çökmekte zorlanıp zorlanmadığı hala muamma. Araştırıyoruz :)

Gilbert Arenas'ın 24 dakika oyunda kalmasına rağmen 10 assist bulduğu (insan mısın?) maçta Washington Wizards Memphis Grizzlies'İ 101-92 mağlup etti.

Salı günü oynanan maçta çaylak James Johnson'ın buzzerbeater ı ile Chicago Bulls Utah Jazz'ı 102-101 mağlup etti. Johnson 18 sayı ile galibiyete önemli katkıda bulundu.

Tuesday, October 6, 2009

Çök Birader


NBA yonetimi 2009-10 sezonu oncesi oyunculara bir kisitlama daha getirdi; benchteki oyuncular mac esnasinda artik ayaga kalkamayacak, aksi taktirde hakemler teknik faul calma yetkisine sahipler. Bir sonraki ceza uygulamasi ise para cezasi. Bu kisitlamanin maksadi bench arkasinda oturan ve $100'dan fazla para bayilan seyircileri korumak kuskusuz. Ozellikle Cavaliers benchinin basabas giden maclarda veya macin seri yakalanan bolumlerinde kol kola girerek ayakta maymunluklar yaptigini biliyorsun. Ogrendigim kadariyla gectigimiz sezon 8 Kasim'da United Center'da oynanan macta 4. quarterin tamamini ayakta gecirmisler. Butun bir quarter benchteki oyuncularin sirtini izlemek pek keyifli olmasa gerek, hem de $100 icerdeyken. Oyunculardan bu karara ilk tepki de LeBron'dan gelmis; It is hard to take that out of the game. Part of the game is emotions, your teammates are all you have. That was part of the reason we played great basketball, because we cheered each other. Pek anlayamadim ben, hani iyi bir savunma/blok/smactan sonra ayaga kalkar cigliklar atar birbirini kucaklar fotograf cektirirsin de butun bir ceyrek ayakta durmak nedir dayi?

Kasap Kopekleri


Huysuz Iskoc'un yine inadi tutmus; 2-2 sonuclanan Sunderland macindan sonra macin hakemi Alan Wiley (49) icin 'kondisyonu bu seviyedeki ve hizdaki maclari kaldirmak icin yetersiz, bir sari karti cikarmasi bile 30 saniye suruyor, cunku dinlenmesi gerekiyor. Bir de diger ulkelerdeki hakemlere bakin, kasap kopekleri gibiler' demis. Halbuki 2 hafta once 4-3 kazandiklari Man City macinda saha kenarindaki 4. hakem Wiley ile sakalastiklarini gormustuk. Ferguson, puan kaybedilen her mactan sonra benzer suclamalar yaptigi icin artik bunye alisti ama hakem Wiley'in aciklanan mac istatistikleri entresan. Wiley'in mac boyunca katettigi mesafe 11,039.1 metre; oyuncularin ortalamasindan (10,700 metre) fazla. Ayrica, mac boyunca toptan ortalama uzakligi 17.7 metre ki 20 metreye kadar elit hakem statusunde sayiliyor. Ingiltere Futbol Federasyon'u Ferguson'dan 1 hafta icerisinde yazili bir savunma hazirlamasini istemis. Malum fizik dayaniklilik testinden gecemeyen hakemlerin Premier League'de mac yonetmesine izin verilmiyor. Wiley'in aciklanan mac istatistiklerini cevirmeden direkt copy-paste yapiyorum;
------------------------------------------------
Distance covered (metres) 11,039.1
High-intensity distance (metres) 740.5
Sprint distance (metres) 91.4
Number of sprints 17.0
Top speed (metres per second) 8.97
Average distance from ball (metres) 17.7
Average distance from fouls (metres) 15.6
------------------------------------------------
Bu tezahurat da Ferguson'a girsin, pardon gelsin;
FER...GUS...SON,
Can you hear,
You're gonna win fuck all this year,
With a knick knack
Paddy whack,
Give a dog a bone,
Chelsea's trophy's coming home!

Yatırımcı gözüyle Twitter

Bir fikrin paraya dönüşmesi için ille de dünyayı baştan yaratmana gerek yok. Özellikle Internet aleminde çok basit bir fikrin de olsa eğer takipçi yaratabiliyorsan köşe olma olasılığın var. Senin aklına gelmeyen uygulama alanları kullanıcının aklına geliyor bazen. Al sana Twitter. 2 sene önce "ne ki la bu?" diye yaklaşılırken bugün 1 milyar dolarlık değerlemeden bahsediliyor. Aşağıda bir değerlendirme var. Önemli noktaları buraya aldım, daha detaylı analize TechCrunch'tan bakarsın..

  • Kullanıcı sayısı "artış hızı" artık düşüyor. Aylık 8 milyon yeni kullanıcı ile tepe noktasına ulaşmış. 
  • Kullanıcıların 14%'inin tek bir takipçisi bile yok (ezikler). %75'inin ise takipçi sayısı 10'dan az.
  • Kullanıcıların %38'inin tek bir post u (tweet) yok. %75'inin ise 10'dan az var.
  • Kullanıcıların %25'i ayda en az bir kere bir şeyler post ediyor.
  • Bir kullanıcı bir şey post ettiyse %65 olasılıkla 2. defa da ediyor. Eğer ikiyi tutturduysa üçüncüyü bulma olasılığı %81.
  • Eğer bir kullanıcı kaydının 2. haftasında da bir şeyler post ediyorsa uzun vadede twitter da kalma olasılığı büyük.
  • Son dönemde kaydolan kullanıcılar daha sıkı twitter kullanıcısı.
Sen de benim gibi okuyorsan çoğunluk gerçekten de "ne ki la bu?" diye bir denemek için girmiş. Yani bir arkadaşa bakıp çıkıcam olayı. Genişleme potansiyeli var. Biraz daha kafa yormalılar. Ama bence akıllıcası Facebook'a falan entegre olsunlar. Gerçi Facebook'un 500 milyon dolarlık teklifini reddetmişlerdi zamanında (CM jargonuyla söyleyecek olursam: "Twitter snubs Facebook").

Monday, October 5, 2009

Preview: Portland Trail Blazers


Gelenler: Andre Miller (Philadelphia), Ime Udoka (San Antonio), Dante Cunningham (Villanova), Jeff Pendergraph.
Gidenler: Channing Frye (Phoenix), Sergio Rodriguez (Sacramento).

Kuskusuz Portland'in off-seasondaki en akilli hamlesi Miller'i kadroya katmak oldu. Miller hicbir zaman istikrarli bir dis atici olamadi; kariyer 3 sayilik yuzdesi 0.21. Diger taraftan alcak posttan oyun kurma, ribaundlara yardimci olma (kariyer ortalamasi 4.2) ve tabii ki dogru adami topla bulusturma (7.4 asist) gibi artilari var. Esasinda bu takima kazandiracagi en buyuk arti yapacagi liderlik. B-Roy ve Nate McMillan sezon icerisinde sahada boyle bir oyuncu ihtiyaci hissettiklerini soylemislerdi. Blazers'in cok derin ve sezon icerisinde istikrarli bir sekilde verim alabilecegi tatli bir kadrosu var. Pota altinda Oden ve Przybilla'nin sertliginden yararlanabiliyorlar. Outlaw ve Fernandez SF icin ideal yedekler, hatta Outlaw baska bir NBA takiminda direkt starter olabilecek kapasitede. Artik Sergio Rodriguez gibi yuksek egolu bir moron yok, Miller ve Blake dakikalari paylasacaklardir. Aldridge ve Oden hucum ribaundlarinda cok etkililer; Blazers mac basina 12.9 ribaund aldi gecen sezon ve bu kategoride ligde zirvedeydiler. Yuzde 0.38 ile 3luk atiyorlar; Bati'da 2., ligde 4. siradalar. Brandon Roy gibi (22.6 sayi, 5.1 asist, 4.7 ribaund) kendi sutunu yaratabilen ve 0.48'le atabilen all-star bir mid-level shootera sahipler.

Maalesef bu kadar artilari olmasina ragmen bu sezon da playofflarda 2. raundu gecebilmeleri hayal gibi. Oncelikle Oden hala buyuk bir bilinmeyen; alcak post hareketlerini off-seasonda gelistirebildi mi, vucut kordinasyonu ne durumda, sezon icerisinde kac maci cikartabilecek bilmiyoruz. Su haliyle Michael Olowokandi olma yolunda gibi. Portland takim olarak serbest atislarda hala ortalama bir takim (%76.51, 17. sirada). Takim mevcut hucum opsiyonlari sadece B-Roy ve Aldridge, ve post-up'tan pek birsey uretemiyorlar, Przybilla'nin hucumda takima katkisi cok kisitli (5.5 sayi). Hucum ribaundlarinda zirvede olsalar da savunma ribaundlarinda mac basina 28.8 ile sondan 4. siradaydilar gectigimiz sezon. Batum'dan ne savunmada (0.6 top calma) ne de hucumda (5.4 sayi) verim alabiliyorlar ve McMillan'in ilk bes icin vazgecilmezlerinden. 2009-10 sezonunda gecen sezondaki 54-28 oranindan daha iyi bir derece elde etmeleri olasi, ama playofflarda yine bize husran var. Northwest'te 1., Bati Konferansi'nda 2. oluruz diyorum bebisim.

Ne bekliyordun?

Maçı canlı izleyemedim. Ama üç aşağı beş yukarı sahada neler olduğunu tahmin edebiliyorum. Gollerin dakikalarına bakınca da takımın golü bulamadığında moral ve kontrolünü kaybettiği açık. Bunun ilacı Rijkaard'da (olmalı). Bir bakıma iyi oldu diyeceğim ( Polyanna muhabbeti yapma hemen dur).. Rijkaard'ın spor basınımızın ilkeli (!) tutumuna ısınması açısından bu puan kayıpları iyi.. Milliyet'in haber başlığı "Portakal'ın suyu çıktı". Geçen hafta da 7'de yemedi idi..

Son olarak diyeceğim o ki Fenerbahçeli dostlar zaten orada burada dalgalarını geçiyor, buraya yazmazsak çok bir şey kaybetmeyiz :)

1. Şu ana kadar ortalama üç gole yakın bir seri tutturmuştu takım, istikrarımızı koruduk.
2. Sarı Lacivertli ilk engelde takım dağıldı.

10. haftayı heyecanla bekliyoruz..




Sunday, October 4, 2009

Uygundur...



Simdi PES'te sacmaliklar var eyvallah diyorsun, BJK yonetimindeki sacmaliklara tamam diyorsun, futbolcu hakemi itiyor olabilir diyorsun, Bobo'nun sola, Daum'un geri, GS capalarinin yana oynamasina normal diyorsun, e be birader bu Bilo'yu neden begenmiyorsun?

Tamam Turbulent sacmaligi abartildi. E adam asker selami yaparak gol krali oldu, sonra ayni selamda aglarken duygu somurusu deyip neden kiro buluyorsun? Adam elbette kiro olacak, futbolcu bu, ne olacakti? Stavrum diye bir akademisyen vardi BJK'de ne halta yaradi? Bir keresinde var ya, hic unutmam 2 gol birden atmisti (biri poposuyla), vay be dedik atabiliyormus! Bir boka yaramadigi gibi, caaanim 9 numerolu formayi zapteyledi bir kac ay.

Hep dusunurum Terim su anda ne dusunuyor, ne yapiyor da maclar gelince sacmaliyor diye. Yani para yemek disinda ne yapiyor bu adamlar? Denizli misal; tamam yanlis yapar falan da bos vakitlerinde ne dusunur? Soldan Ibrahim'in Bobo'yu kacirdigini mi? Bos mu geciriyorlar zamanlarini? Futbolcu ne yapar ne eder? Tanidigim bir kisi sadece kizlari goturuyor (Super Lig'de hatta 3 buyuklerden birinde oynuyor, hem de ilk 11'de yaaa) Ama yani demez mi bi topcu, misal ben capayim, bu isi de iyi yapan Viera var, Essien var. Bir oturup izleyim neyi nasil yapiyorlar, ne dogrusu bu isin. Soruyorum bu topcular ve onlari yonetenler su anda ne yapiyor?

Sozu uzattim cunku soyleyecegim basit. Sen vitrindeysen bir imzan olacak. Begenilsin, begenilmesin bir ozelligin olacak. Ersun Yanal'in Yugoslav faulu taktigi gibi. Diyecegim o ki, bu Bulent oturmus dusunmus, demis basarisiz herkes APS yollaniyor (eskiden UPS mi vardi gozum). Yeri saglam ama karakterli cocuk, koymus kafaya birakacak. Kazaninca birakiyor. Rahmetli Kazim Kanat buna dikkat'i kocaman harflerle yazardi. Kazaninca birakan antrenor, DIKKAT! Skor degil sporu izleyen hoca. Ve bunu gozumuze de sokuyor, aferin dedim. Siradan olmadi. Aferin Bulent. Yarin yonetimin israriyla geri donmezsen ayakta alkisima devam edecegim. Yine bir Anadolu takimi calistiracaksin, daha otesi imkansiz, ama ben seni Ertugrul'u izledigim gibi hep izleyecegim (bu arada Saglam'in orijinalligi de efendiligi, dikkat).

Bizim Barkley

Saturday, October 3, 2009

Serbest Kürsü

Izah etmekte zorlandigim bir 4-3-3 saplantisi var Denizli'nin. Sezon basindaki Super Kupa macindan itibaren butun lig ve Avrupa maclarinda aksadi takim. Denizli'nin onceki cozum yontemi mevkilerinde verim alamadigi oyunculari yedeklemekti. Sag bekte Erhan hucumda zayif kalinca, Ridvan'i denedi; sol bekte Ismail ve Ibo'yu rotasyona soktu; Fink yerine Inceman'i dusundu vs.. Bu hamleler oyuna ve sonuca tesir etmeyince bu sefer devsirmeye basladi; Ekrem'i once sol beke, sonra Fink'in yerine koydu, Bobo'yu sol acik yapti, Nihat'i tek forvet yapti, Ibrahim Kas'i sag beke cekti.. Tahminen butun bu rotasyonda pozisyonu sabit kalan sadece Sivok, Ferrari ve Ernst oldu, ve tabii ki ele avuca sigmayan 4-3-3 sistemi. Denizli'nin bu inadinin meyvesi kaos futbolu oldu. Takimdaki oyuncularin hucum ve savunmadaki pozisyon cehaleti (Ernst haric) rahatsiz edecek seviyede; kimse toplu ve topsuz alanda tutmasi gereken yeri, kontrol etmekle yukumlu oldugu bolgeyi bilmiyor, sadece topu kovalayan bir guruh var. Takip etmeye calisiyorum sistemi maci izlerken, kafam karisiyor, yoruluyorum, rahatlamak icin PES aciyorum bir yandan.

Denizli'nin gecen seneki sansi Ertugrul Saglam'in hediye ettigi takimdi. O takimin fizik kuvveti cok yuksekti ve ayni oyuncular yine benzer pas hatalarina ve beceriksizliklerine ragmen ayakta durabiliyor, rakibi yipratabiliyorlardi. Bu sene durum biraz farkli. Ilk 10-15 dakikadan sonra stand-by'a geciyorlar, Rustu zaten hep shut-down modunda oldugundan rakip buldugu 1-2 pozisyonda golu yakalayinca takimin direnci tamamen kiriliyor. Rustu'den vazgecemiyor Denizli ve daha vahim olani 4-3-3 islememesine ragmen hala israr ediyor. Bobo'yu sol aciga sikistiriyor; Tabata'yi Fink'in yerinde oynatiyor; sag acik icin tek opsiyonu Serdar, olmadi Holosko'yu oraya suruyor. Sisteme gore bir oyuncu anlayisi hakim. O zaman senin transfer politikanda dogru olmayan birseyler var; sezon basinda transfere 15 milyon dolar ayiriyorsan ve sistemin kosulsuz 4-3-3 ise 3 tane sag bek yerine 2 tane kanat oyuncusu alacaksin. Su takimdaki 2 has kanat oyuncusu Serdar ve Erkan Zengin; Serdar 2-3 haftadir sans buluyor, Erkan 18'de yok.

Denizlispor da 4-3-3 oynuyor isin ilginc tarafi, hatta Trabzonspor da, belki izleme sansi bulamadigim 5-6 takim daha vardir ayni duzende. Denizlispor da hadi sol acik Murat Hacioglu da sag acik yok. Trabzon'da kanat mevkisinde oynayan adam Umut Bulut, evet yanlis duymadin. Ben FM 2009'da da 4-3-3 oynuyorum tuhaftir, ama Chelsea'yle. Chelsea, Morinho doneminden beri artik kaliplasmis bir 4-3-3 duzeninde oynuyordu. Ancelotti, Anelka'yi kanattan kurtararak forveti 2'ledi, 4-4-2 ile takima momentum kazandirdi. Benzer bir hamleyi sezon basindan beri Denizli'den de bekliyorum ama yok degisen hicbirsey yok.

Taraftarlar pek coskuluydu bugun, yonetimin istifa etmesini istediler, Rustu'yu islikladilar, birbirlerini dovduler, kale arkasi sirtini dondu takima (artik rutin oldu). 2 hafta once Kayserispor maglubiyetinden sonra %100 futbola Levent Erdogan'in telefonla baglanmasi, Demioren ve Denizli'nin artik istifa etmesi gerektigini soylemesi geldi aklima. O adam hala yonetim kadrosunda, Demiroren'in kici zaten koltukla bir butun oldu. Anla artik senin bagirmanla, oyle kicini basini yirtmanla istifa etmeyecek bunlar, perde arkasinda baska birseyler var. Mac basinda '2 kupayi unutma, vefasizlik yapma' pankarti actirtiyor. Bu adam sezon basinda ust uste 5 yil sampiyonluk sozu verdi aga. Mac esnasinda tribunde Demiroren'in esini gorduk, taraftarin istifa sloganlarina tempo tutuyordu, anlam veremedim, yanindakiler de anlam veredi heraldeki uyarma geregi duydular, sonra farkettim ki o da sikilmis, belli ki Demiroren'in artik birakmasini istiyor. 2. yarinin basinda kaos futboluna yakisir sekilde karmasadan bir gol buluyoruz, hem de Tabata'yla. Takimda bir acayip mutluluk var; Tabata Denizli'ye kosuyor, Denizli durgun, safti kaymis, o gecen seneki gibi yumruklarini havaya kaldirmiyor. Helal olsun sana, Pascal Nouma diye inletiyor sonra Carsi, bir ara Ilhan Mansiz'a tempo tutuyorlar, macla alakalari yok, zaten ortada futbol da yok. Tuhaftir, Denizli yine taraftar elestirisine maruz kalmiyor, mazideki gibi teknik direktor sorumlu degil bu sefer.

Denizlispor baskani Ali Onder Ipek zevkten dort kose mac sonrasinda, belli ki 4. haftadaki antrenor degistirme karariyla gurur duyuyor, zaten cok ince dusunup Nurullah Saglam'la anlasmislardi. Denizlispor'in hala galibiyeti yok, su bilincsiz, darmadaginik Besiktas'a karsi bir kac duran top haricinde pozisyonu da. Devre arasinda maci bilen adam(?) Ersun Yanal konusuyor (kupon mu dolduruyor lan); Besiktas taraftarina cemkiriyor ligin marka degerini dusuruyorlar diye. Arkadas diyorum ne marka degeriymis, 4-3-3 gibi onu da kicimizla anlamisiz. Saniyorlar ki 3-4 tane pahali futbolcu transfer edilince marka degeri oluyor. Senin burun kivirdigin, Nuri Sahin'i TR ligi yerine tercih ediyor diye saklabana cevirdigin Bundesliga maclarini Amerika'da ESPN Ispanya ve Ingiltere ligleriyle beraber yayinliyor, sence de bir gariplik yok mu? Kendi kendimizi sisirip, havalara girip sonra itin gotune sokuyoruz, yillar birbirini deviriyor, hala BJK, FB, GS kapisiyor, Ersun Yanal da farkinda insallah BJK toparlanir golu bulur diyor ikinci yarinin basinda..