Saturday, October 10, 2009

Yumurta kırılmadan


Detayli olarak analizini yapamadim, ama tahminen yaklasik 10 yil oncesine kadar basketbol arenasindaki seyirci azliginin yegane cozumu olarak kulup takimlarinin iddiali hale gelmesi gerektigi gosteriliyordu. Muessese takimlarinin aksine kulup takimlarinin mevcut bir seyirci kitlesi/profili vardi ve bu kitleden basket sahalarindaki atmosferi canlandirmalari bekleniyordu. Beklenen hamle Ulker grubundan geldi; 3 kulup takimiyla da sponsorluk anlasmasi yapildi. Bu noktada hatirlatmakta fayda var; Fenerbahce'nin durumu Ulker'in Besiktas ve Galatasaray'a verdigi sponsorluk desteginden ve dunyadaki diger sponsorluk orneklerinden biraz farkli, dogrusu Ulkerspor'un Fenerbahce'ye devredilmesi. Neyse.. Fenerbahce-Ulker beklenen patlamayi gerceklestirdi; Efes bir yandan Ulker ve Fenerbahce'nin kaliteli karma kadrosuyla ugrasirken diger taraftan seyircinin olusturdugu atmosferle savasmak zorunda kaldi. Efes tecrubesindeki bir takima bile bu bilesim biraz fazla geldi ve uzunca bir sure Fenerbahce-Ulker'e direnemediler. Ta ki gectigimiz seneye 0-2'den 4-2 alinan final serisine kadar. Bu serinin vesilesiyle (ozellikle 5. ve 6. maclarda) herkesin diline pelesenk olan seyirci atmosferinin ve profilinin gercek yuzunu de gormus olduk.

Sunu soylemekte fayda var; basketbol kural, analiz ve oyun yapisi itibariyle futboldan cok daha karmasik, detayli ve ust duzey bir spordur. 7 yasindaki bir cocuk bir futbol macini izledikten sonra asagi yukari butun kurallari (belki ofsayt haric) ve olan biteni anlar. Basketbol bu kadar yalin bir spor degil, detaylar uzerine kurulmus, birbiriyle ilintili cok fazla degisken var. Uzun sure takip etmeden, bilgi birikimine sahip olmadan anlamak kolay degil. Dolayisiyla basketbol izleyici seviyesi olarak futboldan daha ust duzeyde bir spordur, halkin daha egitimli tabakasi ilgilenir basketbolla, zaten gercek basketbol seyircisinin fazla da fanatigi yoktur, en azindan Turkiye'de. 10 yil oncesine kadar basketbol seyircisindeki azligin sebebi de buydu. Ne zaman ki sponspor destegiyle kulup takimlari basketbola yatirimlarini arttirdilar, futbola kanalize olmus seyirci kitleleri basketbolla da ilgilenmeye basladi. Ilginin artmasiyla gelirler paralel olarak artmaya basladi, akabinde de basketbol naklen yayinlari takip edilmeye baslandi. Iyi hos da diger taraftan futbol seyircisinin (evet, ne kadar inkar edilse de boyle bir kategori var, nedenini yukarida soyledim) basketbol seyircisinin yerine gecmesiyle maclardaki taskinliklar, aleyhe calinan her duduge anlamsiz itirazlar artti. Anlamadan, ne yaptigini bilmeden korkunc bir ofkeyle onune gelene saldiran, yakip yikan bir seyirci profili ortaya cikti.

Bunu sadece Fenerbahce'yle sinirlandirmak mumkun degil, Besiktas ve Galatasaray da dahildir bu anlattiklarima. Nitekim, Kerem Gonlum'un doping olayinda Fenerbahce sayesinde bir kez daha farkettim ki basketbolun kirletilmesinde kulup taraftarlari kadar yoneticilerin de payi buyuk. Futboldaki karmasa/kaos ortamini israrla basketbola sokmaya calisan bir yonetici profili var. Sekip Mosturoglu hukuki surec devam ederken basin aciklamasinda diyor ki: bu olayin meydana gelis seklini, test uygulanan her iki sporcuda (Kerem ve Kasun) da ayni maddeye rastlanmis olmasini, maddenin niteligini, sportif performansa etkilerini degerlendirecek olan yetkili kurullar bellidir. Bu kurullar nezdinde hukuki surec halen surmektedir. Amacimiz asla bu sureci etkilemek degildir. Kerem Gonlum'un basin aciklamasina takiben de soyledikleri aynen soyle: Hele hele organize olarak yapıldığına dair bu kadar maddi kanıtın bulunduğu bu büyük olayın, kulüp fanatizmi ve 'çamur at izi kalsın' gibi sığ kavramlar içine sığdırılması son derece acıdır. Bu yüzden öncelikle başta Efes Pilsen Kulübü başkan ve yöneticilerinden beklentimiz, Kerem Gönlüm'ün işaret ettiği ekip üzerine ışık tutmaları, olayın tüm ayrıntılarını ortaya çıkararak Türk basketboluna hizmet etmeleridir.

Simdi bu aciklamalarda bol miktarda tutarsizlik mevcut. Mesela, once amacinin hukuk surecini etkilemek olmadigini soyluyorsun, akabinde de bunun organize olarak yapildigina dair cok sayida maddi kanit oldugunu iddia ediyorsun. O da yetmiyor Kerem'in O dönemde biz sürekli kamptaydık. Verilenler, yenilenler, içilenler hepsi aynıydı sözlerinin organize bir doping yapıldığının ipucu oldugunu iddia ediyorsun. Nitekim kukuki sureci etkilememis oluyorsun. Bu aciklamalar yetmiyor, bir de Fenerbahce kulubunu 'benzer bir mevzu yüzünden Kambala ile yollarını ayırmış bir kulüp' olarak tanimliyorsun. Hatirlatmakta fayda var, Kambala'nin idrarindaki yasakli madde kokaindi. Yine hatirlatmakta fayda var, 2000 yilinda Christoph Daum'dan alinan sac orneginde kokain tespit edilmisti. Yani, Kambala'yi kokain yuzunden kovan ve bununla gururlanan kulubun futbol takiminin basinda Christoph Daum duruyor.

Fenerbahce, Efes'ten rovansi bir sekilde almaya calisiyor; doping olayini ahlaki nedenlere dayandiriyor, arada kendi hareketlerini ovunc kaynagi olarak gosteriyor, basin aciklamalariyla federasyonu ve yargiyi koseye sikistirmaya calisiyor ve butun bunlari buyuk bir tutarsizlik icerisinde gerceklestiriyor. Muhtamelen hakli oldugu bir davada anlamsiz bir agresiflik takiniyor. Bitmek bilmeyen tutarsiz basin aciklamalarindan artik bunalmaya basladim, rahatsiz oluyorum. Turkiye'deki basketbol kulturu, kulupler ve spor adamlari arasindaki iletisim boyle degildi. Bu hareketler bana sadece Turkiye'deki futbolun ne kadar kirli oldugunu hatirlatiyor ve maalesef bu insanlar basketbolu da kirletmeye calisiyorlar, ayni karmasa ortamini basketbolda da yaratmaya calisiyorlar. Hem futbol seyircisi hem de kulup yoneticileri.. Cekin su pis ellerinizi basketboldan!!...

1 comment:

toz bezi said...

Merhabalar, blogunuza tesadüfen rastladım ve şimdiden iki saatimi yediniz:) Blogunuz çok başarılı, tüm yazanların eline sağlık. Umarım aynı sıklıkta post girmeye devam edersiniz. Kerem Gönlüm'le ilgili yazıyı okuyunca aşağıda linki olan yazıyı ekleyeyim dedim. Alternatif bakış açısı her zaman iyidir :)

http://www.ntvmsnbc.com/id/25012475/

P.S. Evet fenerbahçeliyim:) ama Aziz Yıldırım'dan ve spora bakışından hiç haz etmem.