Monday, December 28, 2009

Son Mohikan

Sakin heyecan yapma! Fotografta gordugun New York Yankees bereli apacinin berisindeki dayi turunun son ornegi. Liverpool'un Wolverhampton'i ancak Wolves'tan Stephen Ward'in 53. dakikada oyundan atilmasinin ardindan 2-0 yenebildigi karsilasmada bile hala Rafa Benitez'e inanabilen cakirkeyif bir Liverpool taraftari. Tadini cikar! Keza yakinda nesilleri tukenecek..

Senin sortun bana extra large...

Tatildeyiz. Az yaziyoruz. Ama bos durmuyoruz. Dunku Erdemir-Bornova macindaki gozlemimi paylasmak istedim. Mac skor itibariyle ilgincti: once 26-7, sonra 37-9 goruldu. Erdemir de Erhan Yetim adinda yetenekli bir oyuncu vardi, caldi, kovaladi, atti, ama nedense sahada toplam 10 dakika kaldi, ilgincti. Fakat gunun en ilginci sort boylariydi. Tum oyuncular bermuda kivaminda sortlar giymisti. NBA bu trendi 90'li yillarda Garnett'e ceza keserek frenledi ve bildigim kadariyla dik durduklarinda sortlar diz kapaklarinin 1 inch altina inmemeli. Herhalde Garnett ceza aldigi sortu Cuneyt Erden'e hediye etmis, zira sortunun pacalari crossoverlarda Cuneyt'in ayak bileklerine deyiyordu.

Cinslik orada basladi, dikkat ettim sahada 10 oyuncudan sadece Erdemir'in iki oyuncusunun sortu normal boyda, fakat onlarin da aglari bacaklarini acmasini engelleyecek kadar asagida. Yani demiyorum sortlar Stockton modeli olsun ama sahadakiler de sarlatan gibiydi. Sanki boyle yapinca Brooklyn sokaklarinda panyanin ustunden bozuk para alanlar gibi sicriyorlar, tovbe tovbe...

Wednesday, December 23, 2009

İnsan insana bunu yapmaz!

Aşağıdaki tablo PES oyunundan alınmadı, bugün oynanan bir maça ait:

Hosgoru

Milletce, bilhassa sporda en cok ihtiyacimiz olan sey. Maci izliyorum
ama asil Korcan'i izliyorum. BJK bu maci kazansa da kaybetse de bir
sey degismez. Ancak iyi bir kaleciyi ozguvenle yola cikarirsan,
gelecekte bir kac milyon dolar ve bir yabanci hakkini kendine
saklarsin. Heyecanim bundan.

Korcan bir iki top cikariyor, hem de biri tam Rustu'nun iceri alacagi
cinsten. Sonra yine Rustu'nun iceri alacagi bir yan topu tam
tokatlayamiyor. Tabiri caizse 'zbam' diye vurulan bu kafa
topuna, iyi bir refleksle dokunsa da gol olmasini engelleyemiyor. Evet
hata, o kadar deyiyorsan almayacaksin o topu.

Ben buna 'hata' derim, gecerim (gecen hafta Sercan'in berbat plasesi
gibi - ama tabii Korcan'in kabahati 3 direk arasinda durmasi). Ote
yandan Rustu bizi Avrupa'dan elerken, devam eden oyunda ofsayt
caldirmak icin el kaldirmasina 'hiyarlik' der, Rustu'yu kapinin onune
koyarim. Ama bizde affedilmeyen ve ufalanan Korcan gibi gencler
oluyor.

Ofsayttan gecersiz sayilan Mehmet Nas golunde hic kabahati yok, top
onundekine carpiyor ve sasirtiyor. Ama cocugun dili kicina kacmis,
itiraz bile edemiyor.

Yedigimiz 2. golde savunma dusmana atar gibi bir top atiyor. Golu
yiyen Korcan savunmaya el kol yapip bagiramiyor. Basireti, karizmasi,
guveni yerle bir.

Bir daha oynarsa 1-2 kurtaris daha yapacak (epey iyi kaleci).
Kameralar zoom yapacak, dislerini sikacak. Ama icten ice hep "yusuf
yusuf" oynayacak. Hakan Arikan gibi, Fevzi gibi... Rahatliktan Lehmann
gibi cayirlara isememeli elbette ama yasadiklarini olaganustu
gosteren bu medya yuzunden yaptigi isten ne tad alacak, ne kendini
gelistirebilecek. Dikkat!

Tuesday, December 22, 2009

Ölmeden önce İnönü'ye gidin

İngiliz Independent gazetesinin yazarı Ian Herbert, pazar günkü tam
sayfalık yazısını Türk futboluna ayırırken Beşiktaşlı taraftarlara
övgü yağdırdı. Fotomaç'ın haberine göre; Herbert, "Beşiktaşlı
taraftarlarla İnönü Stadı'nda maç izlemek, her futbolseverin ölmeden
önce yapması gereken bir zorunluluk" ifadesini kullandı.

İnönü'den büyüğü yok

"İnönü'de maç izlemek, her futbolseverin mutlaka ölmeden yapması
gereken bir futbol zorunluluğudur".

Beşiktaş İnönü Stadı ve siyah-beyazlı taraftarların müthiş coşkusu,
İngilizler tarafından bir kez daha tescillendi. İngiliz Independent
gazetesinin yazarı Ian Herbert, pazar günkü tam sayfalık köşe yazısını
Türk taraftarlara ayırdı. Herbert, İnönü'deki Liverpool maçında 132
desibelle gürültü rekoru kıran Beşiktaş taraftarıyla bu muhteşem
statta maç izlemeden ölen bir insanın, hiçbir zaman futboldan gerçek
zevki alamayacağını belirtti.

Pele bu stadı görmemiş

Avrupa'da maç izlerken bir yandan da Asya kıtasının görüneceği yer
olan İnönü'de maç izlemenin her futbolseverin ölmeden önce yapması
gereken bir futbol zorunluluğu olduğundan bahseden Herbert, İnönü'deki
F.Bahçe derbisinin beklenmesini tavsiye etti. Pele'nin bir
değerlendirme yaptığını ve dünyanın maç izlenecek en güzel statlarını
anlattığı anısına dikkat çeken Herbert, Pele'yi İnönü'ye maç izlemeye
davet etti.

Kaynak: milliyet.com

Saturday, December 19, 2009

Pijamali Pepe


'Ispanya La Liga'da neleri seviyorum' basligi altinda bir liste hazirlasam o upuzun listenin son siralarinda Ispanya spor basininin sagladigi detayli, dogru ve limitsiz enformasyon yer alirdi. Futbolcularin ne yediklerinden, tren saatlerine, kopeklerinin isimlerine, doktor randevu saatlerine ve hatta sakatliklarinin medikal terimlerle detayli analizlerine kadar aklina gelebilecek her turlu bilgiyi onune seriyorlar. Es gecilen hicbir ayrinti yok. Bu yogunlukta bazen Pepe'nin diz operasyonundan sonra cekilen fotografi gibi uzerinde pijamalarla 'thumbs up' yapmis futbolcular da gorebiliyorsun. Suratlarina takindiklari o samimi, sicacik(!) tebessumleriyle..

Friday, December 18, 2009

McCarthy fanatikleri


Burnley macini dusunerek Manchester United deplasmanina kaleci haric Tottenham'i deviren 10 as oyuncusunu goturmeyen ve maci 3-0 kaybeden Wolverhampton teknik direktoru Mick McCarthy'in hayati bayaa renklenmis olsa gerek. Once, karsilasmayi tribunden izleyen 3000 kadar Wolves taraftari kendilerine ve takima buyuk saygisizlik yapildigini belirterek McCarthy'i protesto ettiler ve kulupten paralarinin geri odenmesini talep ettiler. Daha sonra Arsenal teknik direktoru Arsene Wenger tarafindan Premier League'in kalitesini ve uluslararasi prestijini dusurme tesebbusunden kinandi. Konuyla ilgili olarak Ingiltere Futbol Federasyon'u da sorusturma baslatti ve Wolves kulubunden 7 gun icerisinde yazili aciklama talep etti. Bana gore bu kadar karsit goruse ve tepkiye ragmen McCarthy'i destekleyenler de mevcut, hem de 2 unlu sporcu; Tiger Woods ve Thiery Henry. McCarthy sayesinde uzerlerindeki baski azaldigindan kendisine minnet duymaya baslamislardir heralde. McCarthy'nin ise bu kadar rahat kurtulabilecegini zannetmiyorum. Bu bahtsiz bedevi haliyle tahminen once Elin Nordegren'den golf sopasiyla dayak yer, sonra Irlandalilar tarafindan taciz edilir. Aha yazdim buraya!.

Thursday, December 17, 2009

Galliani ve Homoseksuel Taktikleri


Birkac gun oncesine kadar Ivan Gattuso'nun Manchester City'e transfer olacagi haberlerini okuyordum. Milan'da birilerinin sakatlanmasini bekleyecek adam olmadigindan dem vuruyordu Gattuso. Bu kadar soylenti ve dedikodunun ardindan kendisi AC Milan'la kontratini 2012'ye kadar uzatmakla kalmadi, ucretinde 30%'luk bir kesintiye de onay verdi. Bu antlasma sartlarina nasil tav oldugunu istersen Milan asbaskani Adriano Galliani'den dinleyelim;

"Cam ofisimde Atina'daki Sampiyonlar Ligi final macindan sonra Gattuso'yla sarmas dolas, salya sumuk olmusken cekilmis bir fotografimiz var. Rino durumunu konusmak icin ofisime geldiginde, fotografi yerinden aldim, Gattuso'nun burnunun dibine soktum ve sanki tezahurat edermis gibi sormaya basladim 'Gercekten gitmek istiyor musun? Kendini ikna edebildin mi?'. Gulmeye basladiginda imzali kontrat masamin uzerine duruyordu."

Bu hakikaten cok urkutucu. Dusunsene.. Addams Ailesi'ndeki Fester Amca tipli kel bir adam sarmas dolas oldugunuz bir fotografi suratinin dibine sokuyor ve bu zulum yetmezmis gibi kulagina tezahurat ritminde ayni soruyu yoneltip duruyor. Kuskun olmasin sen de tahammul edemez, birkac saniye icerisinde imzalardin o kontrati, yeter ki uzak dursun. Umut ediyorum Milan kulubu de bu 30%'luk kazancini Gattuso'nun bu deneyiminin urunu olan psikiyatri seanslarinin ucretini karsilamak icin kullanir. Yazik oglum adama..

Caroline @ Twitter


US Open 2009'un finalisti, 19 yasindaki Danimarkali profesyonel tenisci Caroline Wozniacki, Twitter'daki hesabinda Fernando Torres'in cok buyuk hayrani oldugunu ilan etmisti vakti zamaninda. Torres de bu firsattan istifade Caroline'nin mesajina bir jestle karsilik vermis. Caroline'ye 9 numarali Liverpool formasini imzalayip gondermis. Cok da yaratici kelimeler kullanmis mubarek; "To Caroline, best wishes".

Tuesday, December 15, 2009

Christmas Dinner in Madrid

Real Madrid futbol takimi, kulup yoneticileri ve basketbol takimiyla birlikte her sene duzenlenen Christmas yemeginde biraraya gelmis, fotograf da oradan. Iker Casillas gozleri acik uyuyor olabilir, olmayadabilir, karar veremedim. Diger taraftan Guti bariz sikintidan patlamak uzere. Belki de Sergio Ramos'un yani basinda oturuyor olmamasidir derdi, aralarinda atesli dakikalarin yasanamayacak olmasi, en azindan masadayken. Sergio Ramos mu?.. O da tahminen 900lu hatlarin arkasindaki 50 yasinda, biyikli, 100 kilo, dudaklarinda sigaralik olan Jenna Jameson'larla muhabbeti koyulastiriyor, ekstra cirkin takim elbisesi uzerindeyken. Her seye ragmen en azindan 2 futbolcunun bu Christmas'ta dileklerinin gerceklestigini biliyoruz; Ronaldo ve Kaka..

Whodunnit?

Yok Artık LeBron James

KIŞ Geldi!.

Farkındalık testi

Hakemlik zor zanaat birader..



Monday, December 14, 2009

AS Lottomatica Virtus Roma


Gectigimiz aksam AS Roma futbolculari Lottomatica Virtus Roma basketbol takimiyla birlikte bir hayir kampanyasinda gorev aldi. Kampanya kapsaminda duzenlenen gosteri macindaki takimlar Italyanlar'a karsi Digerleri seklinde kurulmus. Asagidaki videoda Francesco Totti odakli mac oncesi isinma sutlarini gorebilirsin..


Sen Bana Birini Android

Anfield'ta tanıdık bir sima


Cumartesi aksami Real Madrid'in 3-1 kazandigi Valencia macinda 90 dakika sahadaydi, Pazar gunu de Anfield'ta Liverpool-Arsenal macini takip ediyordu Xabi Alonso. O ayrildigindan beri Liverpool orta sahasini toparlayamadi. Dun de 10 dakikalik zaman dilimde Glen Johnson (k.k.) ve Arshavin'in golleriyle Arsenal'e boyun egdiler. Bu fotografin da Arshavin'in golunu takiben cekildigini tahmin ediyorum. Premier League'te 24 puanla 7. siradalar ve alt siralardaki takimlarin Liverpool'u yakalama ihtimali, Liverpool'un ustundeki 6 takimi yakalama ihtimalinden daha olasi su anda. Ellerinde sadece Uefa Avrupa Ligi ve FA Cup kaldi, Benitez addaa gidiyor addaaa.

Piero Erman

Saturday, December 12, 2009

Corey Brewer

Bilen bilir. En sevdigim oyucu. En yurekli oyuncu. NCAA'deki gibi serbest olmadigindan t-shirt giyip celimsiz omuzlarini gizleyemiyor ama olsun. Onun mangal gibi yuregi yeter. Izlemeye devam. 2012'nin en iyi savunma 5'i adayi simdilik alcak ucusta: Coreeeeeeeeey Breweeeeeeeeer!!!



Not: Bu sezon sadece 2 macta top calmadi, dikkat!

Not2: Hastasi oldugum bir hareketi de asagida. Florida'da 3 NBA oyuncusu (Noah, Horford, Brewer) var, hatta Green de draft edilmisti ama simdi Yunanistan'da. Tribunde beni de gorebilirsin ama monitorunu mikroskopun altina sokman gerek.

Comeback Kings?

Maçı canlı izleyemedim. Sadece özetlere bakarak bir iki satır bir şey yazsam mı diye düşündüm. Gollere bakınca da defans yapamayan takımımın "en azından duran toptan gol yiyelim bari de defans yapamadığımız anlaşılmasın" diye bayağı bir çabaladığını mı yoksa Franco ve kaldıramadığı kıçı ile üzerinden/yanından geçen toplara fırlattığı ezik Emrah bakışlarını mı yazsam diye ikilemde kaldım, vazgeçtim. Bu hafta böyle olsun..



Friday, December 11, 2009

Biseksueliz!..

Sergio Ramos'u da anlayamiyorum arkadas. Tamam, maymunlar agactan indiklerinde elleri serbest kaldi da 2 yaninda (en azindan) bir hatun dururken neden Guti'nin sag lobunu kistirirsin. Dur bi dakika.. Gago'ymus oglum o hatun..

Hayat Guzel!


Fotograf, Adriano'nun kiz arkadasi icin duzenledigi surpriz dogumgunu partisinden arak. Inter'de cikardigi pek cok psikolojik arizadan sonra once Flamengo'nun 17 sene sonra sampiyonlugunda pay sahibi olmasina, sonra alkolde yuzulmeyen ve cirilciplak bitmeyen surpriz parti organize etmesine tanik olunca farkettim ki para kadinlardan sonra dunyadaki en tehlikeli sey arkadas. Johann Wolfgang von Goethe ne demis;

"Insanlar once para kazanmak icin sagliklarini sonra da sagliklarini korumak icin paralarini harcarlar."

Sinan Bolat

Bu ismi duymadiysan sunu izle.

Video uzun ama futbola doyacaksin. Siyahli takim 1-0 yenerse tur atliyor(mus), beraberlikte ise kirmizi-beyazlar.

Rockets Güncesi

Var mı All Star isteyen?

Öncelikle takımın son durumu 12-9 galibiyet yüzdesi ile Batı konferansında 6. sıradayız ve play-off lara göz kırpmaya devam ediyoruz. Skorlara göz atacak olursak:



Önümüzde Philadelphia ve Toronto deplasmanları var. Sonrasında Salı Detroit maçıyla eve dönüyoruz.

Takımın istatistiklerine göz atalım bir de sonra konuya giricez:





Bunları ilerde mukayese fırsatı da bulabilelim diye yazdım. Yakından takip edenler bilirler sezon başından beri Yao ve T-Mac'siz yoluna devam ediyor Rockets. All Star sız demek gerekiyor aslında ama takımın gösterdiği performansa ayıp olacak.

Yine daha önce de yazdığımız gibi T-Mac şu ara sakatlıktan kurtulup takıma dönmeye hazırlanıyor. Bu da işleri biraz karıştıracak gibi.

Nedeni basit aslında. Şu anda yakalanan sinerji ile Rockets uzun zaman sonra takım gibi oynuyor. T-Mac ise özellikle kontratının son senesi olduğu göz önüne alınacak olursa (ve henüz bitmediğini alemlere kanıtlama hevesi olan bir adam, sakatlık sürecinde bütün imaj kampanyası bunun üzerine kuruldu) bu takımın ruhunu bozacaktır.


Kimileri 7 defa All Star olmuş adam takıma dönüyor diye Rockets taraftarlarının zil takıp oynayacağını düşünüyordur ama kazın ayağı öyle değil.

Bunu destekleyecek fact lere göz atacak olursak:

1. 2004-2005 sezonundan beri T-Mac'in şut başına sayı ortalaması 1,2'yi bile bulmuyor ve şu an takımın onsuz ortalaması 1,19. Yani sayı açısından takıma katkısı kendisini vazgeçilmez adam yapmıyor.
2. Defans açısındansa dükkanı uzun süre önce kapattığı biliniyor.
3. Geçmişte rebound ortalamaları All Star düzeyinde bir oyuncudan beklentilerin de ötesindeydi belki ama son 3 senesinin ortalaması maç başına sadece 5.
4. Yine son 3 senesinde hemen hemen bütün istatistikleri düşüşte: assist, sayı,FGP, FTA, blok...

E hal böyleyken zaten sakatlıktan çıkıp gelen bir oyuncudan beş sene önceki performansına yaklaşmasını nasıl beklersiniz?

Mantalite olarak "takım" kavramıyla olan probleminden bahsetmiyorum bile.

Geleceğin takımını kurma idealiyle yola çıkmış Rockets yönetiminin şu ana kadar gösterilen performansla ilgili bir sıkıntı içerisinde olduğunu tahmin etmiyorum. Önümüzdeki sene büyük ihtimalle bu takımda olmayacak biri için gençlerin oyun süresinden kesip gelişimlerine sekte vurmak akıllıca bir tercih olmayacaktır ve Adelman'da bunun farkında olmalı.

Bu sene şampiyonluk çok iyimser bir hedef ve gerçekleştirilebilir hedefler için T-Mac'e gerek yok. Bu yüzden T-Mac'in trade edilmesi kimseyi şaşırtmamalı.

Thursday, December 10, 2009

Çişimi yapıyorum, popom kuru kalıyor


Stuttgart'in Unirea Urziceni'yi 3-1 yendigi Sampiyonlar Ligi karsilasmasinda Jens Lehmann mac devam ederken bir cis arasi verdi.. Belki de 40 yasindaki kalecinin artik bir prostat testi yaptirmasinin zamani gelmistir..

Wednesday, December 9, 2009

Wormhole


Pazartesi gunku Bayern Munich basin toplantisi esnasinda bir kameraman her nasilsa uzay-zaman surekliliginde bir delik acmis sanki. Ya da The Ring'in based-on-a-true-story versiyonuna bakiyorsun an itibariyle. Tam 7 gunun var. Bu biraz trajikomik aslinda, cunku Bayern teknik direktoru Luis van Gaal'in da muhtamelen Bayern ile birlikteliginin son 7 gunu.

Şeytanın Biraderi

Dun aksamki Juventus - Bayern Munich Sampiyonlar Ligi macinda Juve taraftarlari Alessandro Del Piero'nun resmedildigi bir bayrak tuttular. Yani, en azindan bana gore Del Piero.. eger kuduz ise.. veya uzun yillar ormanda yasadiysa. Evet evet, o zaman kesinlikle Del Piero.

Pussy Manager

Real Madrid'i Copa Del Rey'den 80 bin taraftarin onunde elemelerinin ve hatta nufusu 150 bin civarinda olan Alcorcon sehrini ustu acik otobus ile turlamalarinin ardindan sezonun geri kalan bolumunun Alcorcon teknik direktoru Juan Antonio Albacete Anquela icin toz pembe olacagini ongorebilirdin. Pekala, gorunen o ki ongorun pek isabetli olmamis, cunku kendisi Puertollano ile oynadiklari 3. lig karsilasmasindan sonra kayisi kopardi. Hakemin Alcorcon'un 2-1 kaybettigi macin bitis dudugunu calmasiyla Anquela sahada firtinalar kopardi ve hakemlere saldirdi. Gerekcesi 2 futbolcusunun macta kirmizi kart gormesi. Alcorcon ve Puertollano futbolculari Anquela'yi hakemlerden uzak tutmaya calistilar, ama nafile, onlar da hismina maruz kaldi. Mac sonrasi basin toplantisinda gecirdigi ofke nobeti nedeniyle Anquela ozur dilerken hakemleri yalancilikla suclamayi da unutmadi. Oya gibi..

Monday, December 7, 2009

Mission Accomplished!

Gary Lineker'in Almanların turnuva performansına dair meşhur sözünü sanırım artık çekinmeden Galatasaray'a uyarlayabiliriz: "Futbol 90 dakikadır ve sonunda Galatasaray puan kaybeder! (hele Fenerbahçe'de puan kaybettiyse)"

Skoru ve oyunun gidişatı gözönüne alındığında bizlere (Manisa maçı sonrası) bir Deja Vu yaşatıldı. Emeği geçenleri "her yerinden öpüyorum"! Keşke arada en azından 4-5 maç olsaydı da daha çok heyecanlandırsaydı bu bizleri.

Kulüpler birliği başkanlığını bırakıp Fenerbahçe başkanlığına geri dönen (!) Aziz Yıldırım'a son 10 dakikadaki performansıyla selam çakan pek saygıdeğer Hüseyin Göçek'e rağmen Galatasaray dün üç puanı almayı bilmeliydi.

O yüzden kim şapkasını önüne koyup düşünecekse biraz acele etsin.

Orta sahası 90 dakika düşmeden diri kalmayı başarabilen her takım oyunumuzu bozabiliyor. Bir türlü üstünlüğümüzü rakibe kabul ettiremiyoruz. 1-0 da yetmiyor arkadaş işte. Takım defans yapamıyor bunu artık kahvedeki adam çözdü, Rijkaard sen nasıl ve neden tek forvetini 70. dakikada dışarı alıyorsun ve takımı geriye yaslıyorsun? Gördük işte iki maçta da geriye yaslanmaya çalışan takım aslında rakibe yaslanmış oluyor, öyle ya da böyle bir karambolde de çakıp puanları götürüyorlar? Kewell yorulmuş, Barış hala Almanya 2. liginde oynadığını sanıyor sen neden geldiğinden beri hemen hemen en iyi performansını ortaya koyan Elano'yu oyundan alıyorsun?

Neyse öyle oldu böyle oldu çok fazla bir şey demeye gerek yok, gol pozisyonu itibariyle bariz üstün götürdüğü bir başka maçtan da 3 puanı alamadan ayrıldı Galatasaray. Bu puan kayıplarını lig sonunda aramayacağını düşünen var mı?



Saturday, December 5, 2009

He15man



Hani gavur "made my day" diyor ya. Bu adamlar da "made my Ph.D." Yok Turkcesi. En azindan, bu hissi veren cevirisi.

Kim bu adamlar; Corey Brewer, Al Horford, Joakim Noah, Taurean Green, Lee Humphrey, Chris Richard, Chris Leek, ve Tim Tebow. En gorkemli mezuniyet Tebow'unki elbette, tek yildiz, en yildiz.

Amerikan standartlarina gore ziyadesiyle mutevazi ve dusunceli bu adamin belki tenkit edilebilecek tek ozelligi misyoner aktivitelere fazlasiyla duskunlugu.

Sportif anlamda bu adamlarin ortak paydasi; fundamental'larinin ust duzey olusu (Noah'in sutu haric).

Bunun ortak getirisi; ozguven, gerektiginde maci cevirme, baskidan en az duzeyde olumsuz, genelde olumlu etkilenme.

Florida basketbol takimi 2007'de sampiyon oldu. Sonraki sene bakalim kim onlari goturecek diye (basta medya) akbaba gibi beklediler, ama takim yine sampiyon oldu. Hic kavga etmeden, cok az macta zor duruma duserek. Bu zorluklar finallerde bile degil, sezon basinda form tutarken goze carpti.

Futbol takimi rekor seriyi her mac gelistiriyor. Gecen hafta Tebow'un swamp'taki son maci. Gozler ustunde, bir hata, bir sacmalik? Yok. Neden acaba? Yine mukemmel oyun, izleyicilere selam niteliginde (maalesef basarisiz) bir jump-pass girisimi. Rushing TD. Her sey var, ozguven yine dorukta, acabalar yine yok.

Peki neden Tebow'a selam olsun deyip durmuyorum; cunku isin bizim icin ders cikarilacak daha onemli bir tarafi var. Ornegin, GS UEFA'yi kazaniyor. Sonraki sene biraz iyi ama devami yok. Milli takim, Dunya Kupasi'nda ucuncu oluyor, sonraki turnuva"lar"da hic yok. BJK, sampiyonlar ligi'nde son hafta oncesi iddiasi oldugunu zannederken, hedef maclarinda varlik gosteremeyip, sans eseri bir 3 puan alarak bir yerlerde oldugunu zannediyor. Hepimiz biliyoruz ki, BJK son maca 1 puanla ciksa, o macta daha istekli olur. Simdi havadalar. Ne tuhaf, bizdeki ozguven cok farkli isliyor. Deplasmanda kafa rahat baski yok zaman zaman basari var, iceride baski altinda eziliyorlar. Sozun ozu; fundamental yok, gaz cok.

Bir parantez de Florida "amerikan" futbol takimina acalim; Chris Leek giderken arkasinda Tebow'u birakti. Ama Tebow giderken arkasinda saglam bir QB birakmiyor, dikkat!

Friday, December 4, 2009

Black Friday

Mustafa Denizli'nin Besiktas'in galibiyetiyle sonuclanan son 8 maclik donemdeki Nobre hasretini nihayetlendirdigi, Diyarbakirsporlu futbolcularin baldir bacaklarina, tv karsisindaki Besiktas seyircisinin de karnina kramplarin girdigi bir mac oldu. Ozellikle 75. dakikadan itibaren Diyarbakirsporlu futbolcular suurlarini o kadar kaybettiler ki vakit gecirmek icin teker teker sakat numarasi yapmalari yeteri iken ikiserli ucerli gruplar halinde kramp gecirdiler. Hatta kaleci Gokhan bir ara sebepsiz yatti yere, mactan sonra da 100% futbolda kendisine takilan Ridvan'a itiraf etti numaradan yattigini, maksat Tolga tedavi icin saha disina alindiginda takimi 10 kisi oynatmamakmis. Ayni zamanda kendisinden ogrendik ki profesyonellik boyle birseymis. Diyarbakirsporlu futbolcularin Inonu Stadyumu'nun cimlerini cok begendigi bu karsilasmada beynimiz o kadar uyustu ki hakem maci bitirdiginde Melih Gumusbicak mac skorunu 1-1 ilan etti. Burada duzeltilmesi gereken bir problem var; ben her ay Digiturk'e $30'i kramp geciren, yerlerde kivranan futbolculari izlemek icin bayilmiyorum. Mac sonrasinda Tolga diyor ki "buradan aldigimiz 1 puanin bize hicbir faydasi yok", ee o zaman sahada adam gibi futbol oynamaniz gerekmiyor mu? Isin ilginc tarafi macin hakemi de bizim gibi izliyor bu tiyatroyu, onun da beynine kramp girdi heralde ki 90+2'de gosterdi ilk sari kartini.

Besiktas hakkinda kelam edilecek pek birsey yok. Besiktas'in savunma hatti 70. dakikadaki Fink-Ekrem degisikligine kadar Diyarbakirspor'a nefes aldirmadi, ama bu degisiklikle Besiktas'in savunma ve forvet hatti arasindaki bag koptu. 15 macta kalesinde sadece 6 gol (zaten 3 tanesi Galatasaray macindan) goren bu takimin gobekteki ikilisi bozulunca Diyarbakirspor pozisyonlar da bulmaya basladi, hatta milimetrik ofsayttan iptal edilen bir de gol attilar. Bobo, macin 70 dakikalik bolumunu benchten takip etti, 71. dakikada da sol acikta izliyordu maci. Evet Mustafa Denizli, fantazi dunyanda algiladigin gibi, Bobo sol acikta muthis oynuyor, aynen devam. Bana kalirsa Batuhan da muthis sag acik oynar, bir ara denemelisin. Bu macin berabere bitmesinin tek nedeni 4-2-3-1 oynayan ve 8'de 8 yapan takimi Denizli'nin tekrar 4-3-3'e cekmesi; sag acikta Nihat, hedef santraforda Nobre takviyeleriyle. Nobre demisken.. Essiz stoper ozellikleriyle her zamanki gibi Besiktas'in pozisyonlarini kesti, hatta ilk yarida Besiktas'in 2 golunu cikardi. Nobre, standard futbolculardan kurulu su Besiktas takiminda bile acayip siritiyor. Nihat icin yine keyfimi kacirmak istemiyorum, kacirdigi gollerden sonra Besiktas tribunlerinden gereken cevabi aldi zaten. Sonuc olarak Besiktasli futbolcular kopek gibi kostular, adeta canlari cikti, mukafatlari da 1 puan oldu..

African Dream

Paralar paralar, bozulmasın aralar

Dunya Kupasi'nin 2010'daki Guney Afrika versiyonunda toplam para odulu 61%'lik artisla $420.000.000'a yukseltilmis. Yeni duzenlemeye gore kupanin sahibi ulke $30.000.000, diger finalist ulke de $24.000.000 alacak. 11 Haziran'da baslayacak turnuvuda yer alacak butun takimlar turnuva oncesi $1.000.000 alirken, $40.000.000 da Dunya Kupasi'na oyuncu gonderen kulupler tarafindan paylasilacak. Her nedense her Sampiyonlar Ligi doneminde kuluplerimizin kaybettikleri maclar sonrasinda para hesabi yapan spor basinimiz, 2010 Dunya Kupasi'na katilamamamizin recetesini paylasmiyorlar. Yardimci olmak istedim..

Tatsız tuzsuz liderlik..

Fenerbahçe'den sonra Galatasaray'da UEFA'da gruplarda liderliğini garantiledi dün gece. Karambolde atılan gole kadar da golden sonra da Galatasaray sezon başındaki çizgisinden uzak bir görüntü sergiledi (ve malesef şu oyunu tatsız geliyor en azından bana). Pana ilk maçta aldığı hezimet sonrası biraz tırsarak çıkmış sahaya. Defansı gereğinden çok düşündüler. Oysa Cisse ve Rukavina gibi (hele ikincisi 100 mt yi 11 sn de koşuyormuş hacım?) fuleli iki tane adama atılabilecek derinlemesine paslar Servet - Gökhan ikilisini acınacak hale rahatlıkla düşürebilirdi, nitekim bir iki pozisyonda bunu izledik. Franco gününde olmasa sonuç farklı olabilirdi.

Düne dair sevindirici gelişmeler Mustafa Sarp'ın her geçen maçta performansının üzerine koyması ve Arda'nın sağ kanada doğru çekilmesiydi. Arda elinden geldiğince Sabri'yi dengelemeye çalıştı :) Sarp ise bu formuyla bu takımın aradığı adam ve şu an defansif bir orta saha transferine ihtiyaç duyulmamasını sağlıyor. Topal'ı gölgede bıraktı adam.

Seyirci ise tek kelimeyle muhteşemdi...

Artık önümüzdeki maçlara bakıcaz (Türk futbolcusu klişesiyle bitireyim istedim :)


Only in ...

Foto Milliyet'ten..

Photoshop değilse bambaşka bir şey bu..



Thursday, December 3, 2009

AI back in town..

Memphis günlerini ve dolayısıyla NBA kariyerini kendisine sorulan "sakat mısın?" sorusuna verdiği "sakat değilim ama bench te oturmaktan yakında kıçımda bir problem oluşabilir" tadındaki cevaptan (aslında hocasına verdiği ayardan) sonra sona erdirmeye hazırlanan Iverson'a son şansı ilk göz ağrısı verdi.. 96 draftında 76ers tarafından ilk sıradan seçilerek başladığı kariyerini imzaladığı bir yıllık kontrat ile yine 76ers forması ile sonlandıracak gibi duruyor.

Hepimizin aklında ilk yıllarında majestelerini madara ettiği crossover, bir türlü hazetmediğim Tyronn Lue'yu "ezerek" attığı üçlük, NBA TV fragmanlarında sıklıkla dönen spikeri çıldırttığı smaç (are you kidding me?...) ve daha nice unutulmaz an ile yeretmiş bu çılgın çocuk bakalım hala bir şeylere "cevap" olup olmadığını gösterebilecek mi?


İstikrar Abidesi (!)

Biz buralara yazmadık gerçi ama belki başka yerden takip etmişsindir New Jersey Nets'in durumunu.. Çarşamba gecesi Dallas karşısında dağılarak en kötü sezon başlangıcı rekorunu (!) ele geçirdiler: 0-18.

İlk çeyrekte tutunur gibiydiler (28-28) ama sonrası kabus oldu. Dallas basket oldu yağdı ( var mıydı böyle bir tabir? :) İkinci çeyrekte Dallas'ın 49 (kırk dokuz) sayısına sadece 22 sayı ile karşılık verebildiler. Rest is history..

Tamam Dallas da normal bir performans göstermedi (29-36 şut yüzdesi, 12-12 serbest atış, 7-8 üçlük, sadece ilk yarıda takım olarak 22 asist) ama daha 6 sene önce şampiyonluğa oynayan takımı bu hale getirenler az biraz utansın be arkadaşım?

2 gün sonra Bobcats ile evlerinde oynayacaklar. Onu alamazlarsa eğer bu rekoru kimsenin erişemeyeceği bir noktaya taşıyacaklar gibi duruyor. Go Nets..

Wednesday, December 2, 2009

Erdemli(!) asbaşkan

Evet.. Besiktas camiasini gectim su andaki rezalet Besiktas yonetimine bile yakismayan Levent Erdogan asbaskanlik gorevinden en nihayetinde istifa etti. Samimiyetsizligi, iki yuzlulugu suratina sinmis olan, kulubun hukuk isleri ile derneklerinden sorumlu uyesi bu adamin Besiktas ile anilacak en buyuk maarifeti kuskusuz "Del Bosque davasi lehimize cozumlenecek. Verecek degil, alacagimiz var" deyip kulubu 6.706.430,89 euro anapara + faiz + masraflar odemek zorunda birakmasi olacak. Erdem(!) sahibi bu sahis Besiktas'tan istifa etme gerekcesi icin de demis ki "Genel kurul donemine girilmis olmasi sebebiyle de gorevimin devam etmesinin etik olarak uygun olmadigini dusunerek istifami verdim". Bu ne demek? Secim doneminde birilerinin listesinde tekrar adini gorecegiz demek. Eger Murat Aksu bu adami listesine dahil edecekse bir zahmet o listeyi baskasina devretsin, cunku Demiroren'den bir farki yok demektir.. Herseye ragmen mutluyuz, sirada Kenan Oner mi var acaba? Ha unutmadan.. Yeter Demiroren!!..

Sunday, November 29, 2009

8'de 8

Sivasspor macinin en ahenkli kismi mac sonunda Besiktas'in 8'de 8 yapmasi ve ligde 2. siraya tirmanmasiydi. Turkcell Super Lig'te o kadar ust seviye bir mucadele oluyor ki yonetimi istifaya cagrilan, teknik direktoru Mustafa Denizli'nin Kayserispor macinin ardindan istifaya hazirim dedigi takim 8'de 8 yapiyor ve ligi +90 puan +100 averajla uzak ara lider bitirmesi ongorulen Galatasaray'dan sadece 6 haftada 13 puan fazla alabiliyor. O kadar ust duzey bir mucadele yani, kelimeler mecalsiz kaliyor ifade ederken. Bu hususta kendime acidigim kisim ise her haftasonu programimi sampiyonluk mucadelesi veren takimlarin (FB, BJK, Bursa, GS) Lig Tv yayin saatlerine gore ayarlamam. Bir de az once Telegol'den uzak kalamayacagimi farkettim (Avrupa Yakasi yerine yahu), tuh.

Maca donelim.. Sivasspor macinda artik Mustafa Denizli'nin kafasina kazinmis olmasini temenni ettigim bir gercek kendini gosterdi; Sivok ve Ferrari savunmanin yapi taslari, Erns ve Fink orta sahanin dinamolariysa, Bobo bu takimin tek forveti/santraforu/hucum gucu/herseyi. Bu adam acayip bi sprinter degil, hava toplarinin hepsini toplayamiyor, tamam, hatta muthis bitirici vuruslari yok belki, ama Turkcell Super Lig'inin 1. sinif tek forvet oyuncusu da ta kendisi. Bobo'da az once saydigim ozelliklerin hepsi ortalamanin ustu bir duzeyde var (20 uzerinden 15-16 mesela FM terimiyle, Ekrem Dag gibi degil yani, 20 uzerinden 8-9 gibi), ve daha muhimi Besiktas'in bu 4-3-3 duzeninde etkili olabilecek baska forvet oyuncusu yok. Nobre zaten santrafordan daha cok rakip takimin on stoperi gibi gorev yapiyor; her nedense kendisine atilan toplarin hepsi duvardan sekiyormus gibi geri donuyor, hem de rakip takim futbolcularina. Top kontrolu yok, dribbling zaten imkansiz, bitirici vurusu gectim topa vurabilme ihtimali yazi-tura.. Eeee? Nihat'a hic bulasmak bile istemiyorum..

Esasinda Besiktas'in yorumcularin gozunu kamastiran 8'de 8'inin temelinde de Bobo yatiyor. Mustafa Denizli onceki yalpalama doneminde Bobo'yu hic santrafor baslatmazken (ve hatta sol aciga hapsederken), son 8-9 resmi macta Bobo takimin santraforuydu. Ilginctir Kasimpasa macindan beridir Nihat da hedef santrafor apoletini bir kenara birakti. Yani Besiktas'ta bu galibiyet serisine denk gelen donemdeki tek fark omurganin Bobo ile tamamlanmis olmasi (Omurgadaki daha onceki degisiklik de Fink'in bench yerine orta gobekte yer almasiydi). Ha bir de sol bek Ibrahim Uzulmez ve degismeli sag bekler Ibrahim Toraman ve Ibrahim Kas hucuma destek vermeye, kanat oyuncularinin arkasindan rolanti kosular yapmaya basladilar, bu kadar. Ilk 6 haftada itin gotune sokulan takim ile simdi sampiyonluk adayi gosterilen takimin farki sadece bu. Yoksa savunma hala eskisi gibi dikkatli, dirayetli ve iyi alan paylasiyor, herkes topun arkasinda durmaya calisiyor, hucum ve kanat oyunculari dahil. Hucum ise hala daginik, gol pozisyonu kisirligi yasaniyor, ama artik topu ileride tutabilen, tek paslarla hucumu durtebilen bir adam var orada.

Bobo'yu 4-3-3'un hedef santraforu yapan Mustafa Denizli'nin bir diger artisi da en nihayetinde oyunculari dogru pozisyonlarda oynatiyor olmasi. Bobo artik sol kanat oyuncusu degil, Ekrem'i orta sahanin gobegine sikistirmiyor, 2 hafta once Yusuf sol acik degil forvet arkasi oynadi, bugunku Sivasspor macinda Tabata'nin oynadigi gibi. Delgado'nun donusuyle kontratinin fesh edilmesi beklenen Fink sukur tam yerinde tam kivaminda oynuyor. Yani, Mustafa Denizli hem takimda hem kendi kafasindaki takim kurgusunda bir istikrar yakaladi. Uzucu kisim ise bu surecte bu kadar cok deneme/yanilmaya ihtiyaci olmasi. Bu takimda su anda siritan 2 oyuncu var; Nihat ve Tabata. Her 2'sinin de bu yaz transfer doneminde takima katilmasi, ama mesela Bobo'nun ve Ernst'in ara donemde transfer edilmis olmasi rahatsiz edici bir raslanti. Bobo'nun son 2 yilini Denizli'nin kaprisleriyle gecirmis olmasi da rahatsiz ediyor beni acikcasi, hem de Nobre ve Nihat gibi yetenek bakimindan kendisinin cok uzagindaki iki adamdan rol kapmak icin. Ozetle Bobo haricinde Besiktas'ta hersey eski tas eski hamam; saglam bir savunma takimi, sinirli hucum organizasyonlari, hafta tahminleri yapan teknik direktor, sacma salak aciklama yapan yoneticiler (Kenan Oner'in Sivasspor macindan sonraki aciklamalarini mutlaka izle), ve ne idugu belirsiz Besiktas taraftari..

Haa.. Kayserispor macindan sonra muthis avukat, harikulade insan Levent Erdogan (kendisi Besiktas yoneticisi) NTV'ye baglanmis, Demiroren ve Denizli'nin vakit kaybetmeden istifa etmesi gerektigini soylemis, gectigimiz sezonki sampiyonlugun da taraftarlarin dualariyla kazanildigini iddia etmisti. Gectigimiz sezon Turkiye Kupasi ile birlikte yatip uyudugunu da gururla soylemisti bir ara. Bu fantastik adam hala Besiktas yonetim kurulunda (hem Demiroren'e hem kendisine yuh), Denizli hala Besiktas futbol takiminin teknik direktor pozisyonunda, Demiroren taraftar avinda, Besiktas taraftari da araliksiz bir sekilde (Levent Erdogan'a gore) hala dua ediyor heralde.. Turkcell Super Lig; federasyonu, kulup yoneticileri, futbolculari ve hakemleriyle bu kadar super bir lig iste, anla yani, kelimelerim kifayetsiz kaliyor...

Telegol


Gecenin bu saatinde digiturk paketindeki sinirli kanal sayisi ve Turkiye'de sabahin 4'u olmasi nedeniyle KanalTurk'teki Telegol sezonumu acmis oldum. Sezonu actim diyorum cunku acayip bir bagimlilik yapti; muthis bir kadro kurmuslar. Telegol'un isim babasi Serhat Ulueren, Ahmet Cakar, Sinan Engin falan var. Program cok atesli geciyor. Besiktas ile ilgili bolumde bi ara Serhat Ulueren Mustafa Denizli'nin avukatligini ustlendi ve Sinan Engin ile Ahmet Cakar'in tepkilerine gogsunu siper etti, hatta fitili atesleyip yorumculari birbirine kirdirdi. Sonra Sinan "Manchester iyi takim degil be! Bi forvette Rooney ve Berbatov var, yoksa iyi yakim degil" buyurdu. Ahmet Cakar da gectigimiz haftalarda "Raul futbolcu degil" diye buyurmus, ha bir de Nobre'yi hala yabanci statusunde oynuyor zannediyor. En son goz yaslarimi silerken su soru uzerinde tartisiyorlardi; "sen deodorant ureticisi olsan, reklaminda Ekrem Dag'i mi oynatirsin yoksa Roberto Carlos'u mu?". Turkiye'deki futbolun hakettigi adamlar bunlar iste, ne azi ne fazlasi. Bir de bu insanlari gece gec saatlere kadar oturup izleyenler var maalesef, onlara da bu kalitesiz futbol munasip. Bu insanlar alsinlar versinler, futbola can versinler.. Iste Turkcell Super Lig bu.

Bahis


Bugun Emirates Stadyumu'ndaki Arsenal macinda Chelsea puan cikartamazsa Frank Lampard £20,000'luk gunluk kazancindan 1 gun icin vazgecmek zorunda kalacak. Cunku yakin zamanda duzenlenen bir odul seremonisinde 12 yasindaki losemi hastasi Jake Peach ile iddiaya girmis. Jake, Great Ormond Street Hastanesi'nin (GOS) onceki hastalarindan, daha onemlisi ise koyu bir Arsenal taraftari. GOS de Arsenal kulubunun destek verdigi, yardim etmek icin reklam kampanyalarinda yer aldigi hastane. Sartlarini Jake Peach'in belirledigi iddia aynen soyle: Arsenal kazanirsa Lampard bir gunluk maasini GOS'ye bagislayacak, Chelsea kazanirsa Jake bir gun boyunca Chelsea formasini giyecek. Bahis sartlarinin hangi taraf icin daha agir oldugunu soylemek zor..

Friday, November 27, 2009

Perhaps, perhaps, perhaps...

Kim bilir belki Keita oyundan alınmasaydı, Barış yerine Ayhan ile başlansaydı, Kewell yerine Nonda ikinci yarının başında alınsaydı (Kewell yine 90 dk oynadı paşam?), Hakan Balta daha az balta, Sabri Sarıoğlu karşı takımda olsaydı, Arda hastalıktan yeni kalkmamış, Elano Türkiye'ye artık alışmış olsaydı, Franco kale direkleri yerine defanstaki arkadaşlarına güven veren bir performans gösterseydi, Mehmet Topal biraz daha formda, Mustafa Sarp biraz daha şanslı olsaydı, takım taktik olarak olmayan bir pivot santrafora yönelik doldur boşaltlardan farklı bir şeyler ortaya koysaydı (dakika 70 küsürdü sanırım - spiker: "bu topları uzun boylu Ivankov kolaylıkla alıyor" ), Keita oyundan alınmasaydı (bunu vurgulamak lazım) Galatasaray bu maçtan puan çıkarabilirdi.

Ama bu geceki oyunuyla yüz maç yapsa sadece birinden belki beraberlikle ayrılabilirdi Galatasaray.. ve o gece bu gece değildi..

El Apache @ ATP

Manchester City'nin super yedegi Carlos Tevez, Persembe aksami Londra'daki O2 Arena'da Federer-Del Potro karsilasmasi icin konumlanmis tenis seyircisine karsilasma sonrasi vatandasi Del Potro karsisinda sinirli tenis maarifetlerini 1-2 forehand vurusuyla gosterdi. £25.5 milyon degerindeki 'El Apache'nin bu sayede cok yonlu bir sporcu olmadigini da gorduk (Clint Eastwood da yerde statik duran topa degaj vurmustu). Yeteneksizliginin ve topu daga tasa atmasinin ne kadar can sikici oldugunu kendisi de farketmis olacak ki bir sure sonra seyirciyi memnun edebilmek icin tenis topunu 1-2 kere ayaginda sektirdi. Del Potro da ne kadar potansiyelli ve yetenekli oldugunu Federer'i bir kez daha devirip ATP World Tour'da yari finale cikarak gosterdi.

Juiz Margarida



Bu videoyu tesadufen gordum ve cok hosuma gitti. Bana tribunlerimizde yankilanan, hakemler icin bestelenmis guzide bir sarkiyi animsatti. Hemen uyarliyorum:

Cimlere basma Juiz, cimleri eziyorsun...
Kusura bakma Juiz, ibneye benziyorsun...

Thursday, November 26, 2009

AIDS is a Mass Murderer #2

Barcelona futbol kulubu ve star futbolcularindan bazilari AIDS nedeniyle ailesini kaybeden yetimler icin duzenlenen bilinclendirme ve para toplama kampanyasinda aktif rol almislar. En son verilere gore AIDS nedeniyle aile bireylerini kaybeden ve yetim kalan cocuk sayisi butun dunyada 15 milyona ulasmis durumda. UNICEF bayragi altinda Ispanya milli takimi da bu kampayaya ve toplumsal bilincin olusmasina katkida bulunacagini aciklamis. O degil de Turk'e birsey olmaz dayi..

Orta Direk Tottenham

Fotograftaki kadinin adi Sarah Giggle (ne siirsel isim ama). Kendisi Jermain Defoe ile flort ediyor, vakti zamaninda baska Tottenhamli futbolcularla takildigi gibi. Bu blogun okurlariyla paylastigi hobileri arasinda quantum teorisini tartismak, Fransiz oyun yazari Moliere'nin eserlerini okumak ve -artik sirf senin sansina- direk dansi yapmak var..


Armand Tattoore


Arsenal'in sol beki Armand Traore 2010 yazinda vucudundaki dovmeleri sildirmek icin operasyon gecirmeye karar vermis. Takim arkadaslarinin pek cogu Guney Afrika ucagindayken kendisi bicak altina yatacak. Daha once isitmemis olabilirsin, Armand Traore musluman. Vucudundaki murekkep calismalarindan pisman olmasini da dovmelerin Islam'a aykiri olmasina bagliyor (ne alaka lan?? birkac haftaya kadar benim de sirtimda olacak). 2010 yazini secmesinin nedeni tabii ki yaralarin iyilesmesi icin zamana ihtiyac duymasi. Dovme sildirme operasyonu tam olarak nasil yapiliyor bilmiyorum ama bu abi anestezi falan demis. Halbuki How I Met Your Mother'da Ted 10 seanslik bir lazer operasyonuyla ayik bir sekilde sildiriyordu belindeki kelebek dovmesini. Acaba Traore murekkepten tamamen vucudunu arindirmak icin derisini mi yuzdurecek? Islam'a tersmis ya. Neyse.. Traore'nin bana anlamsiz gelen Islam temali aciklamalariyla bitireyim;

If I had been into my religion properly before I had the tattoos I don’t think I would have got them. I think it’s one of the biggest mistakes of my life, but I will try and correct it. My religion has benefited me personally and in my career. I have always been a Muslim but I wasn’t really practising it, I was just saying to people ‘I am a Muslim’. It’s a gradual development.

Last Comeback

Brezilya'nin 43 yasindaki efsane santraforu Romario gectigimiz sene 23 yillik futbol kariyerine son vermisti ve bu sezon basinda Rio de Janeiro'nun 2. lig ekiplerinden America'nin sportif direktoru olmustu. Carsamba gecesi America'nin 2-0 kazandigi Artsul macinda babasinin ruyasini gerceklestirmek icin America kulubuyle 1 gecelik mesai yapti. Mac bittiginde kariyerindeki gol sayisinda bir degisiklik yoktu ama Rio de Janeiro 2. lig sampiyonluk kupasiyla stadta turlayan oyunculardan birisiydi. Demis ki;

I had the chance to play in several teams, I wore the most important shirt in the football universe which is that of the Brazil national team, but today this is a very different emotion to all those."

Nikah Masası


Almanlarin 105 yasindaki koklu kulubu Schalke 04 bir suredir ciddi finansal problemler yasiyor. Alman basinindan takip edebildigim kadariyla 2009'da rapor edilen kulubun borc miktari 230 milyon Euro dolaylarinda. Ozellikle Almanya'daki bankacilik sisteminin onceki yillarla karsilastirildiginda stabil/karli olmamasi Bundesliga kulubundeki baskilari daha da arttirmisti. Nitekim Schalke'nin forma sponsorlari Gazprom ile yeniledikleri kontrat kisa vadede kulubun finansal endiselerini hafifletecek gibi.

Schalke 04 futbol kulubunun mevcut formalari Gazprom logosunu tasiyor ve onceki sponsor antlasmasi 2010'a kadar devam edecekti. Iki taraf arasindaki yeni antlasma bu sureyi 5 yil erteleyerek 2015'e cekti ve Schalke kulubunun bu nikah tazelemeden net kazanci 100 milyon Euro olarak aciklandi. Ayrica Bundesliga ve Avrupa'da elde edecekleri basarilarla orantili olarak 130 milyon Euro'ya kadar da cikabilirmis. Bu miktar Schalke yonetim kadrosuna kulubu tekrar stabilize etmek icin yeterli zamani vermis gibi gozukuyor.

Impersonations

Sirasiyla Arsene Wenger, Thierry Henry, Jose Mourinho ve Rafa Benitez taklitleri..

Wednesday, November 25, 2009

A Tribute to the Best

(22 Mayıs 1946 – 25 Kasım 2005)

"Maradona good; Pelé better; George Best."

Yetenek belirleyici faktör olsaydı kesinlikle bu şekilde özetlenebilirdi bu adamın kariyeri..

Henüz 17 yaşında giydiği ManU formasıyla efsaneler arasına adını yazdırmıştır. 1968'de (22 yaşında) Avrupa'da yılın futbolcusu seçilmiştir. ManU kariyeri boyunca 11 yılda 470 maçta 179 gole imza atmıştır.

Abi krallar gibi oynadı krallar gibi yaşadı. Alkolü karaciğer naklinden sonra bile bırakmadı. Kızlara olan düşkünlüğü ile ilgili bir anektodu aktaracak olursak Best'e başlama saatine en yakın kaç saat önce seks yaptın diye sormuşlar, abi devre arasında yapmıştık bir kere demiş.. Başka biri de şöyle:

"I used to go missing a lot... Miss Canada, Miss United Kingdom, Miss World. "

Gerisini sen düşün..

Kendisinin bir kaç özlü sözüne şuradan ve buradan ulaşırsın.

R.I.P.

Tuesday, November 24, 2009

Wigan Vicdans

Pazar gunu oynanan ve Wigan'in 9-1'lik hezimetiyle nihayetlenen Tottenham macini ve akabinde Wiganli futbolcularin taraftarlarini sakinlestirmek icin bilet paralarini iade edeceklerini aciklamalarini oradan buradan duymussundur heralde. Burada benim merakimi futbolcularin odeyecegi miktar cekti; elde ettigim veriler asagi yukari saga sola soyle. BBC Sport sayfasina gore DW Stadyumu'na bilet alan taraftara odenecek miktar £15,000'un uzerinde. Benim bakkal defterime gore o kadar fazla degil. Wigan taraftarina White Hart Lane'de 565 bilet ayrilmis ve bilet fiyatlari yetiskinler icin £27.40 imis (ayrica 65 yas uzeri ve 16 yas alti indirimleri var gozukuyor). Wigan kulubu satilan toplam bilet miktarini hala aciklamadi. Butun biletlerin satildigi varsayildiginda A takimdaki butun oyuncular iade edilecek miktara katkida bulunacaksa, futbolcu basina fatura £1000'un altinda gozukuyor.
Turkiye'de benzer bir durumda futbolcularin alacagi tavri merak etmiyor musun? Aslinda olaya taraftarlarla baslamak lazim. Taraftarlarin girisimciligi ilk olarak havaalaninda vuku bulurdu mesela; yakalayabildikleri, el kol uzatabildikleri futbolculara tekme tokat dalarlardi. Bir kac dakika icinde havada ucusan yumurtalara ve kufurlu melodilere sahit olurduk. Birkaci hizini kesmeden tesisleri basardi, hatta misal BJK olsa Rustu'yu arabasindan cikartip tartaklarlardi (aliskanlik iste). Takim kaptani cikar profesyonel futbolcular olduklarini, herseyi telafi edeceklerini aciklardi, sampiyon olan takimin da kendileri olduklarini hatirlatirdi. Taraftarlarina paralarini iade etmek mi? Futbolcular paralarini alabiliyorlar mi ki? 6-7 ay gecikmeli ve muhtamelen eksik yapilmiyor mu odemeler Turkiye'deki futbol kuluplerinde? Odemeleri kredi kartlariyla mi yapacaklar, senet mi imzalayacaklar? Yonetim teknik direktorun arkasinda oldugunu basin aciklamasinda belirtir, 1 hafta sonra kendisini kulupten sutlardi. Aslinda Besiktas'in 0-8lik Liverpool maglubiyetinde sahit oldugumuz hadiseler.. ve iste boyle uzayip sakiz oluyor muhabbet, ama inan kafam almiyor. 9-1 kaybeden bir takim var Premier League'de ve hersey normal seyrinde ilerliyor. Turkiye'de Galatasaray 1-1 berabere kaliyor, Hincal Uluc Rijkard antrenor falan degil, biraksin gitsin diyor. Ingiltere'de Tottenham'i dunya kulubu ilan eden falan yok, 5 gol atan Defoe de yuzyilin futbolcusu ilan edilmedi.. Wigan'in aslinda amator kume takimi oldugunu soylemiyorlar, teknik ekipte bir eksilme yok.. Nasil yaa??
Bu arada Pazar gunku Wigan-Tottenham maci Premier League tarihindeki en yuksek skorlu 2 mac. Ayrica, 1995'te Old Traffor'taki 9-0'lik Manchester United-Ipswich macindan beri 9 golu kalesinde goren ilk ekip. Wigan son 3 macinda kalesinde totalde 14 gol gormustu ve bu maglubiyetle dusme hattinin 3 puanla 3 basamak uzerinde yer buldular kendilerine. Ha bilet sahiplerinden biriysen 4 Aralik'a kadar kulube basvuru yapman gerekiyor, aksi taktirde canli izledigin 10 golle yetinmek zorunda kalirsin.

Bu Pilav Daha Çok Su Kaldırır..

İrlanda maçında yaptığından sonra maçın tekrarlanmasını istese de, milli takımı bırakacağını söylese de bundan böyle bu yaptığı ile anılacak Thierry Henry burası kesin.. Golden sonra o kadar sevinmeyecektin koç..

Guardian okurları şu şekilde yüklenmeye devam etmiş kendisine:













Şimdi Onlar Düşünsün (!)

Ağzı olan konuşuyor da bazen konuşan kişinin makamı ile ağzından çıkan sözlerin taşıdığı anlamsızlık arasında o kadar dramatik bir korelasyon oluyor ki acaba ben yanlış mı duyuyorum diye düşünüyorum. Bu genelde politik arenada boy gösteren 100 kişinin 90 ı için böyle. Konuşma yaptıkları kürsüden kaynaklı bir problem var diye düşünmeye başladım.

Tümgenerallik rütbesiyle emekli olmuş, görev yaptığı dönemde her türlü kahramanlığı göstermiş ve bir çok şeref madalyasıyla taçlandırılmış bir geçmişe sahip; şimdinin HAK ve Eşitlik Partisi (HEPAR) başkanı Osman Pamukoğlu'nun son beyanatını dinledin mi? Antalya'da düzenlenen mitingde 500 (beş yüz) kişiye yaptığı konuşmada iktidara geldiklerinde dövizle askerlik yapanları Hakkari sınır karakollarında görev beklediğini söylemiş. Yeniden askere alıp bir de doğuya göndereceklermiş yani. Bu yetmemiş paşa coştukça coşmuş dövizle askerlik yapan ve halen yurtdışında yaşayan T.C: vatandaşlarının ilgili ülkelerden iadesinin talep edileceğini ve eğer bu talep yerine getirilmezse ilgili ülkelerin büyükelçilerinin sınırdışı edileceğini buyurmuş.

Şimdi neresinden tutsan elinde kalacak, ayık kafayla nasıl dile getirilebildiğine şaşırdığım bu vaadiyle (!) paşa kimlerden oy toplayabilir? Uzun dönem askerlik yapan T.C: vatandaşlarını hedeflemiş olabilir sanırım sadece :)

Şaka bir yana tamam çok büyük bir eşitsizlik var askerlik kanununda. Sırf kısa dönem askerlik yapabilmek için üniversiteye kapağı atmaya çalışan yığınla vasıfsız adam yüzünden üniversite mezunu yoğun bir işsizler ordumuz var. Mesleki eğitime özendirme yok dolayısıyla nitelikli eleman açığı var ama işsizlik oranı almış yürümüş. Bu işte bir terslik var. Ama bunun çözümü yaşı da yakmak mıdır paşam? Ha paşam?

Monday, November 23, 2009

Olmayınca olmuyor..

Başlığa klişe mi diyorsun? E sen dünkü maça nasıl bir başlık atardın?

Öncelikle en son söyleyeceğimi en baştan söyleyeyim (niye ki? :p) Galatasaray böyle oynasın canımı yesin arkadaşım.. İlk yarı değil ama ikinci yarıda kaçan o gollerin biri gol olsaydı bugün liderdik. Olmadı ama önümüzdeki haftalarda olacak. Manisalılar yatsınlar kalksınlar İlker'e dua etsinler. En az dört yüzde yüz pozisyon çıkardı.

Orta saha çok etkiliydi. Mustafa Sarp ve Mehmet Topal, çıkana kadar da Ayhan çok çalıştı. Bunlardan bir tanesinin hücum yönü biraz daha gelişmiş olsa (biraz Sarp uğraşıyor) bu orta saha bu lige çok fazla gelecek.

Hücumda Arda'nın bu takımın her şeyi olduğu, Elano'nun ise Arda varken sadece iyi bir yedek olabileceği dünkü maçta kanıtlandı. Oyunun kilitlendiği anlarda takımın vitesini artıracak, derinlemesine pas atacak tek adam o gibi gözüküyor şu an takımda.

Kanatlara gelince bu maça neden Keita ile başlanmadı anlam veremedim. Nonda ile tartışmasız en iyi anlaşan adam ( bonus reklamı ile de kanıtlandı haha :) o değil mi? Gerçi oyuna girdikten sonra sadece onunla iyi anlaşabildiği ortaya çıktı. Her pozisyonda Nonda'ya topu aktarmaya çalıştı. Şöyle de bir problemi göze çarpıyor, Nonda'nın önünde biri olsa da sanki kimse yokmuş gibi atıyor pasları. Renk körü olabilir mi? (dikkat!) Ama yine de bence maç onunla başlasaydı farklı olurdu. Sabri'ye gelirsek ortalarında gözle görülür bir iyileşme var. Antremanlarda 1 saat tek başına orta yaptırılıyor olabilir :)

Solda ise Kewell maçın en iyisiydi. Çok pozisyona girdi. Elinden geleni yaptı. Ama olmayınca olmuyor. Hakan Balta ise "ben böyle iyiyim ileri çıkmaya gerek yok" tadında takıldı. Derbi maçlarda, Avrupa'da tamam da kendi sahanda öncelikli amacı beraberlik olan bir takımla oynarken hücuma katılmayan bir bek sırıtıyor be Balta..

Defansa ve kaleciye fazla iş düşmedi. Gol olan pozisyonda adam paylaşamadılar. O ana kadar 2. bir golün gelmemesi ile gerilen sinirler bu şekilde dikkatsizlik yaratır zaten. Ben bekliyordum böyle bir golü. Ama bu kornerden önceki pozisyonda alakasız bir faul veren Müftüoğlu neticeye etki etmiş oldu demezsem rahat edemeyeceğim.


Sunday, November 22, 2009

Hayır, Tufan Ersöz Benim!


Turkiye'de futbol ve atletizmi egemenligi altina alan rezalet/is bilmez yoneticiler ve idareciler basketbola da kanca atmis durumda. Daha birkac hafta once Kerem Gonlum'un doping testlerinin pozitif cikmasini ve Kasun'da da ayni yasakli maddeye rastlandigindan olayin organize bir suc olabilecegini tartisiyorduk. Kerem Gonlum 1 yil men cezasi aldi ama hadisenin organize bir girisim olabilecegi ihtimalinin ustu her nasilsa ortuldu. Simdi de Galatasaray Cafe Crown'un Cemal Nalga rezaletini takip ediyoruz. Basketbol Federasyon'u Galatasaray Cafe Crown'un cezalarini bugun ogle saatlerinde acikladi. Basketbol camiasindaki herhangi birinin (Galatasaray kulubu yonetimi dahil) veya basketbolu yakindan takip edenlerin bu cezalara sikayet edebilecegini zannetmiyorum.

Esasinda burada soyle bir durum var; Turkiye basketbol tarihinde benzer bir duzenbazlik yok, dolayisiyla karsilastirabilecegimiz bir kistas/norm yok. Cemal Nalga'ya 2 yil men cezasi verilmesini cok agir bulanlar olabilir, ama 1 yil verilseydi de belki hic caydiriciligi yok diyecektik. Bu noktada kistasimiz kicimiz olamaz, 'bence' ile baslayan argumanlar cok anlamsiz. Tek beklentimiz Federasyon'un aldigi kararlarin tutarli olmasi, birbiriyle celismemesi ve nedenlerinin somut olarak aciklanmasi olabilir. Okan Cevik ve diger antrenor/menajerlerin cezasini tartismaya gerek yok zaten; suclarini kendileri de itiraf etmisler. Bana kalirsa Cemal Nalga'ya Nowitzki muhamelesi yapan Okan Cevik zaten basketbola biraz ara vermeliymis. Cemal Nalga kim aga, her mac 10 sayi 20 ribaund sinirlarinda mi geziyor, nedir yani. Menajer Mert Uyguc'un hatasi tahminen onune konulan dosyalari imzalamaktan ibaret, yani sanki onunkisi yanlis zamanda yanlis yerde olmak ve neye imza attigina bakmamak, tabii detaylarini bilmiyorum, sadece havali osuruk benimkisi.

Diger taraftan Cemal Nalga'nin durumu pek bir entresan. Kimisi diyor ki antrenor Okan Cevik Tufan'in formasini giyeceksin dediginde resti cekip o an icin kulupten alacagi cezayi goze almaliydi. Eee senin Okan Cevik'ten farkin ne o zaman? Sen de Cemal Nalga'yi Nowitzki sandin heralde. Bu adam hala 22 yasinda ve antrenorune karsi cikmak oyle senin poponu yaydigin koltuktan karnini kasiyarak atip tutman kadar basit degil. Bu sadece basketbol icin de gecerli degil. Hatirlasana Acun'un programinda futbol milli takiminin futbolcularinin Fatih Terim karsisinda ezilip buzulmelerini, Fatih Terim'e adeta aile buyugu gibi saygi gostermelerini. Cemal Nalga muhakkak dahil olmamasi gereken bir cambazliga teslim olmus ama kimse de antrenorune karsi ayaklanmaliydi demesin. O ortamlarin havasini solumus olanlar anlatmak istedigimi daha iyi anlayacaktir. Cemal Nalga 2 yil men cezasi aldi ve adil veya degil cezasini cekecek. 2 yil sonra da kaldigi yerden veya en kotusu 2. ligde kariyerine devam edecektir.

Ceza listesinde bana anlamsiz gelen tek parca Tufan Ersoz'un aldigi 4 ay hak mahrumiyeti. Tufan formasini vermemeliymis. Nasil yaa.. Tufan formasini her daim cantasinda mi tasiyor? Formasini evden mi getiriyor zannediyorsun maclara? Galatasaray kulubunun malzemecisi, vs. yok mu? Ayrica kendisi sakat. Misal Almanya'da oynanan maclara kulup tarafindan goturulmeyebilirdi ve onun ruhu dahi duymadan formasini Cemal'e verebilirlerdi. Ha bir de anlatilanlara gore Cemal'in Tufan'in formasina sigmasi soz konusu degil, sirf Cemal icin 7 numarali forma hazirlanmis. Eger adi gectigi halde yetkililere haber vermedigi icin 4 ay men cezasi verildiyse Galatasaray Cafe Crown'daki butun basketbolculara ceza verilmesi gerekmez mi? Bu kadar dangalak mi bu adamlar, farketmiyorlar mi neler dondugunu, mac kagidini ve 7 numarali formanin icindeki adamin Cemal oldugunu Tufan gorebiliyor da bu adamlar boklarinda boncuk mu ariyorlar o sirada?

Dedigim gibi cezalarin agirligini degerlendirebilecegimiz bir kistas yok ama en azindan kararlarda tutarlilik beklemek hakkimiz olmali. Bu duzembazliga bulasan antrenorler, menajerler ve Cemal cezasini kosulsuz cekecek, tamam. Ama Tufan'in cezasini sahsen herhangi bir somut veriye dayandiramiyorum ve bu beni rahatsiz ediyor. Umarim Federasyon detayli aciklama yapar. Tabii butun bu karmasa da muhtamelen Okan Cevik'in kariyeri sona erdi ama esas darbeyi Galatasaray kulubu yedi. Bu leke oyle 6saray muhabbeti gibi degil, bundan sonra Turkiye basketbol tarihindeki en buyuk rezalette kendi imzalari olacak. Bunun sebebinin de 2-3 kendini bilmezin sorumsuz hareketi olmasi uzucu. Hatta bu sorumsuzlarin terbiyesizliklerinin sebebinin Cemal Nalga gibi orta seviye bir basketbolcu ve hicbir iddiasi olmayan bir basket kulubu olmasi trajikomik. Ayrica, aldiklari butun puanlar silindi ve -5 puan ceza verildi; su anda -4 puandalar ve gectigimiz sezonki puan dagilimlarina gore bu saatten sonra ligde kalmalari neredeyse imkansiz. Galatasaray'a bir Cafe Crown arasi diyelim..

Haa bir de.. Turkiye Basketbol Federasyon baskani kim? Turgay Demirel.. Turgay Demirel hala o koltukta oturuyor olmasini kime borclu? Gectigimiz sezonki olayli Efes-Fenerbahce serisi sonrasi FBli yonetilerin yaptiklari aciklamalara gore FB kulubune ve Aziz Yildirim'a. Futbol kuluplerimiz iste basketbolu boyle adim adim kirletiyorlar.. Gectigimiz sezon Federasyon final serisinde cikan olaylardan sonra FB'ye 5 mac saha kapatma yerine adam akilli ceza verebilseydi (kime? koltugun sahibi olan baskanin kulubune) belki de gectigimiz hafta GS-FB macinda yasananlara sahit olmak zorunda kalmazdik.. Belki de zaten yeteri kadar kirlenmisti basketbol, biz gormezden geliyorduk, bilemiyorum.. Turkiye basketbolunun gelecegi icin bana kalirsa (ki daha hic kalmadi) "Yeter Demirel!".. Ha unutmadan.. "Yeter Demiroren!!"..

Goldenballs

David Beckham, Dan Patrick'in radyo programinda Henry'nin eli hakkindaki fikirlerini paylasmis. Esas dikkatimi cekense hemen sonrasinda Victoria'nin "seksi uyumaya tercih ederim" sozleri uzerine yapilan muhabbet. Hatta Beckham'in Victoria'nin ic camasirlarini giydigini itiraf etmesi. Beckham'in sesindeki rahatligi ve kahkalarini dinledikce bi acayip sempati duydum adama.. Victoria Secret magazasinda birlikte ic camasiri begenirlerken hayal ettim..

Saturday, November 21, 2009

Henry'nin eli

Thiery Henry'nin Irlanda macindaki elle mudalesinin uzerine cevrilen muhabbetleri takip ediyorsundur. Gazetelerin internet sayfalarini takip etmemin yegane nedeni okuyucu yorumlari. Cok acayip oglum. Kimisi sanki Turkiye elenmis gibi 'yaziklar olsun' diyor 'benim icin Henry bitmistir', kimisi '2010 Dunya Kupasi'ndan men edilmeli' diye yirtiniyor, 'emek hirsizi' ilan edenler var. Haa unutmadan fair-play ruhundan yoksun oldugundan dem vuran da var. Nitekim, bu 'fair-play' ruhundan bahseden vatandaslarimizin Super(!) liginde fair-play'in anlaminin sadece 'rakip takimdan bir futbolcu sakatlandiginda topun taca atilmasi' olmasi garip degil mi sence? Daha 2 hafta once FB-GS macinda futbolcular isinirlarken birbirlerine girmediler mi? Gectigimiz sezon Ali Samiyen'de yasananlar? Hatta artik basketbol sahalarina da el-ayak atan futbol taraftarlarinin gectigimiz hafta GS-FB macinda yaptiklari?? Cemal Nalga'nin Tufan'in formasiyla oynamasinin rezilligi??

Tamam anliyorum, ezilenin, haksizliga ugrayanin yaninda konumlanma, kosulsuz ona destek olma gibi ulusal bir kimligimiz var ama once bir kendi kapinin onunu supurmen gerekmiyor mu?Senin yaziklar olsun dedigin bu adam mactan sonra "evet topu elle kontrol ettim ama, ben hakem degilim takimimi dusunurum, ozur dilerim"derken, senin Super(!) ligindeki adil(!) futbolcu mactan sonra kameralara mac goruntulerine ragmen "yok dokunmadim, carpti" diyor. Sen aynen dedigin gibi tepki olarak PES'te kadrona alma, hatta artik Barcelona maclarini izleme, zaten sana bu mustahak. Irlanda yerinde Turkiye olsa heralde bu yorumlari yazan abiler Platini'nin kapisinin onune siyah celenk birakirlardi. Toplum olarak kendi sinirlarimiz dahilinde oyle bi baski altina alinmisiz, sesimizi kesmisler ki hukumete, is verene, vs. veremedigimiz tepkileri sinirlarimiz disindaki herseye veriyoruz. Zaten birey ve toplum olarak mukemmel ve idealist oldugumuzdan herkesi/herseyi elestirmeyi/tenkit etmeyi severiz.. Neyse esas anlatmak istedigim bunlar degildi.. Hazir malzeme var, elestireyim dedim, karakteristik olsun.

Henry'nin Irlanda macindaki elle mudalesinden sonra Fifa, Guney Afrika'daki 2010 Dunya Kupasi'nda +2 hakem uygulamasina baslamayi dusunuyormus. Mart'ta duzenlenecek Zurih'deki IFAB toplantisinda tartisilacak oncelikli konu buymus. Biliyorsun metrekareye dusen hakem sayisi en az olan takim sporu futbol; ortalama 2300 metrekareye 1 saha hakemi dusuyor. Amerikan futbolunda bile bu oran 747 metrekareye 1 hakem. Sanki bu hakem konusunu tartismak icin biraz gec kaldilar. IFAB onay verirse Platini onumuzdeki sezon Sampiyonlar Ligi maclarinda da +2 hakem uygulamasini baslatmak istiyormus. Bana kalirsa ofsayt gibi sanal bir cizginin var oldugu bu sporda teniste oldugu gibi artik teknoloji kullanilmali.. yoksa daha cok 'hakem hatalari olmazsa futbol buyusunu kaybeder' lafini dinleriz.. Bu arada Fransa-Irlanda macinin tekrar edilmeyecegi de aciklandi. IFAB yetkilisi aynen soyle demis:

"The match won't be played again: the result is valid. If not, do you want to replay the ["Hand of God"] match from 1986? That would make you in England happy."

Yaziklar olsun size Fifa.. emek hirsizlari.. Biz Henry'i Dunya Kupasi maclarindan men etmenizi beklerken yaptiginiz su ise bakin.. Irlanda'da 2 yildir ter doken futbolculara yazik degil mi.. emek hirsizlari.. Puuuuhhh, adam degilsiniz len (lan'in cogulu) siz, puuu..

"Haka"tten bambaşkasınız

Bizim futbol maçlarında kendi yarısahasında çember olup "kazanacak mıyız? yemin  ediyor musunuz?" diye zırvalayacağına şunu yapsa ya takımlarımızdan biri?

Maça psikolojik olarak 1-0 önde başlarsın ben sana söyleyeyim..

Yürrü be All Blacks!!

Jason Latimer

Videonun basliginda da soz edildigi gibi.. World Champion of Magic.. Muptelasi olacaksin..

Friday, November 20, 2009

Rick Adelman

Uzun zamandir Rick Adelman'a bir saygi yazisi yazmak istiyordum. Bu
gece Houston'in formda Atlanta karsisindaki direnisini gorunce "tam
zamani" diye dusundum. Atlanta, NBA'in bu sezon (bazilarinca) supriz
takimi olsa da, Persembe'nin gelisi Carsamba'dan belliydi. Gecen sene
de takim gayet iyi oynuyordu ancak gucu bir yere kadar yetmisti. Bu
sene kendilerine daha guveniyorlar ve simdilik iyi oynayan bir
Crawford faktoru var. Simdilik diyorum cunku bu tip oyunculara uzun
play-off surecinde cok da guven olmaz. Ancak Joe Johnson'in da sezon
ilerledikce vites arttiracagini dusunerek Atlanta'nin sezonu cok iyi
bir galibiyet yuzdesiyle bitirmesi kuvvetle muhtemel. Horford ve Josh
Smith icinse sadece nazar deymesin diyorum.

Houston'a gelecek olursak, herhalde bu takim tarafli tarafsiz herkesin
yuzunde bir tebessum olursturuyor olsa gerek. Acaba Ariza'nin ayagi
kirilsa da takim kimyasi ayni kalir mi? Ayni gun Battier de grip olsa?
Bence rakip yine ayni oranda cekinir Houston'dan :) Takimin en degerli
oyunculari Ariza ve Battier, daha ne denebilir ki? Herhalde 12 oyuncu
sakatlansa ve Houston sokaklarindan adam cevirseler, yine olacak bu
takim... Anlamlandirmakta gucluk cektigim bu mucizenin mimari kanimca
Adelman. Uzun yillardir suregelen Rick Carlislie hayranligima bir
sureligine ara veriyorum ve Adelman'in onunde saygiyla egiliyorum.

Surekli Phil Jackson ile mukayese edilen, nasil Jackson'in onu
baltaladigi ile ilgili n tane yazi cikan, Jackson diye biri hic olmasa
simdikinin 2 kati para kazanirdi denilen Adelman hala (bu takimla) bu
seviyede oynuyorsa, siradan bir NBA takiminda bile bulunan bir yildiz
bir iyi oyuncuyla neler yapabilir acaba? Derken aklima J-Will, Doug
Christie, Peja, Weber, Divac (ve tabii Bobby Jackson, Pollard, Corliss
Williamson) geldi. Ah be "Big Shot Bob", o top sans eseri senin eline
gelmeyecekti ki...