Monday, March 5, 2012

Frog Juice: Boost Your Stamina


Sadece 29 yasindayken Ki Sung Yueng ve Lee Chung Yong gibi genclere daha fazla forma sansi verilmesi icin Guney Kore Milli Takimi'ni biraktigini aciklamisti Manchester United'in orta sahadaki dinamosu Park Ji-sung. Esas ilgi ceken aciklamasi ise 2006'da yayinlanan otobiyografisindeydi - Premier League'in gerektirdigi fiziksel mucadeleye ayak uydurabilmek icin kaynatilmis kurbaglarin suyunu tonik olarak ictigini itiraf etmisti. Koreliler ile tek sasirtici sey bu degil tabii ki. Bu itirafin uzerinden sadece 5 yil gecti ve bu gunlerde Guney Koreli aktivist grup "Frogs Friends" ulkede illegal yollarla avlanan kurbaga sayisindaki dikkat cekici artis icin kendisini sorumlu tutuyor. Frogs Friends, 2007 yilinda kurulan bir organizasyon ve temel misyonlari Koreliler'in "kurbaglardan elde edilen urunler sagliga yararli" yanilgisini duzeltmek. Kampanya organizatoru Park Wan-hee de Park Ji-sung'tan Guney Kore'deki kurbaglari korumak icin bir kampanya baslatmasini istemis.

Bu hikaye her ne kadar basta absurd gelse de aslinda degil. Park Ji-sung Guney Kore'de adina muze acilmis bir idol/celebrity ve pek cok futbolcu benzer sosyal duyarlilik projelerinde aktif rol aliyorlar (misal, Mario Balotelli evinin banyosunda havai fisek ile oynarken evini yakmis, sonrasinda da havai fisek guvenligi kampanyasinin sozcusu olmustu). Dolayisiyla simdi hamle sirasi Park'ta. Guney Koreli kurbaglarin kaderi senin ellerinde dostum..

Sunday, March 4, 2012

Abramovic Sabiti


Chelsea'nin dunku 1-0'lik West Brom maglubiyeti sonrasi Abramovic nihayet kendisiyle ozdeslesen seyi yapti: Andre Villas-Boas (AVB)'in fisini cekti. Londra kulubunu tepedeki 4'lunun 3 puan gerisine sabitlemekten bizzat suclu bulunan AVB'nin yerine sezon sonuna kadar eski asistan koc - daha eski Mavili - Roberto Di Matteo gececek. John Terry ve Frank Lampard sominenin karsisinda ayaklarini uzatmis keyif purolarini tutture dursunlar, Chelsea kulubu resmi internet sayfasinda su aciklamayi yapti:


Unfortunately the results and performances of the team have not been good enough and were showing no signs of improving at a key time in the season.

The club is still competing in the latter stages of the Uefa Champions League and the FA Cup, as well as challenging for a top-four spot in the Premier League, and we aim to remain as competitive as possible on all fronts.


With that in mind we felt our only option was to make a change at this time.


AVB ile sezon basi kontrat imzalandiginda esasinda 3 yillik bir projenin ilk adimi atilmisti: Mourinho doneminin mirascilari olan yaslanan kadronun gencler ve daha modern bir futbol anlayisiyla yeniden yapilandirilmasi. AVB'nin Porto ile yaptiklari da vakti zamaninda Mourinho'nun Chelsea'de basardiklarinin tekrarlanacaginin teminati gibiydi. Nitekim, AVB son 16 macin sadece 5'ni kazanabildi ve su anda Sampiyonlar Ligi hayallerini canli tutmak icin Di Matteo'nun onunde tirmanmasi gereken kocaman bir dag var.

Roman Abramovic'in biraz tokezlediyse hemen kov prensibinin bir parcasi olarak 9 ay once benzer sekilde Carlo Ancelotti kovulmus ve yerine getirilen AVB Maviler'e 44 milyon dolara mal olmustu. Bu meblag 21 Premier League macinda sadece 2 gol atabilmis eski bir Ispanya Milli Takimi forvetine odenen 80 milyon dolardan sonra Stamford Bridge'teki en buyuk israf. Eger Chelsea monogarsisi kulup menajerlerine uyguladigi standartlari futbolcularina da uygulasaydi Fernando Torres coktan kramponlarini asmisti.

Peki onumuzdeki sene Chelsea'nin basinda kimi gorecegiz? Rafa Benitez en kuvvetli isim. Pep Guardiola'nin kontratini hala yenilememis olmasi ve Barcelona'yi birakmaya yonelik sozleri onu da Ingiliz medyasinin adaylari arasina soktu. Bir de Mourinho isminde gelecek vaat eden Portekizli bir genc var - Chelsea'de Terry ve Lampard'in liderligini ustlendigi demirbas oyuncularin altini oymasi icin aday gosterilen.

Monday, February 27, 2012

Bu Filmi Daha Once Gormustuk



Türk'ün spor yönetimi: İlk sezon şampiyon olamayınca antrenörü kovmak.

Ecnebi'nin yönetimi: Mircea Lucescu & Shakhtar Donetsk. (7 sezonda) 5 şampiyonluk, 2 Ukrayna Kupası, 3 Ukrayna Süper Kupası, 1 Uefa kupası… Del Bosque (İspanya). Dünya Şampionluğu, hem Şampiyonlar Ligi hem Dünya Kupası’nı kazanan ikinci teknik adam ünvanı…

Türk'ün konuya yaklaşımı: Mircea Lucescu Çingene, Del Bosque Yeniköy Kasabı, Oktay Mahmudi coach'sa ben boğayım...

Sen profesyonel olarak bir tek spor yöneticisi yetiştirme. Cebinde para olan yönetici, Belediye Başkanı'nın yeğeni menajer olsun. Halil Üner bir sezon bile boşta kalmasın ama Erman Kunter Türkiye'de çalıştıracak takım bulamasın... Geldiğimiz nokta; futbolda ve basketbolda Avrupa'da her sezon madara olan takımlarımız, harcanan trilyonlar...

Ufuk tecrübesiz bir antrenör. O’nu getiriyorsan tecrübe kazanma süresini göz önünde bulunduracaksın. Hedef sezonda takımın başına geçmesi başlı başına bir hataydı. Ama en büyük hata O’nu göndermek oldu. Ufuk'tan verim almak için en az birkaç sezon sabretmek gerekirdi.

Ama bir an Türk olduğumuzu unuttum. Uefa’da tarihinde gruplardan çıkamayan Beşiktaş’ın Quaresma ve Guti gelince hedefinin final olduğunu, Iverson ve Ataman gelince potada şampiyonluk hedeflediğini… Aynı sezon hem Şampiyonlar Ligi’nden hem de UEFA’dan elenen Fenerbahçe’nin eğer ön elemeyi geçseydi Şampiyonlar Ligi’nde finale çıkacağını... Ülker, Efes Pilsen ve Fenerbahçe Ülker’in tarihleri boyunca hep EuroLeague Final4 adayı olduklarını ama bu hedefi kılpayı!!! ve şanssızlıklardan!!! kaçırdıklarını...

“Benim canım bu sezon şampiyon olmak istiyor” diyip 2 transfer yapmakla şampiyon olunmadığını, bu işe hem sportif hem idari açıdan yatırım yapanların salak olmadığını bir gün umarım anlarız…

-H. Serkan SADIKOĞLU

Sunday, February 26, 2012

Tupcu Metroda


Kurtulmamizin serefine:

bizi bıraktın ya
allah razı olsun
türk futboluna da
büyük geçmiş olsun
büyük geçmiş olsun

Monday, January 30, 2012

TOPAL Kalırdık...

Yazamıyorum diye takipten düştük sanılmasın. Dün Santander maçının 82. dakikasında aldığı kafa darbesiyle bilinci kapanan ve hastaneye kaldırılan Mehmet Topal'dan iyi haber geldi. Kendisi ve ailesine geçmiş olsun dileklerimizle.

Mehmet Topal adamdır!

Sunday, January 22, 2012

Sex and Sports


Gectigimiz haftasonu oynanan ve Inter'in 1-0 kazandigi Milano derbisinde Milan'in Ganali orta saha oyuncusu Kevin-Price Boateng sol baldirindan sakatlanmis ve akabinde yaklasik 4 hafta sahalardan uzak kalacagi aciklanmisti. Bu sakatlikla ilgili en dikkat cekici aciklama ise Boateng'in Italyali model kiz arkadasi Melissa Satta'dan geldi:

The reason why he is always injured is because we have sex 7-10 times a week.

Bilim adamlarinin son yillarda - ozellikle Olimpiyat oyunlari sirasinda - sportif faaliyetlerden once yapilan sex'in zararli olmadigini iddia ettiklerini biliyoruz. Melissa Satta belki de bu iddialari curutmek istedi veya herkese ne kadar cok sex yaptiklarini soylemek icin bir bahane ariyordu. Isin ilginc tarafi Melissa Satta daha once Christian Vieri ile iliski yasamisti ve Vieri o donem kronik diz problemiyle ugrasiyordu. Yoksa..

Friday, December 30, 2011

Türk Futbolu, Galatasaray, Manifesto...

Öncelikle şunu okumak gerek.

Fenerbahçe konusunda hayatının hiç bir döneminde objektif olamamış, fanatikten hallice bir Galatasaraylı olarak, Temmuz ayından bu yana şike iddiaları ile ilgili gelişmeleri ilgiyle izliyorum. Olayların açığa çıkmasının 2-3 ay öncesinde "kümede kal Galatasaray" diye dalgasını geçen güruhun omurgasızlıkta sınır tanımayan açıklamalarına önceleri gülerken şimdilerde ise durumu şaşkınlık ve endişe içerisinde takip ediyorum. Adalet terazisinin yalama olduğu bir ülkede adil bir kararın verilmesini beklemek bu kadar büyük paraların döndüğü bir organizasyon için biraz hayalperestlik belki. Ancak göz göre göre bir şeylerin üstünün örtülmesini izlemek insanın canını sıkıyor. Taraf olan Galatasaray olsaydı şimdiye kadar 10 defa verilecek bir kararı 26 Ocak 2012 tarihinde yapılacak bir kongredeki oylama sonucuna endekslemek TFF'nin Fenerbahçeli başkanı dahil kimsenin haddi değil!

Galatasaray'ın olayların başından itibaren sergilediği duruş bir Galatasaraylı olarak benim için gurur verici. Fanatiklik gözümü kör etmediğinden olsa gerek bir takım Fenerbahçe taraftarının takımlarını savunmak için (!) dile getirdikleri "teşvik pirimi", "Mehmet Ağar", "Fethullah", "Ankaragücü" v.b. içeriği olan söylemleri yüzümde acı bir tebessüm yaratıyor. Ancak şu anki durumun geçmişte olan hiç bir şeyle bağdaştırılmaması gerekir. Kanuna uygunsuzluğu kanıtlanmış davranışlar içerisinde olan bir kulubün kurtarılması için "bir seferlik" çözümlere gidilmesi telafisi güç sonuçlar doğuracaktır. Türk futbolunun yönetiminde söz sahibi olan bir kaç aklıselim sahibi kişinin kaldığını ve süreç sonucunda doğru kararın verileceğini umuyorum.

Galatasaray'ın sürecin takipçisi olduğunu bilmek ve Türk Futbolunu UEFA nezdinde zor durumda bırakacak kararların karşısında olacağını okumak sadece benim gibi Galatasaraylıları değil tüm futbolseverleri rahatlatmalı diye düşünüyorum.

Friday, December 23, 2011

Memo goes to Nets

Memo Utah taraftarlarının büyük çoğunluğunun "açeydim gollarımı gitme diyeydim" diyeceği bir move ile Jazz GM'i O'connor tarafından 2. tur draft hakkı karşılığında (bedavadan hallice yani) Nets'e gönderildi. Kadrosunda uzun rotasyonu açısından bir sıkıntı olmayan Jazz için (Al Jefferson+Enes Kanter + Paul Millsap + Derrick Favors) salary cap'te bir boşluk yaratmak için yapılmış bir hamle olduğu açık (10 milyon USD alıyormuş bizim sevimli dev). Özellikle Favors ve Kanter gibi gençlerin daha fazla süre alacak olması açısından onlar adına sevindirici. Nets açısından bakarsak Brooke Lopez'in sakatlığında iyi süre de alabilecek ligin kalburüstü uzunlarından birini aldı. Kısacası alanın memnun satanın memnun olduğu bir iş bu. Memo için ise Utah'tan sonra New York taraflarına gelmiş olmak NBA'deki son dönemlerinde keyifli olacak diye düşünüyorum. Herkese hayırlı olsun. Nets kafadan Memo için gelecek 3000 taraftar kazanmış olabilir :)

<a href="http://www.linkedtube.com/Swfv9LYIebAb55ff3a30185b8bbe323b2dc8deaa315.htm">LinkedTube</a>

Friday, December 2, 2011

Kartal'in tuyleri vs. pencesi...

Insanoglu nankor, herseyi cabuk unutuyor. Quaresma macin sonunda enfes (bakin Sezar'in hakki Sezar'a) bir gol atinca, macin basinda ve hemen her macta yaptigi alisilagelmis dangalakligi unutuluyor. Sen antrenorsen skora bakmayacaksin, bu adama cezasini vereceksin. Kendi ceza sahasinin onunde calim atarken topu Necip kaptirsa sene sonuna kadar formayi goremez.

Niyetim Q7'yi karalamak falan asla olmadi. Akilli olmadigi zaten ortada, zor maclarda iyi oynasin, yuzumuzu guldursun. Sadece bu kadar yetenekli (evet cok cok cok yetenekli) bir insanin biraz daha dogru isleri yapmasini bekliyorum... Ayrica kendisinin ve taraftarin bu takimda terleyen 10-13 kisi daha oldugunu unutmamasini...


Quaresma'lar gelir gider. Gozlerimiz senlenir, maclar kazanilir/kaybedilir. Ama pek az oyuncu kalplere kazinir...

Hic bir gol kralinin gol vurusu yaptigi mesafe ortalamasi onun kadar uzak olmadi. Ama hic bir gol kralinin hakki da onun kadar yenmedi. Hala sadece Senegal macindaki goluyle hatirlanmasi ne aci. O maci birlikte izledigim GSli arkadasim yedek olan (ve gol krali olan) Ilhan oyuna girerken, "Ilhan kim, Arif gibi tecrubeli biri dururken" demis butun sinirlerimi allak bullak etmisti. E tabii kagit uzerine Arif kralligi onunla paylasmisti. Butun GS takiminin kral olsun diye dandik takimlara karsi son haftalarda Arif'e calistigini sadece dikkatli gozler goruyordu. Bu esnada Ilhan'in takim arkadaslari Tamer, Bayram vs idi ve Ilhan jeneriklik golleri tek basina atiyordu. Sonunda bu soylediklerimi kanitlayan iyi kalitede denebilecek bir videoya rastladim. Simdiye kadar gordugum Ilhan'in gollerinin videolari, 30 yil onceki maclardan bile kotu kalitedeydi.



Her golun ustune uzun uzun yorum yapmayacagim. Sadece bir kac not:

5 numaradaki golde adam ters ayagiyla ceza sahasi disindan vuruyor. Quaresma'nin bugunku ilk golune sapka cikaranlar buna neresini cikarirsa...

4 numarali golde solda kosan Bayram. Hala hatirliyorum, Sansal Erman'a "pas verse daha elverisli durumda" dediginde Erman duraksadi. Adeta "ben olsam Bayram'a ben de vermem" der gibiydi. Sonra "adam golcu, golcu dedigin o kadar bencil olur" diyebilmisti :)

2 numarada simdiki forvetler kendini 3 kez yere atar ya da ilk darbede karsi tepki verip faul yapip hakeme elleri kollari sallar. Ilhan bogusurken kendisini tekmeleyen rakibe donup bakmiyor bile.

Bu videolar daha cok Ercan Taner'in sesinden "SUPER BIR GOL" sesleri videosu olmus. Anlayana...

Bir de Ilhan'imin Fevzi'nin formasini icine giydigi golu bulabilsem... Belki o zaman simdiki yildizlara(!) onlarla terleyen o yeteneksiz digerlerinin ne kadar onemli oldugunu bilmenin nasil bir erdem oldugunu anlatabiliriz...

Sunday, November 6, 2011

Emo-Kartallar

Yanildigim icin cok mutluyum. Kiev ve Gencler macindan biri kazanilacak deseler, yanilma pahasina Kiev macini secerdim. Skor basininin aksine BJK'de canlarin caldigini soylemistim. Takim cok duygusal demistim. Ne mi oldu?

BJK, Inonu Stati'nda Kiev'in tipik Turk futbolu hastaligi olan rakibin ustune gidememe hastaligina yakalanmasindan mutevellit ikinci yarida sazi eline alip, Egemen'in guzel goluyle one gecti. Gecti gecmesine de kimse neden 1-0'dan sonra Kiev'in apaci tipli oyuncusunun bombos kacirdigi golu gormedi? Kimse neden Kiev'in macin son dakikasinda efsanevi yuklenisi icin biyik altindan "keh keh koh koh, ne pozisyondu ama" derken bir kimse cikip lamba gibi penalti bu pozisyon demedi? Neden BJK'nin Kiev'de haketmeden kaybettigini soyleyen Turk medyasi, iceride de haketmeden kazanildigini soylemedi?

Bugun BJK tam bir balon gibi cikti sahaya. Ernst'in oynadigi son 5 maci kaybetmemismis. Fener'le iceride berabere kalmak basariymiscasina... Takimin oncesine gore iyi oynadigi kabul, ama bu siskinlik neden?

Mac 1-0 basliyor. Golde Ernst imzasi var ama Simao parafini ve Pektemek muhrunu gormemek ahmaklik olur. Devre arasinda takimin eksiklerine giydirsem 1-0, 2-0'ken oynayacak adam cok, yurekler yine eksik desem, Quaresma ayagina gelen 10 toptan 11'ini super hareketler sonrasi rakibe veriyor dikkat desem... Ama devrede skor 2-0, BJK dusmani derler diye susuyorum.

Maci kaybettik diye simdi cok yuklenecek, "ben demistim" diyecek degilim. Tarzim degil. Takimin ikinci yarida oynadigi top kesinlikle 4 gol yiyecek kadar kotu degildi. Yurgunluk falan tamam da, futbol melekleri de BJK'nin tam karsisindaydi - en son 8-0'lik Liverpool macinda kendileri bu tavri almisti. Top tuhaf anlarda oraya buraya carpip rakipte kaldi.

Maci kaybettiren yine BJK'nin duygusalligi oldu. Eksi sozluk'te Hursut ile Quaresma'yi karsilastirmislar ve bu esnada EQ'dan bahsetmisler. Hosuma gitti, birileri daha bu duygusal zeka isine kafa yoruyor demek ki. Az cok herhangi bir takim oyunu oynayan, bunun onemini bilir. BJK'deki bu kuskunluk hali cok can sikici oluyor. Gerideyken takimin cok canini yakan bu cocuksu kuskunluk, ondeyken de bir simariklik halinde vuku buluyor. Bunun ortalama kahve izleyicisi ya da LigTV literaturunde seslendirilisi "yahu bu BJK neden takim olamiyor?"

Skor ne olursa olsun dirayetli bir top oynansa, Ismail ezbere Portekizli'ye pas atacagina kafasini kaldirip 2-0'ken Pektemek'i gorse, takim her hucumda Simao ve Quaresma yerine bostaki herhangi birine guvense... BJK iyi olacak... Simao ve Quaresma'nin dipdibe sol kanatta oldugu bir anda Necip'in bombos sag tarafa donup bakmadan, kafasini egerek sola sola gidip ezbere topu Potekizli'lere tasiyor. Sonra BJK takim olamiyor... Modern futbol'un kulaklari cinlasin...

Egemen'e yuklenilecektir ama onun da duygusalliktan ayaginin altindan kacirdigi top haric cok kotu oynadigini dusunmuyorum. Kendi kalesine attigi golde Cenk'e de kabahat buluyorum. Ota boka gur sesiyle bagiran Cenk, o pozisyonda sessiz sedasiz acisini daraltiyor.

3-2 sonrasi takimin duygusal cokusune laf edecek degilim. Takimin cok iyi bir terapiye ihtiyaci var. Isler kotu gozukuyor ama iyi yoldayiz, ezbere degil, iyi oynayacagiz denmeli! Simdi buraya yaziyorum; GS maci kazanilacaktir. Ama bu durumda da takimin fazla havaya girmemesi icin simdiden mental onlem sart...

Sunday, October 30, 2011

Yigidoluk bulassa

Macin sonucu hic muhim degil. Gordugumuz her skorda iki takim da mutlak goller kacirdi. Besiktas en haketmedigi anda 2. golu buldu. Macin buyuk bolumu (1-0 sonrasindaki 30-40 dakika) Sivasspor kontrolunde gecti. Zaten futbolda diger branslara oranla rassalligin etkisinin cok buyuk oldugunu savunurum hep. O yuzden o nasil kacti, bu nasil cakti beni ilgilendirmiyor.

Soyleyecegim su ki BJK takimi bir kadina benziyor. Birincisi Ali Eren, Erman, Bayram, Sertan gibi kanserojen oyunculari barindirdigimiz zamanlara gore takim "COK" estetik. Isinma hareketlerini bile super slow motion'da tekrar tekrar izletiyor LigTV. Elbette bayanda oldugu gibi takimda da estetik bizi bozmaz. Ama kotu yani takim cok yumusak ve emotional. Motivasyon ve duygu inis cikislari o kadar abartili ki... Oyuna kusen Almeida efendi Necip'in pasina sirt ceviriyor, Quaresma dokunsan aglayacak, tribunlerle diyaloglara kadar giriyor. Sanki takimda herkes Hurmuz ve tek kocalari da Ernst! Takim gecmis yillara gore beceriksizlikleriyle degil, duygusal inis cikislariyla sac bas yolduruyor. Ernst de disipliniyle, dogrulariyla, oyun durdugunda digerleriyle konusarak takimi toplamaya calisiyor... Egemen de bu gorevi geride yapma cabasi icinde ama o Ernst'in aksine dogru erkek degil Turk erkegi hesabi, hoduklugun sinirlarina yaklasiyor :)

Veli goz dolduruyor. Daha da iyi olacak. Ama bu takim(!) korkarim daha iyi olamayacak. Kiev skandalina hazirlikli olalim....

Thursday, October 20, 2011

Vizyon

Besiktas geceyi yine bir Avrupa husraniyla kaparken, gecmisteki husranlara gore icimiz daha da bir ciz ediyor. Takim iyi oynama becerisine sahip olmasina ragmen bu kapanma hastaligi icimizi yakiyor. Dunyanin en iyi takimi da olsa bir takim kapanabilir. Sonra acilir ve saldirir ki yensin ya da berabere kalsin. Bizim takimlarimiz sadece 0-0 beraberlik sayiliyor, 1-1'de puan verilmeyecekmis gibi kapaniyor. Besiktas iyi oynadi ve iyi kapandi ama rakibin temposunun dustugu anlarda saldirmaktansa top dolandirdi (cevirdi demek saygisizlik olur). Anlamsiz paslasmalar - yan pas bile denmeyecek mehteran mantikli bir paslasma. Her paslasmanin sonunda ya stoperler ya kaleci sisirecekse o paslasmanin anlami ne? Fotografini cekmeyi cok istedigim bir pozisyonda sanirim Aurelio top ayagina geldiginde BJK kalesine dogru onunde 3 Kiev'li, rakip kaleye dogru sifir kisi vardi!!! Ve o cok buyuk maharet gibi o ucunun arasindan Ernst'i gordu ve evet nihayetinde kalemize kadar goturduk o topu kendi ayagimizla.

Bir cift soz de Quaresma'ya. Ayaklari ne kadar becerikli olursa olsun neden solugu Turkiye'de aldigini beyni ispatliyor. Orta sahada calim atmanin fayda/maliyet analizini birisi anlatsin artik bu adama... Ya da bu adama hic orta sahaya gelme densin. Orta sahada rakip cezaalaninda yapilacak hareketler yapmak MALLIK'tan baska bir sey degil. Orada adam eksiltsen ne olacak? Ama rakip topu kapsa gagamiza sicacak.

Eski kanserojen futbol olmasa da, futbol zekasi olarak oyuncularimiz hala bir Ukrayna'linin bile fersah fersah altinda. Bu sahaya yansiyor. Icimden 85.dakikada "hasbel kader gol atsak bile eleniriz biz bu grupta" diye gecti. Simdi Inonu'de deliler gibi saldiracagimiz bir Kiev macini dusunmek bile urkutucu cunku cok hizli ve diri bir takim. Boyle pirpir bir takimla ilk maci disarida oynamak buyuk avantajdi, yine kullanamadik. Sahi BJK son 20 yilda herhangi bir avantaji kullanmis miydi?

Monday, May 9, 2011

Wonderment of Magic

"Bir sihirbaz olarak insanlara imkansiz gelen bazi seyler gosteriyorum. Bana gore sihir nefesimi tutsam da bir deste kagit karistiriyor olsam da gayet basittir. Pratik yapmak, calismak ve deney yapmak, elimden gelenin en iyisi olmak icin zorlayarak acinin icinden gecmek. Benim icin sihirin anlami budur."

David Blaine, TED Partner Series


Saturday, May 7, 2011

Modern Hikayeler

Standard Chartered Bank (SC), Liverpool FC ile Eylul 2009'da 4 yil sureli sponsorluk anlasmasi imzaladi. Liverpool tarihinin en buyuk reklam anlasmasi. 2013-2014 sezonunun sonuna kadar bankanin ismi ve logosu Liverpool formalarinda yer alacak. Liverpool -ManU, Chelsea, Arsenal gibi- global bir futbol kulubu. Sezon oncesi Singapur ve Thayland turlari da en guncel kaniti. Standard Chartered'in ana pazarlari da Asya, Afrika ve Orta Dogu. Hong Kong piyasasinin en iyi 25 firmasindan birisi. Sponsorluk anlasmasi bu marketlerdeki marka taninirligini biraz daha arttirmak icin bir platform.

Buraya kadar aykiri bir durum yok, ama unutmamak lazim: futbol artik daha modern. Modern futbolun modern hikayeleri de yazilmaya devam ediyor. Sponsorluk anlasmasinin 1. yili geride kalirken Stardard Chartered'in Liverpool'dan beklentileri sekillenmeye basladi. Bankanin yoneticisi Gavin Laws'in Associated Press'e aciklamalari:

"Liverpool'un Premier Lig dahilinde bizim icin yapabileceklerinin en onemlisi Asya'dan yabanci futbolculari takima kazandirmak. Park Ji-sung'un Manchester United icin neler yaptigini goruyoruz. Asya ve Orta Dogu'daki marketler cok milliyetci ve ulkelerinden gurur duyuyorlar. Maclar artik cok buyuk etkinlikler. Mesela, Dubai'den bir oyuncunun bir macta oynamasi artik butun Dubai'nin o maci izlemesi demek."

Dogru. Liverpool, takima seviye atlatacak Asyali futbolcular bulmak yerine Liverpool maclarini sponsorunun hedef marketi olan Dubai ve Asya'da birer etkinlik haline getirecek oyuncular almali. Sampiyonlar Ligi global ve gorkemli bir organizasyon. Futbol ulkesi dedigimiz Turkiye'de haftada 1 maci (Papatyam dizisinin olmadigi Sali gunuyse tabii) ancak izleyebiliyorken Amerika'da FoxSports her hafta 2 mac yayinliyor. Organizasyonun -maddi acidan da- kulupler icin cok cazibeli oldugunu biliyoruz. Bu acidan SC, Liverpool'un onumuzdeki sezon Sampiyonlar Ligi'den uzak kalacak olmasindan hosnut degildir heralde. Oyle mi? Gavin Laws'a gore pek de oyle degil:

"Bir sponspor olarak Sampiyonlar Ligi bizim icin onemli degil. Maclarin oynandigi saatlerde bizim ilgilendigimiz pazarlardaki insanlar yataklarinda uyuyor oluyorlar."

Evet! Asya'daki hic kimse dunyanin 1 numarali kulup turnuvasini onemsemiyor, cunku maclar oynanirken uyuyor oluyorlar. Hakikaten futbol artik cok modern..

Rick Carlislie

Hatirlayanlar olacaktir 20 Kasim 2009 tarihli Rick Adelman yazimda, Rick Carlislie hayranligimdan bahsetmistim. Bugun ne mi oldu?

Dallas Mavericks, LA Lakers karsininda 3-0 one gecerken, Lakers'ta aksayan seylerin her zamankinden fazla degil, sadece Mavericks'in her zamankinden daha sert oldugu net bir bicimde goruldu. Mark Cuban'in bunca yildir yuzunu dolar basina en cok gulduren insanin Rick Carlislie olmasi ne kadar enteresan...

Bu ligde elindeki malzemeyi "uzak ara" en iyi kullanan iki kocun Adelman ve Carlislie oldugu cok acik. Bunu Carlislie Indiana'yi calistirirken de soylerdim. Bu sene normal sezonda da "onlar playofflarda zirtlar" diyen bir arkadasima "kotu takimlara karsi degil, her zaman cok seri oynuyorlar" demistim. Simdi bekledigim gibi oynuyorlar ve temennim bunun bozulmamasi - cunku bu basariyi hakediyorlar.

Iki kucuk parantez; ilki en sevdigim oyuncu Corey Brewer icin. Carlislie bu kadroya ragmen Brewer'a dakika vererek isi ne kadar iyi bildigini gosteriyor. Az sabir kocum, cooook iyi olacaksin!

Son parantez Barea icin. Bu fizikle draft edilmeden NBA'de burada bu oyunu oynamasi benim sinirimi acayip bozuyor. Yemin ederim Nobel odulu almam gerekliymis gibi hissediyorum... Ayakta alkisliyorum, agzim acik!

Thursday, March 10, 2011

Hakiki Saint Rutgers

Icimden guzel seyler yazmak geciyordu. Ama bunlari gordum uzuldum. Cok uzuldum. Benim ulkemde neden boyle yurumuyor dedim...

1. Once bu oluyor; izleyelim:


2. Sonra su aciklama geliyor Big East (konferans) ofisinden: "Hakemler iki hata yapti, ama maalesef elden birsey gelmez, NCAA oyun kitabi kurallarina gore maci St Johns kazandi".

Aslinda hatalar ikiden fazla ama o kadar asil koruyor ki adamlar hakemlerini. Oyun bitmeden topu tribunlere atmak, teknik faul. Steps var, saha disina topla cikma ve saat durmamasi var. Rutgers'in sezonu bitiyor.

3. Kaybeden takimin antrenoru, basin toplantisinda: "Uc buyuk hakem, maalesef hata yaptilar. Icim kan agliyor, ama yapacak birsey yok".

4. Okulun direktoru: "Olanlar kabul edilir degil, ama oyucularimizin ve antrenorlerimizin olgunluguyla gurur duyduk. Ne kadar uzulsek de spekulasyona girmek uygun olmaz".

5. Rutgers eyalet valisi: "antrenorumuzun olgunluguyla gurur duyuyorum"

6. BURAYA DIKKAT! Ulkenin en saygin 3 hakemi ertesi gun duduklerini birakiyor.

Darisi bizim islerini yarim yamalak yapan beceriksiz yonetici ve kendini cakal sanan politikacilarimiza. Ay cok mu sert oldu, amaaan nasilsa Blogspot yasak... Bak bi de iki bucukluk saklatiyorum serefinize...

Sen çok yaşa Yaşlı Kurt !

Tam 37 yaşında. O da Neville gibi bu takımda 20 seneyi devirenlerden. Bunun son 15 senesine tanıklık edebildiğim için kendimi şanslı addediyorum. "He was the boy who played like a man and now he is a man who plays like a boy." diyor bir fan'ı onun için. Katılmamak elde değil, yıllar onu ve futbolunu bir meyve misali olgunlaştırdı. Bir dönem kaptanlığını da yaptığı kırmızı şeytanlarla 800'den fazla maça çıktı. Bu süre boyunca 11 lig şampiyonluğu, 2 de şampiyonlar ligi kupası kaldırdı. Bu sene de çok formda, bakalım bu kupalara yenilerini ekleyebilecek mi...

E böylesine bi adamı mümkün olduğunca takımda tutmak istersiniz tabii ki de. Sir de öyle yaptı ve Galli oyuncunun kontratı 1 sene uzatıldı. (2 yıllık kontrat teklif edildi; fakat Ryan 1 yıl istedi.) Yani önümüzdeki sezon son sezonu olabilir, ona göre izleyin! Benden söylemesi.

Gelin, BBC'nin her sene düzenlediği Yılın Spor Adamı ödülüne 2009 yılında layık görülen Giggs'i, ödül gecesinde yayınlanan klip ile analım:



Edit#1: Liverpool maçı (06.03.11) Ryan'ın United formasıyla çıktığı 700. maçtı. Rekor 759 appearance ile Bobby Charlton'da.

Tuesday, March 8, 2011

End of an Era

Haber eski; fakat ancak yazabiliyorum. ManU'da bir devir kapandı. Senelerdir neredeyse oynadığı her maçta beni kahreden, PES'te yerine denemediğim alternatifinin kalmadığı -neyse ki artık Rafa var- Gary Neville futbolu bıraktığını açıkladı. Ben de derin bir oh çektim. Darısı diğer ömrümüzden çalanların başına...

Gelgelelim, ManU formasıyla 20 senede 8 kez lig şampiyonluğu yaşamış, toplam 602 maçta forma giymiş, bir dönem bu takımın kaptanlığını da yapmış; milli takım formasını da 82 kez terletmiş bu adama saygı duymamak elde değil.



P.S. Vakit bulunca Giggs'i de yazıcaz, o zamana dek esen kalın çocuklar...

Friday, March 4, 2011

Verne ile Uykudan Once #3

Hep ayni davranis kaliplarinin icinde yasamak kotu bir fikirdir. Hep ayni markete gitmek, ayni guzargahta seyir etmek, her sabah cornflakes yemek, her aksami TV karsisinda hic etmek. Bazi geceler bu kaliba sikistigim oluyor. Bu artik bende bir cesit durtu, ic ses. Arada bir gercekten disari cikip biraz oynamak istedigi geceler oluyor. Bu tipki kopegini her aksam disari cikarmak gibi bir sey. Bir sure havlama ve kapinin tirmalanmasina kulak tikayabilirsin belki, ama eninde sonunda hayvani disari cikarman gerekecektir. O gece de fazla mucadele etmeden ic sesime itaat ettim. Disarida bir suredir esen ruzgar ilk kocaman ve agir yagmur damlasini getirmisti.

Sans eseri o gece hava yagisliydi. O kadar sansli oldugumu soyleyemem gerci, cunku soz konusu Florida yagmurlari. Sari yagmurlugumu kaptigim gibi disari ciktim, kapiyi arkamdan kilitledigimden emin oldum ve yagmura daldim. Inanilmayacak kadar sik yagmurlugum sayesinde bunalmaya baslamistim bile - rahat yuruyemiyordum. Ayrica kendimi sari renkte bir cay poseti gibi hissediyordum. Seyrettigim pek cok filmden yagmurda yurumenin insanlarin hainliginin altini cizmek icin kullanilan bir sahne oldugunu biliyordum. Bir de ask tabii ki - saganak yagmur altinda tutkuyla opusen asiklar. Fiziksel olarak ikinci secenek o an icin mumkun olmadigindan sinsi bir tavir takinmaya karar verdim. Calistim en azindan, elimden daha fazlasi gelmedi dogrusu. Bu kadari yeterli olmaliydi.

Cigerlerimdeki havayi isliga benzer bir sesle disari ufledim. On bahcedeki cimenler karma karisik uzamisti, bir kac tane de islak gazetemsi kagit parcalari vardi. 2 yan bloktaki dairenin onunden gecerken bir televizyondan sesler geldigini duyabildim. Boyle gecelerde alcak sesler daha yuksek cikar ve belirginlesir. Bir kiz sesi sunucunun sesini bastirdi, ve ferahlatici bir piyano sesi. Sesin sahibi bana bakmak icin dondu. Gozleri yuzumun once sol, ardindan da sag tarafina kaydi ve yine sola gitti. Ona karsilik verdim, sakin bir sekilde, hic goz kirpmadan ve sirilsiklam. O esnada yanimizda herhangi birinin olmasini ve bu sessiz muhabbete tanik olmasini isterdim. Kucuk adimlarla yoluma devam ettim. Yagmur damlalari siddetle inmeye devam etti ve onlari bir gok gurultusu takip etti.

Hatira esyasi toplamak son derece normal bir seydir. Ziyaret ettiginiz sehirlerin magnetleri, gittiginiz otellerin havlulari, vakti zamaninda kisa sureligine de olsa guzel vakit gecirdiginiz 1-2 isim. Beni suzen o cift gozden ayrildigimda tuhaf bir sekilde beynimin kaynayan kazaninda yeni bir fikir olusmaya basladi. Birkac dakika once aklimdan oylesinde gecmis bir dusunceydi. Birden dogrulugu belirginlesti. Icimde mutlu dusuncelerle dolu, sert adimlarla seri bir sekilde kaldirim boyunca geride biraktigim sese dogru ilerlerken yagmuru hissetmez olmustum. Ayaklarimin altinda yapraklar ve kirilmis dal parcalari eziliyordu. Yanindan gecerken bir rakun cimenliklerden birine daldi ve guvenli bir mesafeden beni seyretmeye basladi. Yapacak cok isim vardi. Mukemmel bir oyun arkadasi bulmustum: 6 yil once 2 arkadasimla gittigim Oasis'te tanistigim Mariana'yi.

(to be continued)

Tuesday, February 15, 2011

Saka gibi



Eskiden gazete haberlerinde bir seviye olurdu. Simdi bu adamin yaptigini ayiplayan gazete(!), hemen hemen ayni ayibi kendisi yapiyor. Yazik...