Tuesday, September 22, 2009

Meral, Güneş ve Bizim Çocuklar

Karşılaşma başlarken sanırım hiç bir Galatasaray taraftarı Kasımpaşa'nın "Galatasaray'ın sezon başından beri karşılaşamadığı ciddi rakip" olduğunu düşünmüyordu. Dakikalar sekizi gösterirken Ali Güneş'in yaptığı harika kurtarışı adını ilk defa duyduğum İlker Meral'in es geçmesinin ve daha henüz maçın başında Galatasaray'ın penaltı + kırmızı kartını "yemesi"nin (İlker fazla kiloların var dikkat!) bu yüzden hafif bir kızgınlık yaratmaktan başka bir etkisi olmadı.

Ancak orta sahada Mehmet Topal ve Mustafa Sarp haricinde kimsenin olmaması ve önlerinde olması gereken Elano'nun nerede olduğunun belli olmamasına 27. dakikada organize gelişen bir Kasımpaşa atağının golle sonuçlanması (ki sanırım bu maçın değil belki de sezonun ender organize ataklarından biriydi belki Paşa için) eklenince başta es geçilen o penaltıya daha bir takılır oldum.

Büyük umutlarla beklediğim Caner'in tek isabetli pasının olmaması, Arda'nın geçmek bilmeyen yorgunluğu. Baros'un istediği noktalarda bir türlü topla buluşamaması, Sabri'nin hala futbol oynuyor oluşu...Yolunda gitmeyen çok şey var Galatasaray adına. Kayıpsız geçilen haftalar kimseyi kandırmasın er ya da geç geride iyi kapanıp kontrollü bir biçimde karşı atağa geçen, hızlı forvet oyuncuları olan bir takım defansımızın göbeğindeki adamlar yüzünden haşat edecek bizi.

İkinci yarıda biraz topu tutabilen kafasını kaldırıp pas verebilen bir adamın ( Keita) oyuna girişiyle rakip kalede baskı kurabilir hale gelip aynı adamın harika ara pası ile beraberliği yakalasak da 90. dakikaya kadar gelmeyen galibiyet golü sinirleri gerdi. Arda'nın maç içindeki belki de tek olumlu hareketi kaleci Tolga'nın o ana kadarki performansına gölge düşüren hatasıyla birleşince Nonda 2. golünü atıp Ali Güneş'i ikinci defa atmaktan da imtina eden (hadi eli görmedin, Güneş'in gole giden Kewell'ı indirirken arkasında kimse olmadığını da mı görmedin?) İlker Meral'i ipten aldı. Zaten bu golden sonra Kasımpaşalı oyuncular maçı bırakıp maçtan sonra soyunma odasında Yılmaz Vural'dan ( ki duyduğum kadarıyla hakemi eleştirmiş o da, insaf be hoca?) yiyecekleri dayağı düşünmeye başladıklarından süre yetseydi 3 değil belki 5 de olurdu ama bu sonuç dediğim gibi kimseyi aldatmasın.


3 comments:

anonymous said...

Yahu bu notları kim veriyor anlamıyorum. Franco süper bir maç çıkardı, iki tane net kurtarışını ben hatırlıyorum. Golde de çok yapabileceği bir şey de yoktu sanki. 5 vermişler adama.

ustunkar said...

şöyle bir formül olabilir:

Puan = 5 + Atılan gol sayısı - Sarı Kart - 2*Kırmızı Kart + Yapılan Asist Sayısı - Skoru etkileyecek hata sayısı + C

C in {-1,0,1}

ustunkar said...

C random..